Radyo Televizyon Üst Kurulu, Başbakanlık’ın başvurusu üzerine İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 41 kişinin öldüğü terör saldırısı sonrası “geçici yayın yasağı” getirdi.
Üst kurulu geçici yayın yasağını 'milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı hallerde veya kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının muhtemel olduğu durumlarda' geçici yayın yasağı getirilebileceğini öngören RTÜK Kanunu’nun 7. maddesine dayandırdı.
Amerikanın Sesi'nin haberine göre, basın davaları konusunda Türkiye’de en başta gelen avukatlardan olan Fikret İlkiz, yayın yasağının Anayasa aykırı olduğunu ve bu konuda Danıştay’ın 2009’da vermiş olduğu bir karar olduğunu hatırlattı.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan İlkiz, “Danıştay 2009 yılında bir televizyon kanalının başvurusu üzerine hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında da baskın şekilde vurgulanan ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu hem de kamuoyunun haber alma hak ve özgürlüğü olduğunu belirterek hükümet tarafından Dağlıca saldırısına ilişkin haberlere konmak istenen yayın yasağı isteği reddetti. Ancak son yıllarda yayın yasakları içselleştirmiş durumda hiç kimse yayın yasaklarına itiraz etmiyor. Herkes ortak kanısı şu; nasıl olsa reddedilecek. Yayın kuruluşları mahkeme kararlarından vazgeçtiği ve yayın yasaklarını içselleştirdiği andan itibaren bunlar doğal normal hale geliyor” dedi.
Avukat Serhat Koç da yayın yasağının hukuka aykırı olduğu kanısında.
“Bu hem hukuken hem fiilen sakat bir durum. Birincisi yasak gelince insanlar daha fazla ilgili oluyor. Yabancı basından olaylar takip ediliyor. İkincisi hukukta normlar hiyerarşisi ve doğal hukuk kavramları var. Anayasa varsa herhangi bir mahkeme onun üzerinde yorum yapamaz. Üstelik bir de ‘milli güvenliği korumak’tan bahsediliyor. Başka bir ülkenin televizyonundan ya da internet sitesinden o haberi okuduğunda milli güvenlik yıkılmış mı oluyor?”
Terör saldırısı sonrası ortaya çıkan bir başka habere ve bilgiye ulaşımı engelleme girişimlerini engelleme çabası ise internetteki yavaşlama. YouTube, Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal paylaşım sitelerine erişimde son 18 saatte ciddi bir yavaşlama görülüyor.
Bilişim hukukçusu Serhat Koç’a göre bu durum da hukuka aykırılık içeriyor:
“Mahkeme kararları sitelere erişimi engelleyebiliyor ama erişimi yavaşlatma diye bir şey yok, olamaz. Ama yapılıyor. Bunun adı aslında dar boğazlama. Amerika Birleşik Devletleri’nde böyle bir uygulama ciddi tazminat davalarıyla sonuçlanabilir. Zira hizmet verenlerin aynı sistemde hizmetlerini objektif ve şeffaf hizmet sunması gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde bu yöntem ekonomik gerekçelerle yapılırken 3. Dünya ülkelerinde siyasi olarak kullanılıyor. Facebook ve YouTube gibi paylaşım sitelerini kullananlara illallah dedirtmek için yapılıyor. Halbuki gelişmiş durumlarda bu gibi olaylarda insanlar daha fazla bilgi sahibi olsun diye bu hizmetler iyice ucuzlatılıyor.”
Avukat Koç, bu uygulamanın VPN gibi yöntemlerle delindiğine de dikkat çekiyor.
“Bu durum kafayı kuma gömmekten başka bir şey değil. Twitter ve Facebook kullanıcıları VPN gibi yöntemler kullanarak zaten sitelere erişebiliyor. Burada bir başka problem ise Facebook ve Twitter’ın senkronize bir şekilde hareket ediyor olması. Telif hakları ihlali için kullanılan ‘süper etiketleme’ Türkiye’de siyasi olarak kullanılıyor. Böylece sakıncalı bulunan içerikler Türk IP’lerince görüntülenemiyor.”
Erişim engellemenin hukuka aykırı olduğunu savunan bir diğer isim bilişim gazetecisi Serhat Ayan. Tknlj.com sitesinin genel yayın yönetmeni, “İnternet sitelerinin kapatılması, kanunda ismi geçen maddeler doğru uygulanırsa yasa dışı değildir ancak kanunda internet sitelerine erişimin yavaşlatılması gibi bir madde yoktur hiç de olmamıştır. Facebook ve Twitter’ın yavaşlaması artık bir rastlantı olmaktan çıkmıştır ve bu da tartışmaya açık değildir. İnternetin belli sitelerinin yavaşlatılmasını TİB ya da BTK kendi içindeki mekanizmalarla sağlayamaz” dedi.
Ayan, Türkçe’ye ağ tarafsızlığı olarak girmiş, “net neutrality” tartışmalarının AB ve ABD bünyesinde kopardığı gürültünün büyüklüğüne dikkat çekiyor.
“Biz bu tartışmalarda sansürcünün tarafını tutuyoruz. Biz derken sadece devlet mekanizmaları veya hükümeti kastetmiyorum. Buna sesini çıkarmayan tüm vatandaşlar olarak net bir biçimde yanlış taraftayız.”
amerikanın sesi / Hilmi Hacaloğlu
hukuk kalmış mı ki yasaya aykırılığından bahsediyoruz?
Hangi yasa? Bu ülkede yasa mı kaldı sadece kağıtta yazıyor.
Biz zaten ttnet kullanıyoruz bize gerek yoktu aslında