İnsanda Daha Önce Hissetmediği Duyguları Uyandıran Avangart Akımına Ait 29 İzlenesi Film

Avangart, tam bir tanımı olmayan, sınırları zorlayan, senaryo ya da hikayeden daha çok güzelliğin, estetiğin öne çıkarılmaya çalışıldığı sinema türüdür. Deneysel filmler olarak da geçen bu tarz, izlenilmeli ve izlettirilmelidir..

Not: Sıralama IMDb puanına göre yapılmıştır.

29. The Headless Woman (Başsız Kadın), 2008

Yardımcı yapımcılığını Pedro Almodovar'ın üstlendiği Başsız Kadın, sınıfsal sorunların üzerinde durup duygu ve algı gibi kavramlarla oynarken, Lucrecia Martel çizgisel olmayan, mecazi anlatımlarla süslü bir tarzı takip ediyor. Veronica otoyolda araba kullanmaktadır. Birden dikkati dağılır ve bir şeye çarpar. Ama sürmeye devam eder. Kazayı takip eden günlerde onu nesnelere ve insanlara bağlayan duyguları yok olur. Negatif bir uyanıştır bu. Polis herhangi bir kaza raporu gelmediğini söyler. Ancak o neye çarptığı konusunda bilinmezlik içindedir. Bir hayvana mı çarpmıştır? Yoksa bir çocuğa mı?

IMDb: 6.5

28. Gummo, 1997

Pembe tavşankulağı takmış, tuvalette akordeon çalan yarı çıplak bir çocuk, meme uçlarına bant yapıştırıp çekmeyle memelerini büyütmeye çalışan iki kız, sokaklardan topladıkları kedileri suda boğan ya da tabancalarıyla öldürüp kilo başına Çin restoranlarına satan ve kazandıkları parayla özürlü kardeşini satan adama gidip özürlü bireyle ilişkiye giren iki genç, tornadonun etkisiyle mahvolmuş bir kasaba ve bu yıkımdan sonra normal insan yaşantısı formundan yavaş yavaş uzaklaşan insanlar.. Akıllara zarar, sinir bozucu, farklı bir film.

IMDb: 6.6

27. The Tree of Life (Hayat Ağacı), 2011

1950’li yıllarda, Orta Batılı bir aileyi merkezine alan film ailenin en büyük oğlu Jack’in, çocukluk masumiyetinin kaybolmasından başlayarak buruk bir yetişkinlik evresine geçişini konu alıyor. Tam bu geçiş sürecinde de babası (Brad Pitt) ile yaşadığı çalkantılı baba-oğul ilişkisi, öykünün merkezine oturuyor. Jack'in olgunluk hali (Sean Penn) artık modern çağda yolunu yitirmiş bir bireydir. Kaderin varlığını ve çıkmazlarını sorgularken, diğer yandan yaşamın anlamını bulmaya çalışır...

IMDb: 6.7

26. Inland Empire, 2006

Bir kadının Los Angeles'ın dışında bulunan Inland Empire'daki garip ve gizemli olaylarla ilgisini anlatan filmde David Lynch, sahneleri çekimlerden önce yazdığı için tam anlamıyla filmin bir senaryosu bulunmamaktadır. Kesinlikle izlenmeye değer bir film. 

IMDb: 7.0

25. Three Colours: Blue (Üç Renk: Mavi), 1993

Julie, ünlü bir besteci olan kocasını ve kızını trafik kazasında kaybeder. Kazadan yaralı kurtulan genç kadın yaşama küser ve geçmişini unutmaya çalışır.Özgürlük, Julie'nin geçmişini ardında bırakması, sorunlulukları olmadan yeni bir yaşam şeklini benimsemesidir. bu amaçla evini veçevresindeki insaları terk eder ancak yalan ve ihtiras dolu ilişkilerin ördüğü bir ağ onu yavaş yavaş dış dünyaya çeker ve yüzleşmek istemediği hayaletlerle karşı karşıya bırakır.

