Richard Gerstl'in ünlü besteci Arnold Schoenberg'in karısı Mathilde ile bir ilişkisi vardı. Mathilde kocasından gizleyerek yaşadığı bu ilişkiye bir süre sonra çocuklarını gerekçe göstererek son verdi. Bu durum üzerine kendini harap eden Gerstl, 1908'de kendini bıçakladı. Bu yaralardan kısa sürede kutulan ressam, hayatına son vermek için başka bir yol daha denedi. Nitekim, aynı yıl kendini stüdyosunda asarak hayata veda etti. Geride canlı renklerle yaptığı kendi portresini bıraktı.
Nicolas de Stael soyut resim üzerine çalışan Fransız bir sanatçıydı. Nicolas de Stael, hatatının son 5 ayında 147 eser üretti. Sanatçının son tablosu olan 'Konser' ise diğer eserlerle kıyaslandığında oldukça büyüktü. 6 metre uzunluğa ve 3,5 metre yüksekliğe sahip olan tabloyu bir gece konser izleyip oradan edindiği bilgiyle evine koşa koşa gelip resmetmişti. Tam olarak tamamlanmayan bu tabloda çello ve piyanonun sahneden çıkarılmasına atıpta bulunarak zemindeki müzik notlarıyla birlikte resmetmişti. Bu tabloya başladıktan bir süre sonra: “Resimlerimi tamamlayacak güce sahip değilim.” notunu yazarak kendini bir binadan aşağı attı.
Arshile Gorky, basit geometrik şekilleri kullandığı soyut ve ekspresyonist resimler yapıyordu. Yaşamının son yıllarında birçok talihsiz olay yaşamıştı. 1946'da atölyesinde çıkan yangınla en başarılı resimleri yok oldu ve kısa bir süre sonra sanatçıya kanser teşhisi kondu. 1948'de, Gorky bir trafik kazası geçirdi ve resim yaptığı kolu felç kaldı. Artık resim yapamayan sanatçı hayatında kendi stüdyosunda son verdi.
John William Godward, 40 yıllık resim hayatında neredeyse tüm eserlerinde güzel bir kadını resmetti. Her ne kadar son tablosunda böyle olmasa da eserlerinde modellerin üzerindeki kıyafetlerin kıvrımlarını oldukça gerçekçi resmetti. Seçtiği mesleği hiçbir zaman onaylamayan John William Godward'un ailesi, sanatçı İtalya'ya taşındığında onu tamamen yok saydı. Aralık 1922'de ise dünyanın kendisi ve Picasso için yeterince büyük olmadığını belirttiği bir intihar notu yazarak hayatına son verdi. Son resminde ise önceki klasik tarzından oldukça uzak olan çıplak bir kadın vücudu vardı.
Constance Mayer ve ortağı Pierre-Paul Prud'hon hep birlikte çalışırlardı. Prud'hon'un kara kalemle çizdiği eskizin üzerinden Mayer yağlı boya ile geçerdi. Bu tablo ise ortağı Prud'hon'un eşinin ölümü üzerine resmedilmişti. Ortağı yakın bir zamanda akıl sağlığını kaybederek hastaneye yatırıldı ve bu hastanede hayatını kaybetti. Mayer'de yaşananları bir türlü unutamıyordu. Prud'hon'un ölümünden iki yıl sonra yine onun tıraş bıçağını kullanarak hayatına son verdi.
Jean-Michel Basquiat, sanat kariyerine grafiti ile başladı. Yaptığı çalışmalarla kısa sürede beğeni toplayan sanatçı uyuşturucu bağımlılığından vazgeçemiyordu. Bu bağımlılık onu öyle bir hale getirdi ki ölümüne sebep olacağını bile bile eroin ve kokaini karıştırdığı yüksek bir doz aldı. 1988'deki intiharından kısa bir süre önce tamamladığı bu tablo ise onu sanat tarihinde çok iyi bir noktaya ulaştırdı.
Bir ressam ve illüstratör olan John Minton son tablosunu bitirmeden 1957 yılında intihar etti. Yaralı bir adamın çevresine toplanan insanları dramatik bir şekilde resmeden sanatçı, ölen kişinin 24 yaşında bir trafik kazasında hayatını kaybeden Hollywood oyuncusu James Dean olduğunu belirtti. Sanatçı, yaşadığı dönemde soyut sanata ilginin artması ile birlikte popülerliğini her geçen gün kaybediyordu. Bu yaşananlar depresyona girmesine ve intihar etmesine sebep oldu. Ölmeden kısa bir süre önce arkadaşına buradaki tabloyu John Minton'ın ölümüne dönüştürmekten korktuğunu söylemişti.
Christopher Wood'un 1930'da yaptığı bu resim Paris'te ürettiği son sanat eseridir. Bu resimden hemen önce yaptığı 'Tiger and Arc De Triomphe' adlı tabloda olduğu gibi bu eserde de insan yapımı binaların arasında bu çevreyle bağdaştırılamayacak bir hayvan resmetmiştir. Kullanılan renkler her ne kadar canlı olsa da tablodaki paraşütçüye bakıldığında herhangi bir yaşam belirtisi görülmez. Bu tabloyu yaptıktan sonra annesinin yanına dönen sanatçı, afyon bağımlılığına sahipti ve sürekli gizemli bir varlık tarafından takip edildiğini söylüyordu. Bir trenin önüne atlayarak hayatına son veren sanatçının annesine bu durumun bir intihar olmadığı söylenerek yatıştırılmaya çalışıldı.
Mark Rothko, soyut sanatın iyi örneklerini icra eden bir sanatçıydı. Eserlerinde hep canlı renkleri ve dikdörtgen formu kullanıyordu. Onun kullandığı renkler her geçen gün daha çok seviliyordu ve Mark Rothko'nun ismi renklerle özdeşleşmişti. Sanatçı ise renkleri yalnızca duyguları tasvir etmek için kullandığını belirterek insanların algısını değiştirmeye çalıştı. Sanatçı hayatının son döneminde resimlerini hep gri ve siyah üzerine kurguladı. Siya da ölümle ilişkiliydi. Karısından ayrıldıktan sonra depresyona giren sanatçı 1970 yılında bileğini keserek hayatına son verdi.
Bazı kaynaklarda Van Gogh'un son resminin 'Wheatfield With Crows' olduğu söylenir. Fakat sanatçının notlarına ve mektuplarına bakıldığında 'Daubigny’nin Bahçesi'nin tarihinin ölümüne daha yakın olduğu anlaşılmıştır. Sanat tarihinde, dünyayı farklı algılayışı ve kullandığı canlı renkleriyle bilinen Van Gogh, 27 Temmuz 1890 sabahı resim yapmak için dışarı çıktı. Yanında bir de silah vardı. Kendini göğsünden vurarak hayatına son vermek istedi. Ağır yaralara dayanamayan sanatçı intihar girişiminden iki gün sonra kardeşinin kollarında can verdi.
Arshile Gorky sanki intihara zorlanmış, başına gelmeyen kalmamış.
Güzel içerik teşekkürler :)
güzel içerik,elinize,emeğinize sağlık..teşekkürler.