1822 yılında icat edilen fotoğrafçılık yıllar içinde gelişmeye devam etti. Ancak 1860'lı yıllarda fotoğrafçı Mumler, fotoğrafçılığı öyle bir seviyeye taşıdı ki bugün hâlâ yaptığı şey görenleri şaşırtmaya devam ediyor. Devamı için...👇
1822 yılında icat edilen fotoğrafçılık yıllar içinde gelişmeye devam etti. Ancak 1860'lı yıllarda fotoğrafçı Mumler, fotoğrafçılığı öyle bir seviyeye taşıdı ki bugün hâlâ yaptığı şey görenleri şaşırtmaya devam ediyor. Devamı için...👇
Fotoğrafçının yaşadığı dönemde spiritualizm oldukça yaygın bir inanıştı. Böyle bir inanışın olduğu dönemde de kişilerin ruh veya hayalet ile fotoğraflarını çekme gibi bir şeyin ortaya atılması çok tabii ki çok normaldi. Bunu yapabildiğini ilk olarak söyleyen kişi ise Mumler'ın ta kendisiydi.
1860'larda ruh fotoğrafçılığı ortaya çıktığında Amerika Birleşik Devletleri, 620.000 can alan İç Savaş ile sarsılmış durumdaydı. Sevdiklerinin kaybıyla sarsılan ve derin bir yas içinde olan Amerikalılar, kaybettikleri kişilerle kısacık bir an bile olsa etkileşime girmek için her şeyi deniyordu. Kendisini medyum ilan eden kişiler, yaşayanların sevdikleri kişilerle konuşabileceği seanslar bile gerçekleştiriyordu.
Mumler, sözde acılı insanların kayıp oğullarını veya kardeşlerini son bir kez görme dileklerini çektiği fotoğraflar ile yerine getiriyordu. Peki Mumler bunu nasıl yapıyordu?
Kendisi aslında gümüş oymacılığı eğitimi almıştı ancak fotoğrafçılık işinden daha çok para kazanacağını düşündüğü için fotoğrafçılığa el atmaya karar verdi.
Çekim yapıldığında odada onun dışında kimse olmamasına rağmen, yanında ışıktan oluştuğunu iddia ettiği bir kız belirmişti. Mumler, fotoğrafı ruh bilimiyle ilgilenen bir arkadaşına gösterdi ve o da resimdeki kızın kesinlikle bir hayalet olduğunu doğruladı.
Bostonlılar, hayatını kaybeden yakınlarıyla 10 dolar karşılığı fotoğraf çektirmek için küçük portre stüdyosunun önünde sıraya girmeye başladılar.
Yani kamerasının birdenbire hayaletlerin fotoğraflarını çekebilmesine herkes kadar o da şaşırmıştı.
Mumler ruhlara gelmeleri için emir vermiyor, söylenene göre ruhlar canlarının istedikleri gibi gelip gidiyordu. Eğer bir fotoğraf müşterinin beklediği gibi çıkmazsa, örneğin fotoğrafta kayıp erkek kardeş yerine yaşlı bir kadının hayaleti görünüyorsa, Mumler, müşterinin onunla iletişime geçmek isteyen başka vefat etmiş birinin olup olmadığını bulması için hafızasını zorlamasını istiyordu.
Yani fotoğraftaki hayalet eğer topuzluysa insanlar kendi yakınlarının da topuz yapıp yapmadığını düşünüyor, 'Muhtemelen yapıyordu.' diyerek kendilerini ikna ediyorlardı.
Hatta kendisinin bir 'sahtekar' olduğunu iddia ediyorlardı çünkü görüntülerle oynamak fotoğraf sanatının o dönem bilinen bir parçasıydı ve Mumler'ın da bunu yaptığına ve insanları kandırdığına inanıyorlardı.
Öte yandan başka fotoğrafçılar da Mumler'in ruh fotoğrafçılığını nasıl yaptığını öğrenmek için çift pozlama ve üst üste bindirilmiş negatif fotoğraflarla deneyler yapıyorlardı.