IMDb: 7.2

24. Wild at Heart (Vahşi Duygular), 1990

Lula'nın psikopat annesi kızının Sailor ile olmasına katlanamaz. Bu yüzden Sailor'ın hapse girmesine neden olur. Sailor hapisten şartlı tahliye edilince California'ya gelir ve Lula'yı alıp, kaçar. Bunun üzerine Lula'nın annesi Sailor'ı öldürmesi için bir kiralık katil tutar. Lula ve Sailor yol boyunca birçok tehlikeyle yüzleşir ve bu tehlikelerle baş ederlerken birbirlerine daha sıkı bağlanırlar. Bir gece bir trafik kazasında ölmek üzere olan genç bir kadının yaptığı kötü kehanetler ise birçok şeyi değiştirecektir. 

IMDb: 7.3

23. Synecdoche, New York (New York Yanılsamaları), 2008

Tiyatro yönetmeni olan Caden Cotard, bir yandan işiyle uğraşırken, bir yandan da hayatındaki kadınlarla uğraşmaktadır. Aklına son tiyatro oyunu için bir fikir gelen Cotard, bir deponun içerisine New York'un doğal büyüklükte olan bir kopyasını yaratır.

IMDb: 7.4

22. Eraserhead, 1977

Sinema tarihinin en orijinal filmlerinden birisi olan film, David Lynch'in ilk uzun metraj filmidir. Dev makinelerin çalıştığı dumanlarla kaplı bir evrende geçen filmde Jack Nance'in canlandırdığı Henry Spencer'ın özürlü kız arkadaşı olan Mary X'den mutant bir çocuğu olur. Bu öykü etrafında ilerleyen film, 30 dakika boyunca Spencer'ın kabusuna bizi davet eder. Filmde Henry Spencer evi terk eden kız arkadaşının öfkesini bebeğini öldürerek dindirir. Bir sürü rahatsız edici imge, izleyicinin algısını allak bullak eden bir ses bandı ve siyah-beyaz görüntüleriyle, 'Eraserhead' bir deneysel sinema başyapıtıdır. Filmde fantastik görüntüler çoğunluktadır. 

IMDb Puanı : 7.4

21. A Nightmare on Elm Street (Elm Sokağında Kâbus), 1984

Film, Elm Sokağı'nda geçiyor. Boşanmış bir aileye, dedikoducu arkadaşlara, kendisinin verebileceğinden daha fazlasını isteyen erkek arkadaşa sahip olan Nancy Thompson'ın ile kirli, kahverengi şapkası; kırmızı, yeşil kazağı, parmakları bıçaklarla dolu eldiveni ve yanık suratı ile en popüler korku filmi karakteri Freddy Krueger'ın başından geçiyor. Nancy'nin en yakın arkadaşı Tina ve Tina'nın Rod'la baş başa yatak odasında geçirdikleri bir gecede Tina'nın vahşice öldürülmesiyle Nancy'nin komiser olan babası Donald Thompson dahil herkes cinayetten Rod'u sorumlu tutar. Daha sonra Freddy'nin devamlı Nancy'nin kabuslarına girmesi, en yakın üç arkadaşının da kendisiyle aynı kabusları gördüğünü anlaması ve annesinin Nancy'e Freddy'nin gerçek hikayesini anlatması üzerine Nancy; gerçek katilin Rod değil, Freddy olduğundan emin olur ve sadece kabuslarda ortaya çıkan Freddy'e karşı ofansif bir tavır alarak onu rüya dünyasından çıkarmaya çalışır.

IMDb: 7.5

20. Pi, 1998

Bir matematik dehası olan Max sorunlu bir kişiliğe sahiptir ve insan hayatinin belki de en önemli buluşuna ulaşmak üzeredir. Son on yıl boyunca sayısal olarak tabiatın bir kodlanma sistemine sahip olduğunu keşfetmiş fakat bunu çözmeyi başaramamıştır. Her şey ama her şey onu bir tek sonuca götürmektedir. Ulaştığı sonuç onu daha büyük kaoslara bunun da ötesinde problemin merkezi olarak kendine yöneltmektedir. Bulduğu sır için belki de insanlar birbirlerini bile öldüreceklerdir. Bunu herkesten saklamalidir. Max zincirin ilk halkası olan kodu kırmayı deneyerek bu riski yok etmeye karar verir.

