Mizantropi, insanlardan nefret etmek demek. Yani bir nevi hümanizmin tam tersi. Peki gerçekten bu tuhaf bir düşünce mi?
Mizantropi, insanlardan nefret etmek demek. Yani bir nevi hümanizmin tam tersi. Peki gerçekten bu tuhaf bir düşünce mi?
Tarihin başından beri amaçsızca öldürüldüler ve çoğunun soyu ya çoktan tükendi ya da tükenme tehlikesinde. Aslında hayat kalma gereğince hayvanlardan yararlanmak anlaşılabilir. Ancak sırf kürkü pahalı diye katledilen hayvanlara ne demeli? Peki sırf biz onları yakından göreceğiz diye hayvanat bahçelerine, akvaryumlara kapatılmaları. Spor diye avlanmaları... İnsanoğlu çok kötü!
İlkel çağlardan beri insanoğlunun en büyük yardımcısı ağaçlar. Primitif zamanlarımızda bize yırtıcı hayvanlardan koruma sağladı. Sonrasında besin, oksijen ve ısınma aracı olarak da yarar sağladı. Ama şu an bile yok edilen binlerce ağaç, yüzlerce orman var.
Fabrikalarımız, egzozlarımız, deodorantlarımız, çöplerimiz vs. yüzünden birkaç milyar yıldır yaşayan dünya son 200 yılda bitme noktasına geldi. Sanayi Devrimi'nden bu yana atmosfere gönderdiğimiz sera gazı ondan önceki birkaç milyar yıla denk. Başka bir dünyamız olmamasına rağmen sürekli onu tüketmeye devam ediyoruz. Unutmayalım ki, daha güneş sisteminin dışına çıkamadık; yani bu dünyaya mecburuz.
Bir dipnot: Kyoto sözleşmesini imzalamayan birkaç ülkeden biriyiz.
İç savaşlar, darbeler, dünya savaşları... İnsanoğlu, aslında en çok birbirini yok eder. Sebepse biz sizden daha güçlü olmalıyız! İşte bu kadar basit; ama anlamsız.
İnsanoğlunun en saf hali, kuşkusuz çocuklardır. Ama en çok istismar edilen de çocuklardır. Bu konuda binlerce pozitif ayrımcılığı gözeten yasa çıkmasına rağmen çocuk istismarı hala insanoğlunun en büyük ayıbı olmaya devam ediyor. Sadece kriminal şeylerden bahsetmiyorum; çocuk işçiliği, çocuk evliliği gibi şeylerden bahsediyorum. Çocuklar okullarda dayak yiyor, zorbalığa uğruyor...
Açlık, kuraklık, iç savaş, sömürgecilik, kölelik... Hepsi Afrika'nın başında. Sebebiyse tartışmasız Batı dünyası. Hani şu hümanizmin, Rönesans'ın, eşitliğin, kardeşliğin çıktığı yer olan Batı. Pabuçların hümanistleri: Onlar sadece kendilerine hümanistlerdir zaten. Onlar hümanizmi pazarlayadursunlar, Afrika akbabalar tarafından yıllardır yeniyor!
Bunun yanında dünyadaki kaynakların yarısını ABD tek başına tüketiyor. Daha kötü istatistikse sermayenin yarısından çoğu nüfusun sadece %0,01'ine ait. Afrika'ysa hala açlıktan kırılıyor.
İnsanoğlunun tarihin başlangıcından beri yaptığı en büyük zulümlerden biri de kadın şiddetidir. Daha da acısı, bu zulümlere karşı ortaya çıkmış ve insanlık tarihinin belki de en şiddet içermeyen akımı olan Feminizm'e atfedilen şeylere ne demeli. Feminizm, bir canlının kılına zarar vermeye neden olmazken bile, insanlık tarihinin en büyük katili, 40 Milyon kişinin ölmesine neden olan Nazizim'le eşdeğer görülmesi...
Kadınların bu zulme karşı ses çıkarması bile, insanoğlu tarafından hoş karşılanmaz. Onların penis kıskançlığı vardır, 'Erkeklerle arası iyi olsaydı feminist olmazdı.', itaat etmesi gerekmektedir. Böyle düşünen kadınların olması da en acısı. Garibanın garibana yaptığını kimse yapmaz!
Dünya çok değil 70 sene önce Hitler'in peşinden gidiyordu; şimdiki liderlere bakın, ne dediğimi anlarsınız.
Eskiden linçler şehir meydanlarında yapılırmış; şimdiyse Twitter'da, Ekşisözlük'te, Onedio'da. Yalana gerek yok, hepimiz aynıyız.
Bu uğurda ölür, öldürür. Küçük küçük esprilerle başlar ırkçılık; bunu kaldıramayanlarla bir tur daha dalga geçilir. Bu nefret, ufak ufak büyür; nesillere aktarılır. Sonra nefret o kadar büyür ki, soykırıma kadar gider.
Belki de en çok bu uğurda savaş çıkmıştır. Oysa 'Herkes inancını istediğince yaşasın!' ne kadar da basit bir cümle değil mi? 4 kelime 32 harf sadece... Ama dedik ya insanoğlu büyük bir tümör.
En bilindik ve en eski anlatılar, aslında gerçeği net bir biçimde ortaya çıkarır. Örneğin Sezar&Brütüs ya da İsa&Yehuda anlatıları. 'En büyük hançer hep en yakınımızdan gelir.' der bu anlatılar. Haklıdırlar da.
Kıskancız, hem de başlangıçtan beri. O yüzden Habil ile Kabil boş bir hikaye değildir. Kıskançlığı daha net anlatan bir anlatı daha yoktur. Kıskanırız; hem de en çok empati yapmamız gereken insanları. Örneğin kardeşimizi, yakın arkadaş dediklerimizi, komşumuzu... Dostoyevski Karamazov Kardeşler'de 'İyi bir insanın zilletinden ve düşüşünden daha fazla insanın içini rahatlatan bir şey daha yoktur.' demiştir. Bence bu konuda söylenebilecek her şeyi kısaca ifade etmiştir.
Sorsan herkes hümanist mizantropist. Yaşadığımız dünya bu ülke neden böyle diye sorun genelde cevapları: "banane aq devlet düşünsün." Her şeyi devletin tekeline vere vere koyun gibi güdülmedik mi?
Aaaa, mizantropist miymişim?? Hayırlısı bakalım... :D
Bugüne kadar yaptığım en iyi hareket insanlardan uzak durmak... Kafam rahat...