İntihara Teşebbüs Etmiş 15 Kişinin Kendi Sözleriyle, Okunası Hayat Hikayeleri

İntihar hakkında, insanlar arasındaki en yaygın düşünce, üstesinden gelinemeyen duyguları düzenlemek için intiharın tek çözüm olduğu inancıdır. İntiharın çekiciliği, katlanılamayan duygulara en sonunda son verecek olmasıdır. Trajedisi ise, yoğun duygusal stresin insanların gözlerini alternatif çözümlere kapatmasına neden olmasıdır.. İşte bu içerikte kendisine bir alternatif keşfetmiş olan 15 insanın hikayesine tanıklık edeceğiz..

1. Anita Estrada

20'li yaşlara geldiğimde, [depresyon] gözle görülür bir durum haline geldi. Sonunda atipik anksiyete bozukluğu olan depresyon teşhisi kondu. İlk intihar teşebbüsümden sonra, teşhisi bipolar bozukluk olarak değiştirdiler. 'Vay be, bu tüm allak bullak düşüncelerimi bir açıklığa kavuşturdu şimdi' diye düşündüm. Olmayan paramı harcardım, buna benzer tüm düşünceler kafamın içinde yer ediyordu.. Adeta çıldırmış gibiydim. Etrafımda ne olup bittiğini anlayamıyor, haliyle kontrol de edemiyordum..

İlk intihar girişimim galiba 2005 yılında oldu. 24 yaşındaydım. 2008'de bir daha denedim ama çok garipti.. Çünkü bir hastanede çalışıyordum ve teşebbüsümden sonra yine o hastanede tedavi gördüm. Değer verdiğim insanlara kesin olarak söylemek istemediğim tek şey, 'bir daha yapmayacağım' cümlesi. Çünkü, ne yaparım bilmiyorum. Geleceği şimdiden söyleyemem. Hayatım daha kötü olursa, terapiler işe yaramazsa ya da terapilere maddi imkanım el vermezse.. Bilemiyorum..

2. Melody Moezzi

Teşhisim konulup da hastaneye yatıp, o hastalarla tanışana kadar akıl hastaları hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum, onu farkettim. Çok sessiz ve savunmasızlar. Hastaların dörtte biriyle ancak konuşabiliyorsunuz. Yarısı ömür boyunca bu rahatsızlıktan mustarip olacak. Az sayıda değiller ama hiçbirisi bu durumdan şikayetçi değil. Hastaneye gittiğimde, beni asıl rahatsız eden şeylerden birisi bu oldu..

3. Carlton Davis

[İntihar girişimimden sonra] ölmüş bir bir adamın yanındaki yatakta uzandığımı hatırlıyorum. Bütün gece can çekişmelerini duyduğumu da. 'Tamam, yaşamak istiyorum'. 'Yaşayacağım' dedim. Bir süre Yale New Haven Hastanesi'nin Psikiyatri bölümünde tedavi gördüm. Oradan çıktığımda kendimi sanat ve tasarıma adadım. Hayatımın devamını getirdiğini söyleyebilirim. Fakat, bu süre zarfında eskiden depresyona ne kadar meyilli bir adam olduğumu da farkettim. Geç saatlere kadar uyumayıp, depresif yaşadığım o günler hala aklıma geliyor. 

O zamanlarda Sylvia Plath okuduğumu hatırlıyorum. Çünkü onun yazdıklarını kendimle bağdaştırıyordum. Onun söylemiş olduğu bir söz, benim de hayatımı özetliyor aslında: 'Sanki hayatımı kontrol eden iki elektrik akımı var. Neşeli, olumlu ve çaresiz bir şekilde olumsuz. Hangisi ağır basıyorsa, hayatımı etkiliyor. Şimdilerde, tıpkı histeri gibi çaresizlikle doluyum.. Sanki boğuluyorum.'

4. Keris Myrick

İlk terapistim bana 'Senin için daima bir umudum olacak.' derdi.. Neden böyle söylediğini anlayamazdım ama şimdi bu sözün ne kadar faydalı olduğunu anlıyorum. 

O zamanlar sürekli 'İyi, çok güzel. Benim için umudun varmış, ne güzel. Umutlu olmaya devam et, ben burda kendimi öldürmekten bahsediyorum. Sense benim için umudun olduğunu söylüyorsun. Devam et, sen umutlu ol, bense bir ölü. Harika!' diyordum. 

Sonrasında, o malum olayı gerçekleştirmeden, kulaklarımda terapistimin bana söylediği cümle yankılandı: 'Umudum var. Umudum var.' Sonra kendi kendime düşündüm ki, 'Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama şu şeyi 1 saat, 2 saat, 1 gün, 1 hafta, ne kadar olursa işte; ertelecek kadar önemli olmalı..' İşte böyle yankılandı kulağımda..Neden bilmiyorum.

