İnsanı Yavaş Yavaş Delirten Çin Su İşkencesinin İlginç ve Karanlık Tarihi

Çin işkenceleri arasında en bilinenlerinden biridir su işkencesi. Yavaş yavaş insanı delirten su damlacıkları... Bu işkencenin kökeni nedir? Çin su işkencesi nereden nasıl ortaya çıkmıştır? Hepsini sizin için anlattık.

Su ile nasıl işkence olabilir ki? Su sonuçta... Canlandırır, yatıştırır hatta bazen hayat kurtarıcı bile olabilir.

Yaşamak için suya ihtiyacımız olduğunu da unutmayalım.

Yine de insanlar bu hayati değer taşıyan kaynağı yani 'su'yu şeytani bir işkence biçimine dönüştürmenin bir yolunu bulmuşlar...

Korkulur bu insanoğlundan!

Çiviler, çubuklar, elektrik şoku veya ağrılı nesneler içeren diğer işkence yöntemleri, su ile işkenceden çok daha kötü geliyor kulağa.

Peki gerçekte de böyle mi?

Birinin üzerine su damlatma fikri -ki Çin su işkencesi sadece bundan ibarettir- kulağa neredeyse hoş geliyor.

Peki bu masum su damlacıkları nasıl ve neden işkence sayılıyor?

Peki insanı yavaş yavaş delirten meşhur Çin su işkencesi nedir? Kökeni neye dayanır?

Herkes Çin su işkencesini bir şekilde duymuştur ama genelde kimse kökenini tam olarak bilmez.

Günümüzde bunaldığımızda, sinirimiz bozulduğunda ya da sabrımız zorlandığında kullandığımız yaygın bir metafordur bu: "Off resmen Çin işkencesi gibiydi..."

Ancak, bu işkencenin kurbanlarının yaşadığı dehşet ile kıyaslanamaz bile elbette...

Şimdi hayal edin. Bir sandalyede bağlısınız ama öyle bir bağlısınız ki hiçbir yerinizi özellikle de kafanızı asla kıpırdatamıyorsunuz.

İşkenceciler, sizi sabit bir şekilde bağladıktan sonra, kafanıza sürekli bir şekilde soğuk su damlatıyorlar.

Aslında kulağa hiç korkunç gelmiyor ama sonuçları da bir o kadar dehşet verici.

Saatler sonra soğuk su alnınıza vurmaya devam ettikçe vücut ısınız düşüyor ve üşümeye başlıyorsunuz.

Sizi aşağıda tutan kayışlar da artık derinizi acıtıyor. Üstelik bu acı daha ne kadar sürecek, ne zaman sona erecek en ufak fikriniz yok.

Su sürekli damlıyor. En ufak rahatlama şansınız ya da uyuyup dinlenme şansınız yok. Acıdan yorgun düşüp bayılıp uyuyan kişilere nazaran buradaki yöntem daha çok psikolojik ve belki de bu yüzden en etkili işkence yöntemlerinden biri olarak tarihe geçti.

Bir süre sonra kişi serbest bırakılmazsa, büyük olasılıkla psikotik bir çöküntü yaşayacaktır ve iyileşmesi de hayli zorlu olacaktır.

Birçoklarına göre, Çin su işkencesinin birine ciddi şekilde zarar vermenin en etkili yollarından biri.

Peki bu su işkencesinin kaynağı nedir?

Biraz daha derine inip ona bakalım.

Popüler inanışın aksine, Çin su işkencesi büyük olasılıkla Asya'da icat edilmedi.

Bilinen ilk tanımı, 15. yüzyılda yaşamış İtalyan bilim adamı Hippolytus de Marsiliis tarafından yazılan bir metinde yer almaktadır.

Hippolytus, uyku yoksunluğunun bir işkence yöntemi olarak çalıştığını bildiği için, insanlara acımasız cezalar vermek için bunun iyi bir yol olduğunu biliyordu.

Yazılarında, uykusuzluk ve agresif sorgulama yöntemlerinin bir kurbandan nasıl etkili bir şekilde bilgi alabileceğini titizlikle anlatmıştır.

Bu sebeple aslında aynı kişinin, asıl amacı bir insanı delirtmek olan bir işkence yöntemini bulması hiç de şaşırtıcı bir hadise değil.

Hippolytus, su damlalarının bir kişinin kafatasına delik açabileceğini düşündü.

