''Evde olduğum sabahlar tahammül edebildiğim son sınıra kadar Müge Anlı'yı izlemeye çalışıyorum, bugüne dek neler görmedim ki:
Kimin kimin karısıyla/kocasıyla münasebeti olduğunu stüdyodaki üç yüksek eğitimli kişinin çözemediği köyler,
Eniştesiyle kaçan kızlar, geliniyle ilişki yaşayan kayınpederler, kayınbiraderiyle yaşadığı ilişkiyi öğrendi diye kayınpederini öldürüp baraja atan tülbentli basma etekli kadınlar,
Para karşılığı birlikte olduğu kadının oğlunu buna şahit oldu diye öldürüp tarlaya atan adam ve oğlunun cesedinin yerini bildiği halde stüdyoya gelip ağlayan, gözüne kalem çeken anne,
Anneannesine tecavüz edip cesedini ormana atan torun ve bu torunu hapse attırdılar diye kardeşlerine beddualar eden annesi,
Abisinin üst komşusunu ve 2 küçük çocuğunu uyuşturucu parası için öldüren tipler,
En yakın arkadaşını içki masasında öldürüp hiçbir şey olmamış gibi cenazesine giden adamlar,
Karısını öldürüp apartman boşluğuna atan imam,
Çocuğunu çocuğu olmayan kardeşine satıp sonra 20 bin tl borç vermedi diye geri isteyenler,
'Portakaldan muska çıkarıyorum' diyene akraba evliliğinden dolayı sakat doğan çocuğunun ameliyat parasını sorgusuz sualsiz verenler,
Yıllar önce kaybolan çocuğu Müge Anlı'ya ailesini aramaya çıkınca gelip çocuğun ağzını burnunu hayvan pazarından davar alır gibi kontrol eden baba,
Aydın'da yaşayıp oğullarına Ağrı'dan başlık parasıyla kız alma vaadiyle 50 bin lira dolandırılan aileler,
İşçi olarak gittiği ülkede hamile bıraktığı yabancı kadınları bir daha asla arayıp sormayan herifler, onların Türkiye'deki akrabalarını bulmaya gelen yarı Alman/Hollandalı/Fransız çocuklarının Kayseri'den gelen ve kemerine telefon kılıfı takılı abileriyle, hepsi türbanlı ablalarıyla kavuşma anları,
Daha neler neler...''
Bu yazı bir arkadaşın yillaar yıllar önce söylediği bir şeyi aklıma getirdi." Bizim köyde kim kimin babası kim kimin çocuğu belli değil.Ama sorsan herkes pek namuslu" demişti.Fazla gelmişti o zamanlar ancak simdi kesinkes doğrudur diyorum.nokta.
Gün geçtikçe asosyalleşip kendini eve kapamak isteyen bir ben miyim şu ülkede
Köy ,kasaba, taşra ile ilgili söylenenlerin bazılarına katılıyor olsamda genel anlamda o insanları yaftalayan bir söyleme şiddetle karşı çıkıyorum zira mevzu bahis insan olabilmekte. Köylü, kasabalı, taşralı fark etmez. Orospu çocuğuysan her yerde orospu çocuğusundur. Şehirli,taşralı, Üniversiteli, işçi, işadamı, din adamı, cahil fark etmez. Sokağa tüküren, karısını döven köylü nasıl orospu çocuğuysa, köylüyü kandırmaya çalışıp yaylasına asfalt döküp deresinin dibine fabrika kurmaya çalışan beyaz yakalı ya da Kapitalist de orospu çocuğudur. Ayrıca, bana kimse metropollerin taşradan daha güvenilir olduğunu ispatlayamaz. iddaa edilebilir ama ispatlanamaz. Ha, şu söylenebilir, metropoller daha kalabalık yapılar olduğu için arayacak, ulaşacak, erişilebilecek daha çok kişi vardır... Vel hasıl demek istediğim doğduktan sonra edindiğimiz yeni kimlikler (köylü, kasabalı, büyük şehirli) sizin nasıl bir insan olacağınızı belirlemez. Nasıl bir insan olacağınızı belirleyen 1.sıradaki etken Aile 2. Sıradaki etken Eğitim 3.sıradaki etken Toplum/çevre dir. Bu üçü düzgünse ve gerçekten kalbi de temiz biriyse o insan "insandır".