5. Marie Lindsey

[İntihar girişimimden sonra] ne hissettiğimi, ne düşündüğümü iyi biliyordum. Ama artık böyle hissetmek ve düşünmek istemiyordum. Durumumu iyi anlayamadıklarını düşündüğüm doktorlarla çok zor zaman geçirdim. Sanki ben hala uzanıyordum ve doktorlar da önlerinde benim hakkımda yazan hikayeleri okuyorlar ve inanmıyorlardı. Sanki yaşadığım şeyleri uyduruyordum.

Manik-depresyon tanısı konulduğundan, bir süre Lithium hapı kullandım. Bu haplar da, doğal olarak beni şişmanlattı. Hastaneden çıktığımda, beni zor bir dönem bekliyordu. İnsanlar bana, 'Tecavüze uğradığına inanmıyoruz, Sana inanmıyoruz, İntihar teşebbüsüne bile inanmıyoruz, o bile gerçek değildi.' demeye başladılar.

6. Jennifer Nykanen

Son seferki teşebbüsümde, 26 yaşındaydım. İlk defa gerçekten 911 aranmıştı. Yemin ederim, kaldığım akıl hastanesi 1950'lerden falan kalmıştı. İyi değildi. 

Kaldığım hastane Shoal Creek'in iyi yönde bir şey kattığını söyleyemem. Hiçbir şey hatta. Adeta bir bekleme tankı, başka da bir şey değil. Psikiyatrik hastanelerin çoğu böyle. İnsanları tutuyorlar, kendilerine ve çevrelerine zarar vermeyeceklerine karar verene kadar ilaç veriyorlar. Sonra da gerçek bir yardım olmadan toplumun arasına geri salıyorlar. 

Kendilerini öldürmek isteyen insanların, gözyaşları içerisinde akıl hastanelerine gidip yardım istediği korkunç hikayeler dinledim. Ardından oradaki personel tarafından, 'gerçekten' ruh sağlıklarının bozuk olmadığına kanaat getirilerek, geri çevrildiğini duydum.. Bu kararı veren doktorlar bile değil, orada çalışan normal memurlar!

7. Natasha Winn

Bir gün uyandı ve birden bana sinirlenesi tuttu. Herhalde 'Natasha'ya sinirlenmeliyim, ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin, kızmalıyım ona' diye düşündü. Sonra birden ağlamaya başladım ve ona her şeyi daha da berbat ettiğini, kendimi öldüreceğimi söyledim.. Bunu birbirimize defalarca söylediğimiz için, beni ciddiye bile almadı. 

Kendimi çok değersiz hissettim. Yaşamayı haketmediğimi düşündüm. Söylediği her şey, yaptığı her şey...Bilmiyorum.. Rezil biri olduğumu ve bu rezalete son vermenin de ölüm olduğunu düşündüm.

Eğer sizin de kız arkadaşınız ya da erkek arkadaşınız, bir gün size 'Öldüreceğim kendimi!' derse, onu ciddiye alın.. 'Hep söylüyorsun zaten bunu!' demeyin..

8. Suzanne Miller

Ortalama üstü bir gelire sahip bir ailem vardı.. Büyük ihtimalle arkadaş çevrem için de en varlıklı olan bendim. Özel okula gittim, yazın kamplara gittim. Maddi olarak sahip olamayacağım hiç bir şey yoktu. Güzel bir evimiz vardı. Erkek arkadaşım vardı, birçok arkadaşım. Ama hiçbirisi umrumda olmadı..

Ailemizdeki her şey annemden kaynaklanıyordu. Nasıl hissediyordu acaba? Nasıl yoluna koyacaktı işleri? Kötü hissetmek için zamanınız olmuyor. Zaten kötü hissetmemeniz  bekleniyor. Kötü hissettiğinize dair en küçük bir ifadenizde ya da hissinizde şunları duyuyorsunuz: ' Ama senin annen, şizofrenik bir anneyle büyüdü. Babası da yoktu. Senin baban var ve güzel bir evde yaşıyorsun. Yani yakınmaya hakkım yoktu.. Annem muhtemelen şöyle derdi, ' Amaan üzüldüğün şeye bak, ben bir zamanlar evsizdim be..'

9. Tile Celeste

Sanırım, intihar teşebbüsümden sonrası oldukça yapıcıydı. Kendim hakkında değerli olan şeyleri görmeme olanak sağladı. O olaydan sonra, kendimle çok vakit geçirdim. Çünkü kendime bir rehabilitasyon uygulamam lazımdı. Yazmaya, fotoğraf çekmeye, kendimle yaşamaya, kendimin kız arkadaşı olmaya başladım. Kimi kurtarmak istediğimin farkına vardım: Yitip gitmesini istemediğim bir Tile..

Uzun zamandır planladığım şeyleri tamamen yaptığımda, ölmek istemediğimi farkettim. Ama bu nadirdir. Herkese olmaz. Öylesine söylenen bir şey değildi bu. Korkuydu bu. Korkuyordum. Ve sonra kendime dedim ki, 'olmak istediğim kişi olabilirim..'

