İnsanların Kendilerine Acıyıp Acımadıklarını Sorgulatacak Tarihin En Garip 16 Moda Akımı

Tarihin çeşitli dönemlerinde ortaya çıkan tuhaf moda akımları hem ilginç hem de tehlikeli yanlarıyla dikkat çekiyor. Günlük yaşamı zorlaştıran bu trendler güzellik uğruna katlanılan acılara ve bazen trajik sonuçlara yol açabiliyor. Gelin bunlardan bazılarına birlikte bakalım!

1. 1900'lerin ortalarında saatlerden losyonlara, rujlardan yüz pudrasına kadar her şeyde radyum bulunuyordu.

Radyum içeren ürünleri kullanan kişilere kelimenin tam anlamıyla parlayan bir cilt kazandırdığına inanılıyordu çünkü bu ürünler bazen karanlıkta parlıyordu. Ancak 1940'lara gelindiğinde radyum çılgınlığı büyük ölçüde popülerliğini yitirdi çünkü radyum içeren ürünleri tüketen kadınlar için sonuçlar genellikle yıkıcıydı. Radyasyon zehirlenmesi yaşayan kadınlarda lezyonlar, anemi, kısırlık, diş kaybı, çürüyen çene kemikleri, yüz tümörleri ve hatta ölüm gibi yan etkiler görüldü.

2. 1775 yılında İsveçli kimyager Carl Scheele sodyum arsenit ve bakır sülfatın birleştirilmesinin parlak yeşil bir pigment ürettiğini keşfetti

Scheele’nin bu keşfinden sonra 'Scheele Yeşili' olarak adlandırdığı yeni pigment hemen popüler oldu. Resimlerde, oyuncaklarda, duvar kağıtlarında, elbiselerde ve kumaşlarda kullanıldı. Ancak çok tehlikeliydi çünkü maddelere uzun süreli yakın temas, arsenik zehirlenmesine yol açıyordu ve bu durum cilt tahrişi, mide bulantısı, baş ağrısı, sancılar ve kabaran ve sızan cilt lezyonları ile başlıyordu. Zehirlenme ilerledikçe, insanların bedenleri dıştan içe doğru tahrip oluyordu.

3. 17.yüzyılda Fransız şapka üreticileri, cıva kullanmanın kürk postlarını yumuşatarak onları daha kolay şekillendirilebilir hale getirdiğini keşfettiler.

Ancak cıva gastrointestinal ve sinir sistemlerini etkiliyordu. Keçe şapka yapımı sırasında ısıya maruz kalma, cıva buharı salınımına neden oluyordu ve bu da işçilerin 'Çılgın Şapkacı' hastalığı geliştirmesine yol açtı. Bu maddeye maruz kalanlar, baş ağrıları, halsizlik ve titremeler gibi fizyolojik semptomlar yaşadılar. Sonunda bu uygulama cıva zehirlenmesi nedeniyle şapka üreticileriyle ilgili sorunlar yaşandıktan sonra 1940'larda yasaklandı.

4. Venedik cerüsü, su, sirke ve beyaz kurşun tozundan oluşan ve kullanıcının yüzüne soluk bir görünüm kazandıran bir makyaj malzemesiydi.

16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Avrupa aristokrasisi tarafından popüler hale getirilen bu makyaj, özellikle İngiltere Kraliçesi Elizabeth tarafından kullanıldı. Makyaj malzemesini kullanan kişinin zengin olduğunu ve dışarıda çalışmak zorunda kalmadığını gösteriyordu. Ancak, sürekli kullanımı kurşun zehirlenmesine yol açarak karın ağrısı, mide bulantısı, saç dökülmesi, baş ağrısı, anemi, yüksek tansiyon, kas felci, zihinsel bozukluklar, kısırlık, nöbetler, iç organ hasarı ve ölüm gibi ciddi sağlık sorunlarına neden oluyordu. Yüzdeki cilt kabarıp soyuluyor, kanıyor, sızıyor ve yara izleri bırakıyordu.

5. Lotus ayakları olarak da bilinen ayak bağlama, 8. yüzyıldan itibaren Çinli kadınlar arasında popüler olan bir uygulamaydı

Bu ritüelde ayak parmakları kırılarak ayak altına kıvrılır ve bu şekilde sarılarak iyileşmeye zorlanırdı. Bu da ayakları ömür boyu deforme ederdi.  İyi iyileşen kadınlar bile ciddi hareket sorunları ve ömür boyu süren ağrılarla mücadele ederdi. Bazılarında ise parmakların kırılması ve zorla kıvrılması ciddi dolaşım sorunlarına yol açarak parmaklara kan gitmemesine neden olurdu. Parmaklar kararıp çürüyerek düşerdi ve bu noktada kangren hızla yayılır, enfeksiyon kana karışarak birçok kadının sepsisten ölümüne yol açardı.