IMDb: 7.5

19. Santa Sangre, 1989

Akıl hastanesinde beyaz duvarların arasında kendini kuş zanneden ve bir ağacın üzerinde yaşayan Fenix (kendi küllerinden doğan Anka Kuşu) var karşımızda. Geçmişe dönüşlerle Fenix'in neden akıl hastanesinde olduğunu öğreniriz öncelikle. Ailesi ile birlikte gösteriler yaptıkları sirklerinde güzel bir çocukluk geçirmektedir Fenix. Ancak çapkın bir adam olan babasının annesini sirkteki dövmeli kadınla aldattığı gece her şey değişir. Babasını dövmeli kadınla yakalayan annesi babasının cinsel organına sülfürik asit atar, babası buna karşılık annesinin kollarını bıçakla keser ve sonra da intihar eder. Tüm bu olayları izleyen Fenix ciddi bir travma geçirerek akıl hastanesine yatar. Fenix'in hayatı bir gün odasının camından kolları olmayan annesini sokağın kenarında beklerken görmesiyle tamamen değişecektir. Hastaneden kaçan Fenix ile annesi artık simbiyotik (iki canlı arasında her iki tarafın karşılıklı yararlanmalarına dayalı ortak ilişki) bir yaşamı paylaşmaya başlarlar.

IMDb: 7.7

18. Lost Highway (Kayıp Otoban), 1997

Film Fred Madison'ın diafonda 'Dick Laurent öldü' sözünü duymasıyla başlar. Fred ve karısı Renee, her sabah evlerinin önünde bir video kaset bulurlar. Video kasette eve gizlice girilmiş ve çift uyurken videoya alınmıştır. Çift, iki detektife başvurur. Bu arada bir caz müzisyeni olan Fred, karısının onu aldattığından şüphelenir. Bir partide gizemli adam ile tanışır. Gizemli adam aynı anda iki yerde olabileceğini Fred'e gösterir. Sabah, Fred yine bir video kaset bulur. Video kasette ise karısını vahşice öldürdüğünü izler. Hatırlamadığını söylemesine rağmen, idama mahkum edilir ve hapse atılır. 

IMDb: 7.7

17. Fear And Loathing in Las Vegas (Las Vegas'ta Korku ve Nefret), 1998

1972 yılında Nixon Amerika Birleşik Devletleri Başkanı idi, ülkenin gençleri Vietnam'da ölüyordu ve Raoul Duke (Johnny Depp) denen adam tüm bunların üstesinden bildiği tek yöntemle gelmeye çalışıyordu.Gizemli Doktor Gonzo ve Raoul Duke; Las Vegas çöllerinde aynı arabada yol almaktadırlar. Son sürat gitmekte olan arabanın yolcularının her ikisi de kendilerine çığlıklar atarak saldırıya geçmiş olan yarasalardan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Radyoda Vietnam savaşını anlatan spikerin sözleri ise çok da fazla bir şey ifade etmemektedir. Çünkü onlar aslında halüsinasyonları ile başbaşadırlar. Otostop yapan bir üçüncü yolcu için durduklarında her ikisi de olabildiğine normal davranmaya çalışırlar. Duke yeni yolcularına görevlerinin ne olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.

IMDb: 7.7

16. The Holy Mountain (Kutsal Dağ), 1973

İsa benzeri bir karakter ruhani bir liderin dünyasına girer ve onun aracılığıyla, gezegenleri temsil eden renkli bir grupla tanışır. Her birinin farklı dünyası vardır ve başlangıçta onların dünyalarını izleriz. Daha sonra kutsal dağa doğru gerçekleştirilecek yolculuk başlar.Öncelikle her Jodorowsky filmi gibi, anlatılması, özetlenmesi zor bir çalışma olduğunu belirtmek gerek. Her tür özet filmi anlatmak için yetersiz ve hatta 'saçma' kalıyor. Yönetmen öncelikle saykodelik kültüre ve gerçeküstücülüğe bağlı kalarak çekmiş bu filmi ve görsel olarak çarpıcı bir galeri var karşımızda. Fakat yönetmen 70'lerde karşı kültürün hedefi haline gelmiş her türlü kurumu da çaktırmadan eleştiriyor. 