Gerçekte su damlacıklarından herhangi bir fiziksel hasarın oluşması binlerce yıl alacaktır. Ancak bu, Çin su işkencesinin etkili olmadığı anlamına gelmiyor elbette.

Fransız ve Alman doktorlar, bu yöntemi 19. yüzyılda akıl hastanelerinde terapötik bir uygulama olarak benimsediler.

Şimdi kulağa ne kadar çılgınca gelse de, o dönemde bazı delilik türlerinin kafada biriken kandan kaynaklandığı düşünülüyordu.

Su damlatma işkencesi böylece bir tedavi biçimine dönüştü.B

Bir hasta bağlanır ve bir zamanlar işkence yöntemi olarak tasarlanan bu son derece şüpheli uygulamaya tabi tutulurdu.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu sözde tedavinin etkinliği minimum düzeydeydi.

Bu su işkencesi yöntemi bir İtalyan bilim adamının yazılarından kaynaklanıyorsa, neden Çin su işkencesi olarak adlandırılıyor diye düşünüyor olabilirsiniz. Cevap büyük olasılıkla Harry Houdini ile ilgili...

1911'de Harry Houdini, gösterisinde kullandığı Çin su işkence hücresi olarak bilinen bir cihaz icat etti.

Tahta ve camdan yapılmış hücre ancak bir insanın sığabileceği kadar büyüktü.

Her performans sırasında Houdini, ayak bileklerini ağırlıklarla bağladı ve baş aşağı suya indirildi.

Seyirciler bir an Houdini'nin suda baş aşağı sallandığını görürdü. Sonra bir perde kapanır ve birkaç dakikalık bir bekleyişin ardından, muzaffer bir edayla vitrinden çıkardı.

Çin su işkence hücresi, onun en ünlü numaralarından biri haline geldi ve dünyanın dört bir yanındaki izleyicileri bu şovu ile büyüledi.

Bu düzeneğin neden Çin su işkence hücresi olarak adlandırıldığı belli değil. Houdini'nin kendisi buna basitçe 'Baş Aşağı' (Upside Down) veya kısaca 'USD' derdi.

Houdini'nin yaptığı şeyin, damlamanın psikotik bir çöküntüye neden olduğu işkence biçimiyle aslında pek ilgisi yoktu.

Bununla birlikte, 'Çin su işkencesi' teriminin, 1892 gibi erken bir tarihte bir kısa öyküde geçtiği için 1900'lerde zaten iyi bilindiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

'Uzlaşmacı' adlı bu hikayede, terim mecazi olarak bir karakterin avukat olarak çalışırken hissettiği monotonluğu anlatmak için kullanılıyor.

Houdini'nin eylemi ise muhtemelen bu terimi daha geniş bir kitleye ulaştırdı.

Su işkencesinin diğer bazı acımasız biçimleri ise yüzyıllardır kullanılmıştır. Hatta bunların çoğu günümüze kadar gelmiştir.

Bunlardan en bilineni simüle boğulma veya 'waterboarding'dir. Çin su işkencesi yönteminin bu uzak kuzeni, Guantanamo Körfezi'ndeki mahkumlar üzerinde kullanıldığına dair raporların sızdırılmasının ardından halkın bilincinin bir parçası haline geldi. Ancak tarihi, en azından on dördüncü yüzyıla kadar uzanıyor.

Waterboarding, ilk kullanımlarından itibaren, vücutta fiziksel yaralar bırakmadığı için nispeten insancıl bir işkence yöntemi olarak görülüyordu.

Bu, İspanyol Engizisyonunun Engizisyoncuları için önemliydi çünkü işkencenin kurbana fiziksel zarar verme veya ölümle sonuçlanmasına izin vermeleri yasaklanmıştı.

Zamanla, 2. Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşı da dahil olmak üzere çeşitli çatışmalar sırasında 'waterboarding' kullanıldı. Theodore Roosevelt, "kimsenin ciddi şekilde zarar görmediğini" savunarak uygulamaya göz yumdu.

Bu, bugün Çin su işkencesi kullanılmasa da, suyu korkunç bir deneyime dönüştürmenin birçok yolu olduğu anlamına gelir.

Mimarlık ve Sinema Etkileşimi Hakkında: Filmlerde Mimarinin Yadsınamaz Önemi
Bu Aralar Çok Gündemdeler: Sigma Erkekler Kimdir ve Alfa Erkeklerden Farkı Nedir?
Ne Ara Bu Kadar Sıkıcı ve Ruhsuz Oldular? Geçmişten Günümüze Sokak Lambaları!

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?