6. Rönesans İtalya'sında belladonna kullanılarak kadınların göz bebekleri büyütülürdü, bu da o dönemde çekici kabul edilen "geyik gözleri" görünümü verirdi.

Bu trend hızla Batı Avrupa'nın diğer ülkelerine yayıldı. Yan etkileri arasında bulanık görme, geçici körlük, artmış kalp hızı ve göz tahrişi bulunuyordu. Daha ciddi durumlarda ise zihinsel bozukluklar, nöbetler, kalıcı körlük, kalp hasarı ve ölüm görülebilir. Bitki, terleme, nefes alma ve kalp atışı gibi vücudun gerekli bazı yaşam fonksiyonlarını durduruyordu. İnsan vücudu üzerindeki çok ciddi etkilerine rağmen, belladonna hala az  miktarlarda çeşitli tıbbi ihtiyaçlar için kullanılıyor.

7. Kohl eyeliner, antik çağlardan beri Afrika, Orta Doğu, Pakistan ve Hindistan'da kullanılan geleneksel bir göz makyajıydı.

Özellikle Mısır halkı kohl'ün gözlerini sıcak, kum ve hastalıklardan koruduğuna inanıyordu. Gözleri siyah kohl ile çerçevelemek, antik Mısır ve Yunanistan'da popülerdi. Ancak kohl eyelinerlar, renk katkı maddesi olarak kurşun içerdiği ve yüksek seviyede bakteri bulundurduğu için kurşun zehirlenmesine neden oluyordu çünkü göz zarları doğrudan vücuda kurşun taşıyordu. Kurşun zehirlenmesi kişilerin anemi, böbrek problemleri, kısırlık, nörolojik hasar, nöbetler, koma ve ölüme yol açıyordu. Buna rağmen bu makyaj malzemesi bazı bölgelerde hala kullanılıyor.

8. Korse başlangıçta üst sınıfla ilişkilendirilse de, zamanla tüm sınıflarda kadın güzelliğini artırdığı düşünülmüştü.

Özellikle 1890'larda Batı Avrupa'da çok popüler ve tehlikeli hale gelmişti. Korseler genellikle mümkün olduğunca sıkı bağlanırdı. Bu da yemek yemeyi veya nefes almayı zorlaştırırdı. İç organların yırtılmasına, kaburga kırıklarına, kalça ve omurga yaralanmalarına yol açabiliyordu. Uzun süreli kullanımı kullanan kişilerin vücut şeklini doğal olmayan ve acı verici bir şekilde bozardı. Boğulan bir kadına yardım etmek genellikle zordu çünkü korselerin vücuda takılması ve çıkarılması çok zaman alıcıydı.

9. Chopines 1500'lerin başlarında Venedik'te yaratılan kadın ayakkabılarıydı.

Ahşap veya mantardan yapılmış büyük bir platformu olan bu ayakkabılar, düzensiz yollar ve çamurlu sokaklardan koruma sağlamanın yanı sıra boy da uzatıyordu. Genellikle altın veya ipekle kaplanır ve 50 santimetreye kadar yüksekliklere ulaşabilirlerdi. Artan boy, genellikle artan statüyle ilişkilendirilirdi. Ancak chopines, kadınların yürüyüşünde dengesizlik yaratarak, onların hareket edebilmek için yardımcılara, hizmetçilere veya bastonlara ihtiyaç duymalarına neden oluyordu. Ayakkabıların tasarımı, kadınlar için çoğunlukla düşme sonucu kırık kemiklere yol açan sorunlar yaratıyordu. Kalitesiz ayakkabı yapımı da birçok bilek burkulmasına sebep oluyordu. Enfeksiyonların ölümcül olabildiği ve röntgenin henüz icat edilmediği bir dönemde, kırık kemikler acılı ve yavaş ölümlere neden olabiliyordu.

