İnsanoğlunun Acımasızlığını Gözler Önüne Seren Bir Uygulama: Canlı Bomba Olarak Kullanılan Köpekler

Savaşlar, yaşanan acıların ve kazanılan zaferlerin yanında, bu zaferler için üzerinde çalışılan teknolojinin ilerleyişiyle de anılmaktadır. Bu çalışmaların geldiği son aşama ise, insanlığın gördüğü en büyük acıya, işlenen en büyük suçlara sahne olan İkinci Dünya Savaşı'dır. Milyonlarca insanın öldüğü, şehirlerin yıkıldığı ve küresel düzenin değiştiği bu savaşı diğerlerinden daha acımasız kılan en önemli özellik ise sadece teknolojiyi değil, psikolojiyi de kullanması ve acımasız zaferlerine ortak etmesidir. Ünlü bilim insanı Pavlov da Koşullanma Deneyi ile bu savaşta yerini almıştır.

Kaynak:1 2

2. Dünya Savaşı, yaşattığı kıyımın yanında geliştirdiği teknoloji ile de anılmakta.

Savaşlar, tarih boyunca teknolojinin en hızlı ilerlediği dönemler oldu. Devletler, olası mağlubiyetleri engellemek için tüm imkanlarını seferber edip yeniliklerin önünü açtı ve bilimi sonuna kadar kullandılar. 

Hiroşima ve Nagazaki'ye bırakılan Atom Bombaları bunun en yüksek noktası oldu.

Sovyet ordusunun büyüklüğü ve iklim hesaba katılınca elindeki gücün yeterli olmayacağını düşünen Adolf Hitler, mühendislerinden yeni tanklar ve silahlar üretmelerini istedi.

Göreve geldiğinde ilk olarak silah üretimi ve ordunun geliştirilmesi gibi konularda çalışan, hatta bu nedenle Versay Antlaşması'nı delen Hitler, savaşın sonuna kadar bu tutumunu sürdürdü. Bu silahların en önemlileri de elbette tanklar oldu.

Bu tankların en büyükleri, Stalingrad yolunu açacak olan Panzer ve Kaplan isimli tanklardı.

Hitler, 1. Dünya Savaşı'nda tanıştığı bu devasa savaş makinelerine hayrandı. İktidara geldiğinde yasak olmasına rağmen gizli yollardan tank yapım emri verdi. Bir süre sonra bunu açıkça yaptıracak, savaş tarihinin gördüğü en büyük tankları cepheye sürecekti. 

Tanklara olan güveninin karşılığına da uzun süre aldı, ancak zafere ulaşamadı.

Bu tanklara karşı ordu büyüklüğünün yeterli olmayacağını gören Sovyet generalleri, teknolojinin yanında psikolojiye de başvurdu ve ünlü Pavlov’un Köpeği deneyini hayata geçirdiler.

Bu savaş daha önceki hiçbir savaşa benzemiyordu. Hatta bir savaştan çok satranç oyununa benziyordu. Tarafların silah ve askerden çok daha fazlasına ihtiyacı vardı. Bu nedenle teknolojiyi de aşarak psikolojiyi kullandılar. O zamana kadar bulunan geçerli teorileri kullanarak kendi stratejilerini yarattılar.

“Pavlov’un Köpeği”ne göre köpekler, koşullu ve koşulsuz olmak üzere iki çeşit reflekse sahiplerdi ve bu ayarlanabilirdi.

Pavlov, öncelikle laboratuvarında barındırdığı köpekler üzerinde salgı bezlerini incelemiştir. Ardından bu köpekler üzerinde yaptığı deneyler sonucunda, köpeğin doğal uyaranları (örneğin yemeği) dışında zil veya lamba gibi ilgisiz uyaranlara da tepki verip, salgı salgılama durumunu inceledi.

Normal koşullar altında bir köpek et gördüğü zaman salgı bezlerinin çalışması doğal bir durum olduğundan bu tepkiye şartsız tepki (refleks) denir. Bir organizmanın doğal dengesini şartsız refleksler sağlar. Ancak hayvanlar, sadece doğal uyaranlarına tepki vermezler. Örneğin eğer köpeğe et verilirken, bir yandan da zil sesi sunulacak olursa (yani bir zil çalınacak olursa), birkaç denemeden sonra köpek, zil sesi ile almakta olduğu yiyecek arasında ilişki kuracaktır. Buna bağlı olarak köpek, zil sesini duyduğu anda, henüz yemek verilmese bile istemsiz olarak salya salgılamaya başlayacaktır. İşte bu durumda, 'yemek yeme davranışı' ile normalde tamamen alakasız olan 'zil sesi'ne bağlı olarak salgıların aktifleşmesine şartlı tepki (refleks) denir.

Sovyet ordusu tüm köpekleri eğitmeye başladı. Köpekleri günlerce aç bıraktıktan sonra tankların altına yerleştirilen etleri bulmalarına izin veriliyordu.

