İnsan Yüzlerini Beynimize Nasıl Kaydettiğimizi ve Kolayca Hatırladığımızı Biliyor musunuz?

Onlarca, hatta yüzlerce insanın yüzünü belleğimize nasıl kaydettiğimizi ve yıllarca unutmadığımızı daha önce merak etmiş miydiniz? Görünen o ki bu konu bilim insanlarının ilgisini çekmiş ve yüzleri tanımamızı mümkün kılan mekanizmayı açığa çıkarmışlar...

En yakın arkadaşınızla buluşmak için bir kafeye gittiğinizi hayâl edin.

Bu arkadaşınızla son bir senedir her gün aynı kafede buluştunuz ve kafeye girdiğinizde gözleriniz onu aradı. Onun masaların birinde oturduğunu biliyorsunuz ancak kalabalığın arasından onun yüzünü seçemiyorsunuz...

Şimdi de kalabalık bir trende olduğunuzu düşünün.

Tren tıklım tıklım. Ancak kalabalığın içinden bir yüz seçiyorsunuz ve o yüzün, altı sene önce bir süpermarkette size çarpıp geçen kişiye ait olduğunu hatırlıyorsunuz...

Yukarıda bahsedilen iki durumdan bir tanesini yaşadıysanız, nüfusun %1'lik kısmını oluşturan bir dilimdesiniz.

İlk hikâyede bahsedilen durum, 'yüz körlüğü' olarak da bilinen prosopagnoziye işaret etmektedir. İkinci hikâyeye benzer bir tecrübeye sahipseniz de bir 'süper-tanıyıcı' olmanız yüksek ihtimâl...

Bu iki uç örnek, bugün pek çok farklı meslek dalının merceği altında.

Psikologlar, nörologlar, hatta polisler bile insan beyninin yüzleri hatırlamak konusunda sahip olduğu akıl almaz kapasiteyi anlamaya çalışıyor. Bu durumu daha iyi anlamak için ise, az önce sözü geçen iki grup insan inceleniyor.

Yüzlerin beynimize kaydedilişi, herhangi bir hafıza olayından farklı bir sürece sahiptir.

En büyük fark, yüzleri tanımanın öğrenilemez oluşudur. Normalde hafızamız öğrenme yoluyla yeni bilgileri saklarken, yüzler konusunda durum aynı değildir. İkinci olarak ise, yapılan çalışmalar yüz tanıma durumunda beynimizin farklı bir bölümünün aktive olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Beynimizin, yüzleri tanırken kullandığımız bölgesine bilim insanları "fusiform yüz alanı" ismini vermektedir.

Tekrar en baştaki örneklerden ilerleyecek olursak, bir süper-tanıyıcının fusiform yüz alanının yüz körlüğüne sahip olan birine göre daha büyük olması olasıdır. Büyüklüğün yanı sıra, bir süper-tanıyı yüzleri gördüğü zaman beynin bu bölgesindeki aktivitede artış gözlemlenmektedir.

Londra'da bulunan UCL'den nörolog Brad Duchaine, psikolojik bir farklılığın bulunduğu her durumda kişilerde nörolojik bir farkın da bulunması gerektiğini belirtiyor.

Ancak bu iddiaya rağmen işlerin her zaman böyle işlediği henüz ne Duchaine tarafından, ne de diğer bilim insanları tarafından kanıtlanabilmiş değil. Yapılan çalışmalarda, yüz körleri ve süper-tanıyıcılar arasında net bir farklılık gözlemlenemedi ve henüz konu üzerine yayımlanmış güvenilir bir makâle bulunmuyor.

Ancak bâzı kurumlar yine de bu farklılığı kabul ederek uygulamaya geçti bile.

Örneğin Londra polisi, 'Süper-tanıyıcı Birimi' isimli bir oluşuma sahip. Bu birimde yer alan kişilerin, güvenlik kameralarıyla çekilmiş bulanık görüntülerden bile yüz tespiti yapabildikleri düşünülüyor.

Londra polisi oluşturulan bu birimin şimdiye kadar oldukça başarılı işler çıkardığını ifade ediyor.

Londra Metropolitan Polisi'nde görev yapan Eliot Porritt, 2011 yılında oluşturulan birimin bugüne değin oldukça başarılı işler çıkardığını belirtiyor.

Birim, bugüne kadar Londra'da işlenen pek çok suçun failinin yakalanması konusunda başarıya ulaştı.

Porritt, ekibine kattığı kişilerin tümünün birer süper-tanıyıcı olduğunu ifâde ediyor ve polisin elinde kaydı bulunan binlerce insan yüzünü büyük bir kesinlikle tespit edebildiklerini ekliyor. Belki de ilerleyen zamanda diğer ülkelerde de yaygınlaşacak bu uygulama ile faillerin suça yeltenmeden önce yakalanması bile söz konusu olabilir.

Popüler İçerikler

Koşun Kaos Var: Demet Akalın Programına Gülben Ergen'i Konuk Edince Seren Serengil'in Tepkisi Sert Oldu!
Münevver Karabulut'u Vahşice Öldüren Cem Garipoğlu'nun İntiharının Öncesindeki Son Görüntüleri Ortaya Çıktı
Cumhurbaşkanlığı Uçağını Kullanan Gazeteci Emin Pazarcı'dan Olay Yaratan Paylaşım: "Höst, Helaldir Helal"
YORUMLAR
18.10.2016

Ya adamlar uğraşıyor. Araştırıyor. Nerede ne işe yarayacağını belki de başta bilmiyorlar. Daha sonra işlerine yarayan bir yer çıkıyor ortaya ve kullanmaya başlıyorlar. Bunu bizim öğrencilerden biri düşünse ve okuldaki hocasına gitse "böyle bir araştırmam var" dese hoca bile LMAO yapar. Gerisini sen düşün.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