En çok kullandığınız filtre Inkwell, Valencia veya Lo-fi'dan biri olabilir mi? Eğer öyleyse depresyonda olup olmadığınız hakkında çok net fikirlerimiz olabilir.
En çok kullandığınız filtre Inkwell, Valencia veya Lo-fi'dan biri olabilir mi? Eğer öyleyse depresyonda olup olmadığınız hakkında çok net fikirlerimiz olabilir.
Harvard Üniversitesi'nden Andrew Reece ve Vermont Üniversitesi'nden Chris Danforth adlı iki araştırmacının oluşturduğu ve yalnızca Instagram profilinize bakarak depresyonda olup olmadığınızı anlayan bu algoritma, %70'in üzerinde bir kesinlik oranına sahip.
Kaldı ki sosyal medyanın zaten temel amacı bu, tanıdığınız veya tanımadığınız herkese mutlu olduğunuzu göstermek, neler yaptığınızı duyurmak, kendinizi en iyi şekilde sergilemek. Tüm sosyal medya araçları da, yaptığınız hareketleri takip ederek bilgilerinizi tutuyor ve kim olduğunuzu, nelerle ilgilendiğinizi, nelere baktığınızı, neler aradığınızı vb. daha birçok bilgiyi depoluyor.
Instagram üzerine kurulmuş bu algoritma da, fotoğraflarınız üzerinden ilerliyor. 71'ine klinik depresyon teşhisi konulmuş 166 kişinin toplamda 44 bin fotoğrafı üzerinde araştırma yapan algoritma, depresyonun izlerine profillerde rastlamayı başarmış, hatta depresyon tanısı konulmadan çok daha önce bu durumun anlaşılabileceğini göstermiş.
Fotoğraflar daha çok gündüz mü çekiliyor, gece mi?
Ev içerisinde mi çekiliyor, dışarıda mı?
Fotoğrafta başka insanlar var mı, yoksa tek başına mı çekilmiş?
Filtre kullanılmış mı, kullanılmışsa hangi filtre?
Ne sıklıkla fotoğraf paylaşıyor, ne sıklıkla öylesine geziniyor?
Fotoğraftaki hakim renk ne, parlaklık azaltılmış mı?
Yapılan pek çok araştırmaya göre, depresyondaki insanlar hem daha az renk algılıyor; hem de karanlığı, karanlık mekanları veya solgun görselleri tercih ediyor. Sağlıklı insanlarsa tam tersi şekilde, renkli ortamları veya görselleri tercih ediyorlar.
Bu bakımdan, renk tonunun artırılması (hue), doygunluğun (saturation) ve parlaklığın (brightness) azaltılması depresyonda olduğunuza işaret ediyor olabilir.
Ayrıca depresyondaki insanların fotoğraflarında, mutlu insanlarınkine kıyasla daha az insan bulunuyormuş. Hatta genelde tek başlarına fotoğraf çekiliyorlarmış.
Bunun dışında depresyondaki bireyler, filtreleri daha az kullanıyormuş. Ayrıca fotoğrafa daha çok yorum geliyorsa, genelde fotoğrafın sahibi depresyondaki bireyler oluyormuş. Beğenisi daha çok olan fotoğraflar ise yüksek oranda depresyonda olmayan insanlara ait çıkmış.
Araştırmacılar, insanların da bu algoritma gibi etkili gözlemler yapıp yapamayacağını da araştırmış. Her ne kadar insanlar da belli bir noktaya kadar depresyonda olunup olunmadığının tespitini yapabilse de, algoritmaya kıyasla bu konuda zayıf kalmışlar.
Günümüzde bir kişinin depresyonda olmadığını anlama yüzdesi %81 seviyesindeyken, depresyonda olduğunu anlama yüzdesi %42'lerde geziniyor. Algoritma ise depresyonda olunduğunu anlamada %70 düzeyinde bir başarı elde ediyor, ki bu gerçekten yüksek bir oran. Bu tip durumlarda erken tanı da çok önemli olduğu için, algoritmanın bu konuda da başarılı olması çok önemli bir olay.
Ne diyelim, sosyal medya gerçekten de hayatımızın içine iyice girmeye başlıyor.
Filtre kullanmıyorum o zaman aslında yoğum ben...
MİLLET AÇ AÇ
AHANDA DEPRESYONA GİRMİŞİM HABERİM YOK ÖLÜYORUM VAY!