10. Edward dönemi çıkarılabilir yakalıkları 19. yüzyılda erkekler tarafından yaygın olarak kullanılan ve aynı gömlekle farklı görünümler elde etmeyi sağlayan yakalıklardı

Başlangıçta nişastayla sertleştirilen bu yakalıklar zamanla selüloid kullanılarak daha sert hale getirildi. Ancak bu sert ve sıkı yakalıklar erkeklerin boğularak ölmesine neden olabiliyordu. Boyun çevresinde kan dolaşımını engelleyip oksijen yetersizliğine yol açarak bayılma ve ölümle de sonuçlanabiliyordu.

11. Krinolin 1856'da Paris'te ortaya çıkan ve kadınların elbiselerinin altına giydikleri büyük bir çemberdi.

Elbiseleri genişleterek belin ince görünmesini sağlardı. Ancak,krinolinler çok geniş olduğundan kadınlar kapılardan geçmek veya arabaya binmek gibi basit işleri yapmalarını zorlanıyordu. Ayrıca krinolinler makinelere veya araba tekerleklerine takılabiliyor, hatta mumlara yakın yürüdüklerinde ateş alabiliyordu. Bu nedenle İngiltere'de 3 binden fazla kadın krinolinlerinin ateş alması nedeniyle yanarak öldü.

12. Fontange, 17. yüzyılın sonları ve 18. yüzyılın başlarında Avrupa'da yaygın olarak kullanılan ve başın üzerine tellerle tutturulan bir başlıktı.

Özellikle 1680'lerden sonra Kraliçe Mary II gibi birçok hükümdarın bu tarzı kullanmasıyla popülerlik kazandı. Tehlikeli olmasının nedeni, fontangenin dik durması için kadınların saçlarını sertleştirmek adına haftalarca yumurta akı, nişasta veya un kullanmalarıydı. Bu durum, saçlarında bit, akar, böcek ve fare gibi haşerelerin yuvalamasına neden oluyordu.

13. Genellikle elit kesim tarafından giyilen tudor yakalıklar, zarafet ve statü göstergesi olarak kabul edilirdi.

Çıkarılabilir yapıda olup hem erkekler hem de kadınlar tarafından farklı kıyafetlerle kullanılabiliyordu. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth, bu yakalıkları özellikle tercih ederdi. Ancak hareketin kısıtlanmasına, boğulmaya ve görüşün sınırlanmasına neden oluyordu.

14. 17. yüzyıl Avrupa'sında, frengiye bağlı saç dökülmesi yaygındı.

Bu trend, aristokrat sınıfta yaygınlaştıktan sonra tüccar sınıfına kadar indi ve 1700'lerin sonlarına kadar popüler kaldı. Ancak peruklar çok sağlıksızdı ve kötü kokuyordu. Yıkanmaları zor olduğu için bit ve diğer haşerelerle doluyordu. Perukları beyaz tutmak için kokulu un veya nişasta kullanılıyordu ve bu ürünlerin sürekli kullanımı solunum sorunlarına yol açıyordu.

15. Deri ayakkabılar olan Crakows , 14. ve 15. yüzyıllarda zengin erkekler tarafından giyilen ve Polonya'dan köken alan uzun sivri burunlu ayakkabılardı.

Giyen insanların yürüyebilmek için bazen ayakkabıların uçlarını dizlere bağlayan ince zincirler kullanılması gerekirdi. Sivri burunlu ayakkabıların sürekli kullanımı ayak kemiklerinin birbirine doğru itilmesine neden olarak hareket kabiliyetini sınırlıyor, şiddetli ağrıya ve sonunda şekil bozukluğuna yol açıyordu.

16. Ahşap platform ayakkabılar tarih boyunca kullanılmış ancak özellikle 1960'lar ve 1970'lerde popüler olmuştur.

1970'lerde zirveye ulaşan bu trendin farklı versiyonları günümüzde de popülerliğini koruyor. Ancak ahşap platform ayakkabılar, insanların doğal yürüme şeklini bozarak ayak parmaklarından kalçalara kadar çeşitli sorunlara yol açabiliyordu. Düşmelerden kaynaklanan yaralanmalar, diz ağrıları, şekil bozukluğu ve kırık bilekler bu ayakkabıların neden olduğu tehlikelerden sadece birkaçıydı.

Bu içeriklerimiz de ilginizi çekebilir:

Erkekler Tarafından Söylendiğinde Kadınları Çileden Çıkaran 15 Söz
İzleyenler Anime Olduğunu Sansa da Aslında Animasyon Olan 21 Yapım
Hayatın Gerçeklerinin Acısı Çok Ani Bir Şekilde Yüzüne Vurulmuş 10 Kişi

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı