Bir insanın zihni, okyanusun derinlikleri kadar sürprizlerle dolu. Bilim insanları sürekli olarak beyin üzerinde çalışıyor ve davranışlarımız hakkında daha fazla şey öğreniyorlar. Bugün insan zihni hakkında ne ilginç 15 noktaya bakacağız.
Bir insanın zihni, okyanusun derinlikleri kadar sürprizlerle dolu. Bilim insanları sürekli olarak beyin üzerinde çalışıyor ve davranışlarımız hakkında daha fazla şey öğreniyorlar. Bugün insan zihni hakkında ne ilginç 15 noktaya bakacağız.
Uzun zaman önce, uzak atalarımız avcılık ve toplama ile meşgulken, arkadaşlık kabilelerin hayatta kalması için gerekliydi çünkü mamut avlamak birlikte daha kolaydır.
Ancak son bir çalışma, yüksek IQ'ya sahip insanların çok fazla arkadaşa ihtiyaç duymadığını gösterdi. Bunun nedeni, beyninin büyük sorunları çözmekle meşgul olması ve iletişimi zaman kaybı olarak algılamasıdır.
Depresyon geçiren insanlar sıklıkla 'Hayat renklerini kaybetti' derler. Bu sadece bir ifade değil, gerçek bir tıbbi gerçektir. Depresyon sırasında retina, renklere daha az duyarlı hale gelir ve hastalar renkleri kötü bir şekilde ayırt ederler. Ayrıca bu durum ters yönde de çalışır: gri ve soluk renklerle çevriliyseniz, depresyona ve melankoliye daha yatkın olursunuz.
Yeni bir şeye başlamaya karar verirseniz (örneğin akşam 6'dan sonra yememeye, sabahları koşmaya veya yabancı bir dil öğrenmeye), planlarınızı kimseye söylemeyin. Aksi takdirde, başarılı olmanız daha zor olur.
Planlarınız hakkında konuştuğunuzda, beyniniz bu görevi 'tamamlanmış' olarak algılar ve bunun tersi olduğuna ikna etmek çok zordur.
Daha iyi kararlar vermek için soğukkanlı olmanıza gerek yok: sadece yabancı bir dilde düşünmeniz yeterli! Bilim insanları, insanların genellikle önemli kararlar verirken duygusal davrandığını düşünüyorlar. Bununla birlikte, durumu yabancı bir dilde analiz ederseniz, beyninizin mantıklı kısmı devreye girer, bu nedenle yaklaşımınız daha dengeli olur ve fazla risk içermez.
Bir ankete göre, dünyadaki en mutsuz insanlar 30 yaşın altındakilerdir. 18 ila 30 yaşları arasındaki erkekler ve kadınlar daha fazla anksiyete ve stresten etkilenirler.
Yaratıcı düşünceler, yorulmuş kişilere gelir çünkü beynleri daha az verimli çalışır. Böylece insanlar genellikle ilk bakışta saçma gelebilecek fikirleri reddetmez ve saçma bir fikir büyük bir projenin başlangıcı olabilir.
Bu nedenle iyi fikirler genellikle uzun bir iş gününden sonra duşta aklımıza gelir. Eğer bir sabah insanıysanız, yaratıcı süreciniz akşam başlayabilir ve eğer geç yatacaksanız, ilham size sabah gelebilir.
Erkekler de kadınlar kadar dedikodu yapmaya meyillidir. Bilim insanlarına göre konuşmalarımızın yüzde 80'i sadece dedikodu ile geçer. Ancak dedikodu yapmak o kadar da kötü değil.
İnsanlar 'mutluluğu satın almanın imkansız olduğunu' söylerler. Ancak psikologlar bu bilginin tersini kanıtladı. Mutluluk hissini satın alabilirsiniz ama sadece parayı kendinize harcamamanız gerekir.
Ailenize, arkadaşlarınıza veya hayır işlerine para harcayarak başkalarına mutluluk getirdiğimizde, özsaygımız artar ve kendimizi daha önemli algılarız. Böylece daha mutlu ve hayattan daha memnun oluruz.
Güven kurmak için bir kişiyi yaklaşık olarak 20 saniye sarılmalısınız. Tabii ki, sadece izin aldıktan sonra. Bu, güvende hissettiğimizde (sevdiklerimizle birlikte olduğumuzda da dahil) salgılanan oksitosin nedeniyle olur ve bizi sakinleştirir ve rahatlatır. Yani uzun kış akşamlarında sarılmak için bir neden daha var!
Her gün ortalama 12 bin ila 60 bin düşünce kafamıza girer. Beyinlerimiz, herhangi bir bilgisayardan daha güçlüdür. Ancak araştırmalara göre düşüncelerimizin yüzde 80'i negatiftir.
Bazı insanlar, kışın geldiği dönemde enerjilerini kaybederler ve bu durum 'kış depresyonu' olarak adlandırılır. Gün ışığının eksikliği ve hava koşullarının etkisi, bu mevsimsel depresyon türünü tetikleyebilir.
Müzik sadece bir eğlence kaynağı değil, aynı zamanda bir terapi aracıdır. Müzik terapisi, zihinsel ve duygusal sağlığı iyileştirmek için kullanılır ve stresi azaltabilir.
Gülme, endorfinlerin salgılanmasını tetikler ve bu da mutluluğu artırır. Gülmek, aynı zamanda stresi azaltabilir ve ilişkileri güçlendirebilir.
Kokular, geçmiş anıları anında hatırlatma gücüne sahiptir. Belirli bir koku, çocukluk anıları veya geçmiş deneyimlerle güçlü bir şekilde ilişkilendirilebilir.
Örneğin, mavi sakinlik ve huzur hissi yaratırken, kırmızı enerji ve heyecanı tetikleyebilir. Bu nedenle, renkler terapi alanlarında yaygın olarak kullanılır.
Güzeldi. Yararlıydı. Eğlenerek öğrenmek/öğretmek budur