IMDb: 7.8

15. Un Chien Andalou (Endülüs Köpeği), 1929

Luis Buñuel'in Salvador Dalí'ye bir rüyasını anlatmasıyla başlayan film fikri Dali'nin katkılarıyla birlikte gelişir. Ayın önünden geçen ince bulut ile bir kadının gözünün jilet ile kesildiği sahne paralel kurgulanır. Bir adamın elinde yuva yapan karıncalar ortalığı sarar. İki dahinin rüyalarından doğan bu sürrealist yapım bir çok filme de ilham kaynağı olmuştur.

IMDb: 7.9

14. Mr. Nobody (Bay Hiçkimse), 2009

Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır... Ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar....

IMDb: 7.9

13. Pink Floyd The Wall (Pink Floyd Duvar), 1982

Delilik ile dahilik arasındaki sınırda duran bir rock yıldızının zihniyle karşı karşıyayız. Bir yabancılaşma duvarının örülüşünü ve yıkılışını canlı olarak izliyoruz. Duyulara bir taarruz bu. Tüm zamanların en başarılı ve en bilinen rock albümlerinden biri olan The Wall’un özüne sadık sinema uyarlaması. Pink Floyd’un has adamı Roger Waters imzalı senaryosuyla Duvar umutsuz, kendisinden nefret eden bir rock yıldızının kendi hayatını algılayışı ve dibe vuruşunu anlatan dışavurumcu, simgesel, stilize ve karanlık bir müzikal.

IMDb: 8.0

12. Mulholland Dr. (Mulholland Çıkmazı), 2001

Genç, hevesli bir aktrist büyük umutlarla Hollywood'a varır ancak gelir gelmez de kendisini bir cinayetten kılpayı kurtulmuş ve geçmişini bilmeyen gizemli bir kadının macerası içerisinde bulur. Ancak bu macerada rüya ve gerçek iç içedir.

IMDb: 8.0

11. Last Year at Marienbad (Geçen Yıl Marienbad'da), 1961

Film Avrupa'da çok şık bir şatoda geçer. Aynı zamanda bir otel olarak da kullanıldığı anlaşılan bu şato, barok tarzdaki şatafatlı tavan süslemeleri, çok büyük salonları, sonsuz gibi gözüken koridorları, duvarlarındaki devasa aynaları ve yağlıboya tablolarıyla, bir de geometrik şekiller verilmiş çalılar ve bitkilerle süslenmiş muazzam bahçeleriyle göz kamaştırıcı, hatta neredeyse gerçeküstü bir görünümdedir. Bu mekanları dolduran şık ve zarif insanlar da en az mekanlar kadar gizemli görünürler. Bu karakterlerin bir isimleri yoktur. Film başlıca üç karakterin etrafında gelişir: Güzel ve alımlı bir kadın olan 'A' (Delphine Seyrig), sinema yıldızlarını andıran 'X' (Giorgio Albertazzi) ve muhtemelen A'nın kocası veya sevgilisi olan 'M' (Sascha Pitoeff). 

IMDb: 8.0

10. Dogville, 2003

30'ların Amerika'sında Rock dağlarında bir kasabadayız. Peşindeki gangsterlerden kaçan güzeller güzeli Grace, bir kasabaya sığınmak zorunda kalır. Kadına acıyan kasaba halkı, başlangıçta iyi niyetlerle kadına sahip çıkar ve arasına alır. Fakat kadının konumunun kendileri açısından da bir tehlike arz etmesiyle, aralarındaki ilişki farklı boyutlar kazanmaya başlayacaktır. Grace, kasabalının öteki yüzünü görmeye başlar ve çaresizliği bir kurban konumu almasına neden olur.

