Neandertal olarak bilinen ve günümüzden 440 bin yıl önce evrimleşmiş ve 40 bin ila 28 bin yıl kadar önce soyları tükenmiş olan bir insan türüdür. Yapılan araştırmalar, Rusya, Sibirya'daki bir mağarada yaşanan, bilinen ilk Neandertal ailesini buldular. Detaylara buyurun 👇
Nature dergisinde Çarşamba günü yayınlanan bulgular, on binlerce yıl önce Avrasya'da dolaşan soyu tükenmiş akrabalarımızın trajik bir resmini çizdi. Bilim insanları, mağarada birlikte bulunan 11 Neandertalden oluşan bir grubun parçası olan ailenin büyük olasılıkla birlikte öldüğünü söyledi.
Svante Pääbo, çabalarından dolayı Nobel Ödülü'nü kazandı. Pääbo, 'Kemik parçalarından, mağara çökellerindeki Neandertal DNA'sından veya artık neredeyse rutin hale gelen herhangi bir şeyden bir baba ve kızı tespit edebileceğimizi düşünmezdim' dedi. Almanya, Leipzig'deki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü ise 'Muhteşem bir yolculuk oldu' dedi.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde, diğer müze örneklerinden daha fazla DNA topladılar ve Neandertallerin evrimi ve canlı insanlarla olan bağlantıları hakkında ipuçları topladılar. Sonunda, Dr. Pääbo ve işbirlikçileri, tüm Neandertal genomunu yeniden yapılandırmak için yeterli antik DNA'yı çıkardılar.
Yeni keşif ise Chagyrskaya adlı bir Sibirya mağarasından geldi. Rus Bilimler Akademisi'ndeki paleoantropologlar, 2007'de Neandertal kemikleri ve dişlerinin parçalarını ortaya çıkararak orada kazmaya başladılar. Araştırmacılar ayrıca mağarada kasaplık bizon kemikleri ile birlikte 90.000 taş alet buldular.
2020'de Dr. Pääbo ve meslektaşları, Chagyrskaya'dan ilk DNA bulgularını yayınladılar. Neandertal kadınının parmak kemiğinden toplanan tam bir genom bulundu. Genleri, Hırvatistan'da 3000 mil uzaktaki Neandertallerle, sadece 65 mil uzakta Denisova olarak bilinen başka bir mağarada bulunanlardan daha yakın akraba olduğunu gösterdi.
Bu akrabalık, Sibirya'daki Neandertallerin tek bir popülasyona ait olmadığını gösteriyor. Avrupa'dan doğuya en az iki kez genişlediler - önce Denisova'ya, ardından on binlerce yıl sonra Chagyrskaya'ya.
Dr. Pääbo'nun ekibi, mağaradaki diğer Neandertal fosillerini test etmeye devam etti. Altı yetişkin ve beş çocuk olmak üzere 11 kişiden DNA ile sonuçlanan bir genetik ana düğüme rastladılar. Fosiller, taş aletler ve bizon kemikleri ile birlikte mağaradaki aynı tortu tabakasında duruyordu.
Neandertaller arasında akrabalık aramak için Dr. Skov ve meslektaşları, küçük varyasyonlar için fosillerin DNA'sını taradılar. Fosillerden ikisi, birinci dereceden akraba olmaları gerektiği kadar varyasyon paylaştı. Biri yetişkin bir erkeğe ait gibi görünen kırık bir omurdan geldi. Diğeri ise genç bir kadından geliyormuş gibi görünen bir dişten geldi. Bu tahmini yaşlar doğru olsaydı, örnekler kardeşlerden veya bir baba ve kızından gelmiş olabilirdi.
Fosillerden elde edilen DNA, araştırmacıların ilişkiyi daha kesin bir şekilde belirlemesine yardımcı oldu. Bilim insanları, annelerin çocuklarına mitokondriyal DNA adı verilen fazladan bir dizi gen aktardığı gerçeğinden yararlandı. Erkeğin ve kızın mitokondriyal DNA'sı farklıydı, bu da kardeş ilişkisini ortadan kaldırdı.
Dr. Skov, Neandertallerin akrabalığının hepsinin bir anda öldüklerini gösterdiğini söyledi. Farklı zamanlarda ölselerdi, bu, grubun her üyeyi gömmek için uzun yıllar aynı mağaraya geri döneceği anlamına gelirdi.
Araştırmacılar, Neandertallerin toplu şekilde öldüğüne dair başka kanıtlar buldular. 2010 yılında İspanya'da bir araştırma ekibi, yaklaşık 49.000 yıl önce bir düzine Neandertal'in üzerlerine bir mağara çatısı çöktüğünde telef olduğunu bildirdi. Dr. Skov, Chagyrskaya'da böyle bir felaket belirtisi olmadığını söyledi. Grubun bizon avlarının bir yıl başarısız olduğunu ve açlığa yol açtığını iddia etti.
Ancak Dr. Skov ve meslektaşları yakınlardaki Okladnikov olarak bilinen üçüncü bir mağarayla bağlantı keşfettiler. Okladnikov'da bulunan iki Neandertal fosilinin Chagyrskaya ile genetik bağlantıları var. Dr. Skov ve meslektaşları, tüm popülasyonlarının genetik bir profilini oluşturmak için iki mağaradan 13 Neandertal'i birleştirdi.
Bir analizde, erkek ve dişilerin genetik çeşitliliğini karşılaştırdılar. Araştırmacılar, erkekler tarafından paylaşılan Y kromozomlarının oldukça benzer olduğunu buldular. Annelerden çocuklarına aktarılan mitokondriyal DNA ise çok çeşitliydi. Bu kalıp, erkeklerin doğdukları grupta kalma eğiliminde olduğu ve kadınların çocuk sahibi olmadan önce yeni gruplara geçtiği birçok insan toplumunda ortaya çıkar.
Dr. Skov ve meslektaşları daha sonra nüfuslarının büyüklüğü hakkında ipuçları elde etmek için Neandertallerdeki genetik çeşitliliği eklediler. Dr. Skov, “Verilerde gördüğümüz bu belirli çeşitlilik kalıpları göz önüne alındığında, çok fazla olmadığını görebiliriz” dedi. Bu çeşitlilik eksikliği büyük olasılıkla Sibirya'daki Neandertallerin 20 veya daha az kişiden oluşan küçük gruplar halinde yaşadığı anlamına geliyor. Bu aynı zamanda Sibirya'daki tüm Neandertal nüfusunun çok düşük olduğu, belki de binden az olduğu anlamına geliyor.
Nasıl tükendi ya, ben hala sokağa çıkınca görüyorum bu tipleri :D
Onedio bu tür içeriklerde kendini aşmaya başladı, helal...