Mumler'ın bunu nasıl yaptığını göstermesini istedikten sonra portresinin çekilmesi için oturdu ve fotoğrafların basıldığı karanlık oda da olanlar da dahil, Mumler'ın her adımını dikkatle izlemeye koyuldu.
Ancak işin rengi bir noktadan sonra değişmeye başladı. Bir anda farklı bir figür de fotoğrafta belirmeye başlamıştı! Bu duruma canlı canlı tanıklık eden Black tabii ki şok olmuştu.
Black acaba 13 yaşındayken vefat eden babasının hayaleti mi diye düşündü ancak tam olarak bu duruma bir açıklama bulamadı. Fotoğraf için Mumler'a ödeme yapmak istedi ancak Mumler kibarca reddetti. Black stüdyodan şok olmuş ve hiçbir açıklama getirememiş bir şekilde ayrılmış oldu.
Yaşanan bir olaya göre, kardeşini İç Savaşta yakın zamanda kaybetmiş bir kadın fotoğraf çektirmek için Mumler'ın stüdyosunun yolunu tuttu ve fotoğrafı çektirdi. Ancak öldü sanılan kardeş mucizevi bir şekilde eve sağ salim döndüğünde işler tabii ki garip bir hal aldı. Ancak kadın bu durumdan hiç şüphelenmedi ve Mumler'ı sahte fotoğraflar yapmakla suçlamak yerine, fotoğrafta görünen şeyin aslında onu kandırmaya çalışan kötü bir ruh olduğuna inandı.
Mumler'ın stüdyosunu ziyaret eden bir adam, fotoğrafların birinde hayatta olan karısını bir fotoğrafta hayalet olarak belirdiğini fark etti. Daha da ilginci, karısı çok yakın zamanda Mumler'ın stüdyosunda fotoğrafını çektirmişti. Böylece Mumler'ın normal fotoğraf çektirmeye gelenlerin fotoğraflarını yakınını kaybedenlerin fotoğraflarıyla birleştirdiği ortaya çıkmış oldu.
New York savcıları, uzmanları teftiş için çağırdı ve uzmanlar da Mumler'in hayaletimsi görüntülerini üretmek için fotoğraf hilesini kullanmış olabileceğine dair en az dokuz yol sundular.
Ancak jüri ikna olmadı. Tabii ki Mumler'in fotoğrafları taklit etmesinin milyonlarca yolu vardı, ancak kimse onu suçüstü yakalamamıştı veya bu yöntemlerden herhangi birini kullandığına dair somut bir kanıt da bulunmuyordu.
'Mumler işlemi' adını verdiği bu işlemde, Mumler gazetelere fotoğraf basmayı başarmıştı ve gazetecilik alanının gelişmesine de büyük katkı sağlamış oldu.
Mumler'ın hayır diyemediği bu kişi, 7 yıl önce suikaste uğrayan Abraham Lincoln 'ün eşi Mary Todd Lincoln'dan başkası değildi. Mary Todd Lincoln Mumler'ın dükkanına sahte bir isim kullanarak gelmişti. Buna rağmen Mumler, kadına dükkana girdiğinde Abraham Lincoln'ün ruhunun da onun peşinden dükkana girdiğini söyledi!
Ancak yine de fotoğrafların gerçekliğine inanıyordu. Üç oğlunu ve eşini kaybeden, ardından da borç içinde yüzen Mary'nin akıl sağlığı ne yazık ki yerinde değildi bu da fotoğrafların gerçekliğine inanmasını büyük ölçüde etkiliyordu. Çünkü bu fotoğraf sayesinde ölen oğlu ve eşiyle iletişime geçtiğine inanıyordu.
Fotoğrafta gördüğünüz üzere, siyahlar içindeki kadının arkasında uzun ve sakallı bir adam elleri kadının omuzlarında, ayakta dikilmiş hâlde görünüyor. Mumler'ın fotoğrafları nasıl elde ettiği çözülmüştü ancak Abraham Lincoln'ün dükkanına hiç gelmediğini göz önünde bulundurursak, Mary Todd Lincoln'ün fotoğrafında beliren adamın sırrı bugüne kadar hâlâ çözülmüş değil.