IMDb: 8.1

9. Donnie Darko, 2001

80'lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında bir genç, bazı gerçek olmayan görüntüler görmeye başlıyor. Özellikle de tavşan kostümlü bir adam beliriyor sık sık. Çevresiyle uyum sorunu yaşayan genç, ailesinin ve okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz misafirinin izinden gidecektir... 80'lerin gençlik filmleri, bilim kurgu ve korku filmlerinin, tüyler ürpertici karışımı olarak tanımlanabilecek film, son dönemin en ilgi çekici bağımsız yapımlarından biri. Yönetmenin ilk filmi olan Donnie Darko, 2001 Sundance Film Festivali'nde gösterildi. Filmin son derece başarılı web sitesi ise En İyi Web Sitesi ödülü aldı. 

IMDb: 8.1

8. The Big Lebowski (Büyük Lebowski), 1998

Herkesin Dude diye hitap ettiği Jeffrey Lebowski günün birinde iki gagnsterin evine girip tartaklayarak borcunu ödemesini istemeleri üzerine bir başka Lebowski nin daha aynı şehirde yaşadığını anlar. Evine giren gangsterlerin odanın görünüşünü tamamlayan halısına işemelerine içerleyen Dude, kirlenen halısını tazmin etmek için diğer Lebowski nin yanına gider. Bu ziyaret sonucunda işsiz Dude para kazanabileceği bir iş sahibi olmuştur. Sadece Lebowski nin karısını kaçıranlara verilecek fidyeyi söylenen yere bırakması onu zengin bir adam yapacaktır, ancak bu plan düşünüldüğü gibi işlemeyecektir.

IMDb: 8.2

7. The Elephant Man (Fil Adam), 1980

Doktor Frederick Treves, 1880'lerin kasvetli Londrası'ndaki bi gezici sirkte fil adam lakaplı, çirkin ve son derece anormal bir görüntüsü olan John Merrick'e rastlar. Zalim bir adam olan sirk müdürü Bytes, annesi Merrick'e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Treves, Merrick'in hastaneye yatırılmasını sağlar. Dr. Treves bir süre sonra pek zeki olmayan Merrick'in korkunç görüntüsünün altında son derece duyarlı ve insancıl birinin olduğunu anlar. Hastanede ilk başta ondan korkan hemşireler de Merrick'e alışacaktır.

IMDb: 8.2

6. Persona, 1966

Persona, Bergman filmografisinin en şaşırtıcı ve en aykırı parçası. Yönetmenin ustalığının ve modern sinemayı etkilemekle kalmayıp onu nasıl büyük ölçüde kendinden çıkardığının en güzel kanıtlarından biri. Bir hemşire, konuşmayı reddeden, herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olmamasına rağmen çevresiyle iletişimi tamamen kesmiş bir aktristin bakımını üstleniyor. İkisi bir yazlıkta birlikte zaman geçirirken, birinin sessizliği nedeniyle açılan kışkırtıcı ve korkutucu kişilik çukuruna diğerinin (hemşirenin) karakteri düşüyor ve kendini en ince detayları ile açık etmeye başlıyor. Ve bir süre sonra hemşirenin kendi karakteri yok olup tamamen aktristin karakteri içinde eriyerek şekil değiştiriyor.

 IMDb: 8.2

5. Zerkalo (Ayna), 1975

Birçoklarına göre Tarkovsky’nin en derinlikli eseri olan Ayna, yönetmenin kendi yaşamından yola çıkarak aşk, anılar, bağlılık ve belki de hayatın kendisi üzerine şiirsel bir film. Tarkovsky’ninki olup olmadığı belirsiz, orman içinde bir kulübede, II. Dünya Savaşı’nın öncesinde, yönetmenin eski karısı, annesi, babası, kendi ve ebeveynlerinin kuşakları arasında gidip gelerek anlatılan bir rüya, Ayna’nın yansıttıkları.Efsanevi yönetmenin anne ve babasının gerçekten iştirak ettiği film, ailenin evlerinin eskiden bulunduğu aynı yere hakikaten inşa edilen bir kulübede çekildi. Baba Tarkovsky şiirlerini kendi sesiyle okudu. Anne ise kameranın karşısına geçti.Eleştirmenler Tarkovsky’nin aslında bu filmi Solaris’ten önce çekmek istediğini ancak Sovyet sansürcülerden ürktüğü için politik olarak daha az ristli olan filmi öne aldığını söylerler.

