İnsan beyni, yargılamaya programlanmıştır. Hayatta kalma mekanizmamız, insan davranışlarını değerlendirip yorumlamadan yaşamayı kabul etmiyor sanki.
Biz, yargılarımızın insanlarla olan dialoglarımıza ya da onların bariz davranışlarına bağlı olduğunu sansak da; bilim öyle demiyor. BusinessInsider'dan derlenen bu bilgilerle, insanların başkaları hakkında peşin hüküm vermelerini sağlayan bu küçük şeylere çok şaşıracaksınız!
Küçük şeylere bakarak insanlar hakkında karara varma işinde o kadar iyiyiz ki; Kansas Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, insanların dışa dönüklük/ içine kapanıklık, duygusal denge ve sorumluluk duygusu gibi kişisel özellikleri, yalnızca giydikleri ayakkabılara bakarak doğru tahmin etmeyi başardı.
Bizim bilinçsiz yaptığımız hareketlerin de kendi aralarında bir dili var. Bu davranışlar, kim olduğumuzu açıkça ortaya koyan niteliğe sahip.
Eğer daha önce bu konunun üzerinde düşünmediyseniz, en yakın zamanda düşünmenizi öneririz; çünkü kariyerinizi baltalıyor olabilirsiniz.
Personele nasıl davrandığınız hakkınızda o kadar belirleyicidir ki, oldukça alışılmış bir mülakat taktiği haline gelmiştir. Sadece destek personeline davranış şekliniz ölçülerek, insanlara genel olarak nasıl davrandığınız anlaşılabilir.
Çoğu insan, işe alma komitesindeki 'önemli' insanlarla konuşurken rol yapıyor; ama kapıdan çıktığı anda ise diğer insanlara tepeden bakıyor ve saygısız davranışlarda bulunuyor. Birlikte iş yemeği yediğiniz insanlara ne kadar kibar davranırsanız davranın, insanlar sizin garsonlara nasıl davrandığınıza daha çok önem veriyor.
Konuşmanın tam ortasında çıkarıp telefonuna bakan insandan daha kötü görünen çok az şey vardır. Bu hareket saygı, dikkat ve dinleme yeteneğinin eksikliğini gösterir. Acil bir durum yoksa, biriyle konuşurken sürekli gözünüz telefonunuzda olmamalı.
Elon Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma gösteriyor ki; sohbet sırasında telefonla ilgilenmek, karşılıklı ilişkilerin hem niceliğini hem de niteliğini düşürüyor.
Tırnaklarınızı yemek, yüzünüzle veya saçınızla oynamak, karşınızdakine genellikle gergin olduğunuzu ve kontrolün çok da sizde olmadığını hissettiriyor.
Michigan Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre bu gergin davranışlar mükemmeliyetçi bir kişiliğin sonucunda ortaya çıkıyor. Mükemmeliyetçi insanlar sıkıldığında ya da hüsrana uğradıklarında bu tarz alışkanlılara yöneliyorlar.
Mutlaka karşılaşmışsınızdır; bazı insanlar saatler boyunca sadece kendilerinden bahsedebilirler. Kendini bir kenara bırakmayı başarıp karşısındaki kişi hakkında soru sormasına kadar geçen süre aslında büyük bir kişilik sinyali veriyor.
Sadece kendisi hakkında konuşan ve bu işi genellikle yüksek sesle yapan insanlar bencil olarak nitelendiriliyor. Tam ters olarak, kendisi hakkında konuşmaktan kaçınıp sürekli karşısındakine soru yönelten insanlar ise sessiz, utangaç ve alçakgönüllü imajı veriyor.
Bu ikisi arasındaki dengeyi kurmak, iyi bir iletişim açısından oldukça önemli.
Gevşek el sıkışmanın güven eksikliğiyle bağdaştırılması hepimizin bildiği bir şey. Alabama Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre; kişinin yeterliklerini sadece bir el sıkışmasıyla anlayamasanız bile, yine de kişilik özellikleri hakkında doğru çıkarımlarda bulunabilirsiniz.
Araştırmanın sonucuna göre, sıkı bir tokalaşma daha az utangaç ve daha az içe kapanık olduğunuzu gösteriyor.
Buluşmalara veya işe sürekli geç kalmak, insanların sizin saygısız, kaytarıcı ve hatta tembel olduğunuzu düşünmelerine yol açıyor. Genelde varılan bu yargıların aksine, San Diego Üniversitesi'nin yürüttüğü bir çalışmada; bir yerlere geç kalmanın aynı anda bir çok işle uğraşan insanlarda ve B tipi kişiliğe sahip olanlarda daha çok görüldüğü sonucuna varıldı.
Yani, bu konuda bir karara varmadan önce, kişinin geç kalmasının ardındaki sebebi sormak gerekiyor.
El yazınızı kişiliğinize bağlayan çok yanlış ve tipik bağdaştırmalar yapılıyor. Örneğin, çok bastırarak yazıyorsanız çok gerginsiniz, harfleriniz yamuk yumuksa çok dağınıksınız gibi...
Bu yanlış anlaşılmalara maruz kalmamak için, uzmanlar dilekçe ve mektuplarınızı bilgisayarda yazmanızı öneriyor.
Göz teması kurmak tabi ki önemli; ancak fazlası da oldukça agresif ve ürpertici görünüme sebep oluyor. Karşınızdakinin gözlerine bakmaktan tamamen kaçınmanız ya da çok az göz teması kurmanız ise, ilgisiz ve utangaç olduğunuz imajını veriyor.
Araştırmalara göre, bir konuşmanın kabaca %60'ı boyunca göz teması kurduğumuzda, doğru oranı yakalamış oluyoruz. Bu da, karşımızdaki kişide samimi ve güven veren bir his uyandırıyor.
neye göre kime göre?
İnsanlar benim götümü yesin, onlara fikirlerini sorduğumu hatırlamıyorum, hele bazıları var ki karşısındakinin inciğine cinciğine kadar hareketlerini gözlemleyip analiz ediyorlar işsiz pezevenkler -.-
Garsonlara davranistan insan analizi gercekten yapilabiliyor. Silligin tekinin lafiyla isten atildigimdan iyi bilirim