İnterneti hepimiz bir şekilde kullanıyoruz ama bazılarımız 'tam randımanlı' kullanıyor. Gelin, sizler için internetin derinliklerinden süzdüğümüz bu görüntülere bir bakın ve size kendi tarzımızla bugüne dek interneti aslında kullanmadığınızı anlatalım.
Acaba neye kızgın? Ya da belki bazı insanlar gibi onun da ifadesi böyledir.
Gökdelenler arasında nefessiz hissedenlerin hislerine tercüman olmuş.
Bu sebeple Japon geleneklerine uygun bir deseni avokadoya işlemeyi uygun görmüş. Hem sağlıklı hem de sanatsal bir avokado ortaya çıkmış.
Fazla söze gerek yok, 'SANAT' diye yüksek sesle tanımlayıp geçiyoruz.
Gerçekliğe bu kadar yakınız işte.
Sesi buraya kadar geldi.
Bazı kartalların pençesi bizi bile korkutmaya yeter.
Daha da yaklaşmamız kim bilir kaç yıl sürecek...
Bir fotoğraf galerisi açacak olursa bu esere 'Tanrıların Savaşı' adını vermesini öneriyorum.
Rahatsız edici detayları olduğunu düşünenler de var esnek olmayan bir materyalle uygulaması hayli zor, hayranlık veren bir çalışma olduğunu düşünenler de. Siz hangi taraftasınız?
Yaratıcı bir tasarım.
Bu çalışması uzun süre bakmanın hayli zor olduğu bir eser.
Bu soruyu Onedio IQ Instagram hesabımızda sorduğumuzda aldığımız bir yanıt hayli etkileyiciydi. Şöyle paylaşalım, siz de bizimle birlikte düşünme seansına katılın:
Tren gezmenin, kalem de okumanın bir vesilesi. Okumak mı gezmek mi tartışmasına açıklık getirmiş olabilir. Veya okumanın bizi uzak diyarlara götüreceğini vurgulamış da olabilir.
Kafatası ve kemik biçimlerinde garip küp şekerler, son dönemin meşhur ''Şeker en tatlı zehirdir'' sözünün nesneleşmiş hali değil mi?
Biz de sabah akşam porno izliyorduk, hamdolsun aydınlandık.