IMDb: 8.2

4. Marketa Lazarova, 1967

Frantisek Vlâcil’in, 18. yüzyıl Bohemya ormanlarında geçen, iddialı ve çok katmanlı ortaçağ epiğinin teması, paganizmden Hıristiyanlığa geçiştir. Filmde, masum, manastıra bağlı klan liderinin önder kızının (Magda Vâsâryovâ), vahşi pagan savaşçısı Mikolos Kozlik’e (Frantisek Veleck) esir düşüşü ve cinsel sömürüye maruz kalışı anlatılır.

IMDb: 8.2

3. 2001: A Space Odyssey (2001: Uzay Macerası), 1968

1968 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilen bilimkurgu filmi. Senaryosu Kubrick ve ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke tarafından kaleme alınmıştır.Stanley Kubrick, Dr. Garipaşk filmini bitirmesinin üzerine bir bilimkurgu filmi çekmek ister; filme dönüştürülebilecek bir fikir geliştirmek üzere bilimadamı ve bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke'a danışır. Clarke da 'Sentinel' adlı kısa öyküsünü önerir. Bunun üzerine önemli bir ortaklık kurulur: Kubrick ve Clarke, eleştirmenler, sanatçılar ve izleyiciler tarafından sıklıkla en başarılı bilim-kurgu olarak anılan '2001: A Space Odyssey'i kurmaya başlarlar; Kubrick senaryoyu yazıp, geliştirirken, Clarke da aynı ismi taşıyan romanı yazar. Stanley Kubrick'in isteği üzerine, bu roman filmin gösterime girmesinden sonra yayınlanır.Film, alışılageldik anlatım yöntemlerinin dışına çıkması, zamanına göre son derece şaşırtıcı olan görsel efektleri, uzun süresi ve gösterime girdiğinden beri tartışılan sonu (Yıldız-çocuk sekansı) ile sinema tarihinde ün kazanmıştır.

IMDb: 8.3

2. A Clockwork Orange (Otomatik Portakal), 1971

Geleceğin Britanyasında, ilaç bağımlısı bir çete her gece şiddet gösterilerinde bulunmaktadır. Adam dövüp, hırsızlık yapıp insanlara tecavüz etmektedir. Bir gece çetenin başı Alex diğerleri tarafından polise ihbar edilir. Hapse giren Alex'in cezasını hafifletmesi için önünde bir seçenek vardır: Bir deneye tabi tutulmak. Sonrasında Alex'in hayatı tümüyle değişecektir. 

IMDb: 8.4

1. Samsara, 2011

Samsara, Baraka’nın yönetmeni Ron Fricke’nin yirmi yıl sonra çektiği ilk film. Kelime olarak ‘samsara’ Sanskritçeden bire bir çevrildiğinde doğanın sonsuz döngüsü anlamına geliyor. Film de doğum, ölüm, yaşam ve reenkarnasyonu konu ediniyor. Beş yılı aşkın bir sürede, yirmi beş ülkede çekilen Samsara, insanlığın kutsal saydığı topraklardan, endüstrileşmenin en yoğun yaşandığı alanlara kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. İnsan deneyiminin ve maneviyatının kavranılamayan derinliklerini araştıran saf bir sinema deneyimi sunan film, dünyanın çeşitli yerlerindeki insan topluluklarının umut etme biçimleri kadar korkularının ve arzularının da benzer olduğunun altını çiziyor. Artık çok az filmde kullanılan analog 70mm film formatıyla çekilen film, insanlığı doğaya bağlayan yaşam döngüsünün görsel bir yansıması. Samsara, duyularınızı harekete geçirecek eşsiz ve belki de ruhani bir sinema yolculuğu.

IMDb: 8.4

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi