İnsanın Engel Olamadığı Bir Dürtüyle Kendi Saçını Koparıp Yolduğu Hastalık: Trikotillomani

Sadece çekenin bileceği türden, ilginç olduğu kadar illet, kişiyi hem fiziksel hem de sosyal anlamda etkileyen bir psikolojik hastalıktan bahsedelim sizlere. Kişinin kendi saçlarını, vücut kıllarını kronik bir biçimde yolması olan, Trikotillomani.

1  2  3  4

Daha önce sizlerle böyle bir vaka paylaşmıştık 👇

Saçlarını Tutam Tutam Yolmasına Sebep Olan Hastalık Yüzünden Kafasını Kazıtan Genç Kız

1. Trikotillomani kısaca saç yitimi ile sonuçlanacak biçimde, kişinin yineleyici olarak saçını yolması olarak tanımlanır.

Engellenemeyen, tekrarlayan ve kronikleşen saç koparmalarla karakterize bir dürtü denetim bozukluğudur da diyebiliriz.

2. Yunancada triko saç, tillo çekme, ve mani delilik, yani aşırı istek anlamına geliyor.

İşte 1889’da Fransız dermatolog Francois Hallopeau tarafından, hastalık bu biçimde adlandırılmış.

3. Her ne kadar ismi bir dermatolog tarafından koyulduysa da, aslında trikotillomani dermatolojik bir hastalık olarak sınıflandırılmaz.

Trikotillomani “dürtü kontrol bozukluğu” dediğimiz grupta sınıflandırılır; yani dermatolojik değil psikolojik bir rahatsızlıktır. Hastalıkta “yanlış olduğu bilindiği halde tekrarlayan bir davranış biçimi, buna rağmen yapmak için karşı konulamaz istek” söz konusudur. Hatta bu anlamda takıntı ve tikle de benzerlik gösteriyor.

4. Trikotillomaniyi esasen sadece ‘saç’ koparmakla sınırlamak da yeterli değil.

Daha çok saçların koparıldığı bir durum olarak görülse de kaş, kirpik, vücudun diğer tüyleri ve erkelerde göğüs kılları gibi kıllar da koparılır.

5. Hastalık kaşların, kirpiklerin ve saçların tamamen dökülmesine yol açacak şekilde görülebilir.

Ve günün herhangi bir saatinde bu dürtü oluşabilir.

6. Fazlasıyla can acıtan bir eylem olsa gerek, değil mi? Ancak hastalığı karşı konulamaz yapan da işte tam olarak bu: Hastalıktan mustarip olanlar için, durum bunun tersi.

Bir çok trikotillomani hastası, vücudun farklı yerlerinden kıl koparmanın can acıtıcı olmaktan öte rahatlatan bir eylem olduğu, rahatlık hissi verdiği noktasında birleşiyor. Gerçekten anlayamıyorsanız eğer, çok basit bir benzetme olarak, bir yerin çok kaşınması ve kaşıdığımızda ortaya çıkan rahatlama hissi gibi düşünebilirsiniz.

7. Yani trikotillomani hastaları kendilerine kasıtlı biçimde mi zarar veriyor?

Aslında hayır, çoğu hasta bu hastalıktan kesinlikle memnun değildir ve kurtulmak ister, verdiği zarardan da epeyce mustariptir. Görünüşüne ve hayatına zarar verdiğini bilir, durdurmaya çalışır ama başarısız olur.

8. Ayrıca bazı hastalar acıyı çokça duyumsamakla beraber, buna rağmen karşı koyamadıklarını ifade ediyorlar.

Üstelik de ağrı ve acı hissi yalnızca saçı koparma anı ile sınırlı olamıyor. Günde yüzlerce, kimi zaman binlerce tel saç ya da kıl koparılması esnasında tekrarlayan hareketler sebebi ile el, bilek ve dirsek ağrıları bir yana, saç köklerinin iltihaplanması ile gelen ağrılı şişliklerden de bahsediyoruz. Ancak bunlar dahi, çoğu zaman kişideki koparma dürtüsünü önlemeye yetmiyor.

9. Trikotillomaninin bir ileri boyutu ise, koparılan saçları yutma ile beraber ortaya çıkan Trikotillobezoar.

Koparılan saç ya da diğer vücut kıllarının köklerini yutmak da sık görülen bir davranış. Yutma bazen saçın sadece kök kısmını yutma biçiminde, bazen de tüm saçı yutma biçiminde olabiliyor. 

Saçın tümüyle yutulması bir süre sonra bağırsaklarda biriken saçların yumak haline gelerek bağırsakların tıkanmasına yol açıyor ve bu durum acil cerrahi müdahale gerektirecek kadar ciddi olabiliyor.

10. Peki ama trikotillomani hastalığı neden oluyor?

Hastalığın bilinen kesin bir sebebi hiçbir şekilde yok. Sebepleri, hastalık esnasında beyinde gerçekleşen değişiklikler, diğer hastalıklardan farkları ve şiddetlendiren durumlarla ilgili araştırmalar devam  etmekte.

Ulaşılan noktada bilinen şöyle bir bilimsel gerçek var; bu hastalık nörobiyolojik bir süreç ve gelişiminde genetik faktörler de rol oynuyor.

11. Bir de elbette üstünde durulan nokta, trikotillomaninin aslında bir ‘belirti’ olduğu.

Nasıl ki yüksek ateş zatürre, idrar yolu enfeksiyonu ya da güneş çarpması gibi birbirinden çok farklı hastalıklara işaret ediyorsa, saç koparmanın da farklı psikiyatrik hastalıkların bir habercisi olabileceği düşünülüyor.

Nitekim hastalık, hastanın “fazla stresli” olarak tanımladığı dönemlerde ivme gösterirken, dönem dönem çoğunlukla kendi kendine sakinliyor.

12. Trikotillomani klinik sıkıntının yanı sıra sosyal ve toplumsal hayat, iş hayatı gibi alanlarda da işlevsellik düşmesi yaratıyor.

Kendilerini en zorlayan noktalardan biri ise, “istesen durdurursun, koparmazsın” dendikçe anlaşılamamanın verdiği sıkıntı oluyor. Bu, hastalığı ciddi şekilde tetikleyici unsurlardan biri.

13. Trikotillomani ne zaman başlar?

Gerçekten herhangi bir yaşta başlayabilir ki buna bebeklik bile dahil. Ama sıklıkla, geç çocukluk ve ergenlik döneminde, 11-13 yaş civarında başlıyor. Hatta bu

sebeple, hastalığa bazı hormon değişikliklerinin sebep olabileceğini düşünülmekte.

Bir de dediğimiz gibi, hayatın stresli bir döneminde, önemli bir yaşam olayını takiben başlaması da sık görülmekte. (Ancak tamamen durduk yere, her şey olağan akışındayken de başlayabiliyor.)

14. Ve nasıl tedavi edilir?

İşin gerçeği, hastalığın nasıl seyredeceğini tam olarak tahmin etmek mümkün değil. Hiç tedavi almayanlarda trikotillomani genellikle uzun yıllar sürebiliyor ancak

zaman içinde şiddetlendiği ve azaldığı dönemler; hatta arada birkaç ay yıl

neredeyse tamamen ortadan kalktığı, sonra yeniden canlandığı dönemler olabiliyor. Bu kronik gidiş de ömür boyu sürebiliyor.

Bu bir yana, en önemlisi hastanın kendi durumunun farkında olması. İlaç tedavisi var fakat bu uzun bir tedavi. Psikiyatrik kontroller ve psikoterapik tedavi şimdiye kadar bilinenler ışığında, olmazsa olmaz gibi gözükmekte.

15. Türkiye’de tedavi alan, almayan, hastalığının farkında olan olmayan, kimisi şiddetli kimisi hafif yaklaşık 1-1,5 milyon trikotillomani vakası bulunduğu düşünülmekte.

Kuşkusuz trikotillomani her yaştan, her etnik gruptan, cinsiyetten, milletten ve sosyoekonomik düzeyden kişide izlenebilir. Ancak bulgulara göre toplum içinde görülme sıklığı %1-3; ve yetişkinlikte görülen vakaların da %80-90’ı kadın.

.

Son olarak, uzmanlara göre en önemli nokta hastanın kendi durumunun farkında olması ve hastalığından utanmayıp, bunun tedavisi için adım atması. İlaç tedavisi var fakat bu uzun bir tedavi. Psikiyatrik kontroller ve psikoterapik tedavi şimdiye kadar bilinenler ışığında, olmazsa olmaz gibi gözükmekte.

Popüler İçerikler

Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
YORUMLAR
17.10.2022

10 gündür eşim ve benim dünyamız başımıza yıkıldı. 7 yaşındaki kızımız 10 gün içerisinde tüm kirpiklerini ve en sonunda kaşlarını yolmaya başladı. genetik olduğu söylendi ve tedaviye başlandı. o kadar zor bir durumki hiç bir şekilde anlatamam. ben onuntek bir kirpiğine dünyayı yakacakken meleğim teker teker kopardı onları. nasıl bir stres yaşıyor da bununla baş edemiyor . ölüyorummmm

Sorması ayıp evde veya okulda bir huzursuzluk mu var?

TÜM YORUMLARI OKU (18)