10. Grace Kim

Aşırı dindar büyütüldüm. Ailem beni her hafta üç kez kiliseye gönderirdi ve hayatım boyunca gerçekten cehenneme gideceğimi düşündüm. Aynı zamanda hiç mutlu olamayacağımı da düşündüm.. Çünkü onlara katiyen söyleyemeyeceğim büyük bir sırrım vardı.. Söylemezdim çünkü, aşırı dindarlardı. (Grace, 4 yaşında eşcinsel olduğunu farketmişti..) Hayatta hiç bir umudum kalmadığını, ruhumun lanetlendiğini düşündüm. Eğer mutlu olamayacaksam, hayatın esprisi neydi ki?

Böylece, 4 yaşından 24 yaşıma kadar depresif bir hayat geçirdim. 8 yaşımdayken, intihar edeceğim dedim kendi kendime. Bir tarih seçtim. Bu tarih, üniversiteden mezun olduktan sonraydı.. Çünkü Asyalı ailelerin çocuklarına yaptığı bilimadamı, doktor gibi meslek baskılarını kullanabilirdim..

11. Pamela Northrup

Hamileliğim o kadar kötü geçmedi. Aslında oldukça şanslıydım. Sadece sabah bulantıları o kadar. Ama, şimdi birdenbire kendimi evde buldum. Tamamen bana bağımlı olan bu küçük, çaresiz şeyle başbaşayım. 

Doktorum doğum sonrası depresyonu önlemek için Zoloft ilacı yazdı. O zamanlar farketmedim ama vücut kimyam oldukça değişmişti ve artık çalışamaz hale gelmişti. Gittikçe daha da kötü oldum. 

Hamilelik boyunca ve sonrasında geçirdiğiniz hormonal değişimler, zihninizi deliyor adeta. Gerçekten böyle ama. Üstüne uyku düzensizlikleri, baskı.. Bir de doğum sonrası annelik hüznü eklenince çok kötü oluyor.. Eğer erken müdahele edilmezse, psikolojik olarak çok kötü sonuçlar doğurabiliyor..

12. Nicole Keimer

Yemekle ilgili bir sorununuz olduğunda, yemek yemeyi bırakıp hayatınızdan atamazsınız. Benim de  'Asla bu yemek illetinden kurtulamayacağım. Her gün yemekle yatıp yemekle kalkacağım. ' dediğim günler oldu. 

24 saatlik günümün 16 saatini ciddi ciddi yemek üzerine harcıyordum: 'Şunun kalorisi ne kadardır? En fazla ne kadar zayıflayabilirim.'  Bu düşüncelerle yıllarla yaşadıktan sonra, aklıma intihar fikri girmeye başladı. Çünkü ölünce, yemek falan düşünmeyecektim artık. Yoksa, diğer türlü her gün deli gibi yemek üzerine düşünecektim..

13. Rene Severin

Herifin biri.. Evet o adamla tanışmak istiyorum.. O adam beni tokatladı ve önümdeki b.kları çekti. Sonra bana; 'Hey, hey uyan! Uyan' dedi.

'Nefes alıyor..' diye bir ses duydum. Sonra bir ambulans çağırdılar. Berbat bir ağrıyla ambulansta kendime geldim. O anda tek düşünebildiğim şey annemdi. Bana 'kimi arayalım?' dediklerinde, 'Annem, annemi arayın hemen' demiştim..

14. Dominick Quagliata

Zaman her şeyin ilacıdır derler.. Bunu hala hergün düşünürüm. Aklıma 'neden buradayım, beni buraya bağlayan şey ne' gibi sorular geldiği sürece de hep düşüneceğim. 

Bir sürü insanla tanıştım, benim harika biri olduğumu söylüyorlar. İletişime açık, komik. Bana böyle iltifatlar ediyor ama ben de, 'siz böyle görüyorsunuz ama, ne kadarı gerçek acaba?' diyorum.

15. Dese'Rae L. Stage

2004 yılında, benim için bipolar bozukluk teşhisi konmuştu. Daha önce de yanlış teşhis olarak depresyon denilmiş ve cinsel dürtülerimi öldürmek ve beni daha kötü yapmaktan başka bir şeye yaramayan antideprasan ilaçlar kullandırmışlardı. Yaklaşık on senedir bedenime zarar veriyorum.. İlk aşkım etkileyici aşk hikayesi gibiydi ama o da geçiciymiş.. Şiddet istismarının tüm safhalarını yaşadım diyebilirim. Önceleri tehditler savuruyordu. Sonraları kıyafetlerimin altında kalan bölgelerime gerçekten vurmaya başladı. Sonraysa nereye vurduğunu umursamadı bile.. Önünde hiçbir engel kalmamıştı. 

Biliyorum, bir yerlerde, birileri, kendilerininkilere benzer bu hikayeleri okuyacaktır ve gereken gücü bulacaktır. Belki hikayelerini birileriyle paylaşacaktırlar, ya da belki de bir arkadaşlıklardan endişe ediyordurlar. Dünyadan böyle hikayeleri topluyorum ve insanları benimle birlikte bağırmaya davet ediyorum.. Çünkü ne kadar çok kişi bağırırsak, o kadar sorunların üstesinden gelebilecek potansiyel güce sahip olacağımıza inanıyorum..

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”