Çoğunluğunu Alman çoban köpeklerinin oluşturduğu bu köpekler, serbest kaldıkları anda tankların altına koşmaya alıştırılmaya çalışıyordu.

Çoğunluğunun Alman Çoban Köpeklerinden oluşması kaderin bir cilvesi gibi görünse de tek nedeni daha hızlı eğitilmeleriydi.

Eğitimden sonra tekrar aç bırakılan köpekler savaş alanında serbest bırakıldı. Köpekler karşıdan gelen Alman tanklarının altına koşmaya başladılar.

İlk denemelerde zaman ayarlı bombalar kullanıldığı için başarılı olunamadı.

Yapılan ilk plana göre köpekler, boyunlarına bağlanan bombaları tankların altına bırakacaktı. Köpeklerin geri dönüşü sırasında da bombaların infilak etmesiyle saldırı gerçekleşecekti. Ancak istenilen sonuç alınamadı. Köpeklerin çoğu boyunlarındaki bombayı bırakamadığı, bazıları da zamanı ayarlayamadığı için başarısız oldu. Başarısızlığın sonuçları, köpekler ile geri dönen bombaların Sovyet siperlerinde patlamasına kadar vardı.

Bunun cezası köpeklere kesildi, uzaktan kumanda ile patlatma işlemi başladı. Köpekler de feda ediliyordu artık.

Bombalama işleminin daha iyi yapılabilmesi için uzaktan kumanda ile yönetim başladı. Köpekler tankın altına girdiği anda uzaktan infilak ettirileceklerdi. Her ne kadar saldırılardaki başarı oranı artsa da köpekler artık geri dönemiyorlardı.

Katledilen yüzlerce köpeğe rağmen istenilen sonuçlar alınamadı.

Başarı oranı artsa da istenilen sonuçlar elde edilemedi. Özellikle ilk saldırılardaki başarısızlıklar, köpeklerin amacının Alman ordusu tarafından anlaşılmasına neden oldu.

Alman ordusu köpekleri de birincil hedef olarak belirledi. Makineli tüfekler köpeklere ölüm saçıyordu.

Bu dönemden sonra köpekler de birincil hedef olarak belirlendi. Savaş alanında görülen her köpek koşulsuz şartsız vuruluyordu.

En önemli etkileri Kursk Muharebesi ve Stalingrad savunmasında görüldü. Feda edilen yüzlerce köpeğe karşılık toplam 28 tank etkisiz hale getirildi.

Tarafsız konumdakiler dahil tüm kaynakların doğruladığı en önemli başarılar ise tarihin en büyük tank savaşı olan Kursk Muharebesi ve savaşın dönüm noktası olarak kabul edilen Stalingrad Muharebesi. 

Anti-Tank köpekler, Kursk Muharebesi'nde 16, Stalingrad'da ise 12 tankı etkisiz hale getirmeye başardılar. Her ne kadar bu sayılar 2500 tankla saldırıya geçen Almanya'ya karşı az görünse de Hitler'in en çok güvendiği Panzer ve Kaplan tanklarının yok edilmesi savaşın seyrini değiştirdi.

Sovyet yetkililer toplam 300 tankın etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Toplamda öldürülen köpek sayısı ise hiç bilinemedi.

Batı, bu sayıyı yalanlayıp çok daha düşük olduğunu savunuyor.

Başta Almanya olmak üzere Batı, bu sayıyı abartılı buldu. Onlara göre SSCB, planını olumlu göstermek için bu sayıyı büyütüyordu. 

Yüzlerce değil, binlerce tankın bile bu durumu normal gösteremeyeceğini birilerinin anlatması gerekiyor -.-

Hitler gibi bir canavara karşı mücadele ederken bile böyle bir savaş yöntemi elbette kabul edilemez. Uzun süre köpekler eğitilmeye devam etti ama neyse ki kullanılmadı.

Savaştan sonra ordu içinde köpeklerin kullanımı giderek azaldı ancak köpekler uzun süre eğitilmeye devam ettiler.

Bonus: Köpekleri kullanmak yerine onlarla birlikte yaşayabileceğimiz güzel günler dileğiyle 🐶😍

Popüler İçerikler

Nisan Ayı Enflasyonu Açıklandı: TÜİK TÜFE Yüzde 70'in Altında Kaldı!
Premier Lig Devinden Arda Güler'e Çılgın Teklif! Bonservis İçin 50 Milyon Euro Düşünülüyor
Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
YORUMLAR
05.12.2018

Bu fikri ortaya atanın vicdanını skeyim

Bunu okumuştum daha öncelerinde. Acımasızca bir şey ama birde şöyle düşünün o tanklar durmazsa şehre girene kadar kaç bin insan ölecek. Ölecek askerleri demiyorum. Bazı kararlar zordur maalesef.

05.12.2018

farklı bi bakış açısı, doğru.

05.12.2018

Ha stalin ha hitler. Aynı bokun kahverengisi

TÜM YORUMLARI OKU (18)