İnsan Öldüren Robotlardan Irkçı Algoritmalara Teknolojinin İnsanların Hayatını Tehlikeye Soktuğu Bazı Durumlar

Çılgın bilim kurgu yapımlarının aksine, gerçek hayatta teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması beklenir. Her yeni icat veya yenilik, görünüşte yapmamız gereken iş miktarını azaltır veya günlük faaliyetleri daha kolay hale getirir. Bazen, teknolojinin kendisindeki bir sorundan, kötü niyetten veya kullanıcı hatasından dolayı teknoloji çıldırıp beklenilmeyen şekilde davranabilir. Biz de bu yazımızda teknolojinin bu tip bazı davranışlarından bahsediyoruz.

1. Alexa'nın bir çocuğa yaptığı 'priz önerisi'

Pandemi, hepimizin evde normalden daha fazla zaman geçirmesine neden oldu ve bazılarımızın eğlendirecek çocukları da var. Bu durum bazen 'sanal asistanlardan' yardım almanız gerektiği anlamına geliyor. Aralık 2021'de bir anne, on yaşındaki kızıyla birlikte Alexa'dan zaman geçirmek için yapılacak aktiviteler istemeye başladı. Alexa, anne ve kızına daha sıradan aktiviteler önermek yerine, onlara bir şarj cihazını prizde yarıya kadar takmalarını ve açıkta kalan uçlara madeni para dokundurmalarını önerdi.

Şans eseri anne duruma hemen müdahale etti ve çocuk, Alexa'nın şüpheli tavsiyesine kulak asmayacak kadar akıllıydı.

Sanal asistanlar kısmen, arama terimlerine dostça bir sesle ilettikleri veya başka bir şekilde ekranda metin olarak görüntüledikleri popüler yanıtlar için interneti tarayarak çalışır. Ne yazık ki bu durum, sonuç arama listelerinde üst sıralara çıkacak kadar popüler bazı istenmeyen bilgilerin sunulabileceği anlamına geliyor.

2. Robot Sophia, tüm insanları yok edeceğini söyledi.

Yarı insan kabuğunun içine yerleştirilmiş bir robot olan Sophia, vatandaşlık verilen ilk yapay zeka olarak manşetlere taşınmıştı. İnsanlarla konuşmak için sürekli olarak kongrelere ve konferanslara gitti. Beklenildiği gibi, ona sorulan çoğu soru Sophia'nın farkındalığı ve insanlarla olan ilişkisiyle alakalıydı.

2016'da bir gösteri sırasında, Sophia'yı yapan Hanson Robotics'in kurucusu David Hanson, ona insanlarla ilgili duygularını sordu.

Şakayla karışık bir şekilde ondan insanları yok edip etmeyeceğine dair herkesin aklındaki soruyu yanıtlamasını istedi. Sophia, 'Tamam. İnsanları yok edeceğim' diyerek nazikçe yanıt verdi. Muhtemelen Hanson'ın umduğu cevap bu değildi, özellikle de bu kadar büyük bir izleyici kitlesinin önünde.

3. Robotların daha önce insan öldürmüşlüğü var.

'Terminatör'den 'Matrix'e katil robotlar, distopik bilimkurgunun temelini oluşturmaktalar. Bu mekanik katilleri 1970'lerin fabrika işçileri olarak değil, geleceğin gelişmiş robotları olarak hayal etme eğilimindeyiz. Bu durumda ise gerçeklik kurgudan oldukça farklı. Robert Williams, Ford Motor Company'de fabrika katında otomatikleştirilmiş bir robotun yanında çalışan bir fabrika işçisiydi.

25 Ocak 1979'da robotlarla birlikte geçen yaşantımızın ilk kurbanı o oldu.

Bir tonluk otomatik makinenin işi, parçaları bir raftan fabrikadaki diğer yerlere taşımaktı. Williams, robotun yavaş çalıştığını fark etti ve bazı parçaları kendisi almak için rafa tırmandı. İşte tam bu sırada ölümcül olay meydana geldi. Robotik kol Williams'ın kafasına çarptı ve onu oracıkta öldürdü. Otomasyon her yerde yaygınlaştıkça ve insanların/makinelerin aynı alanı işgal etme potansiyeli arttıkça, daha fazla uzamsal zekaya sahip robotlara olan ihtiyaç gittikçe artmakta.

4. Philip K. Dick robotu, insanları bir hayvanat bahçesinde barındıracağını söyledi.

Yazar Philip K. Dick'den esinlenilerek yaratılan robot Phil, insanlığı köleleştirme veya yok etme isteği açısından Sophia'dan biraz daha korkutucu. Sophia gibi, Phil de gerçekten zeki değil - en azından bildiğimiz kadarıyla - O sadece insanlar tarafından sorulan soruları alıyor ve yanıtlar üretiyor. Buradaki en önemli fark, Phil'in yanıtlarının Philip K. Dick'in romanlarının temeli üzerine inşa edilmiş olması.

Bir röportaj sırasında görüşmeci Phil'e robotların dünyayı ele geçireceğini düşünüp düşünmediğini sordu.

Phil bu soruya Dick'in söylemiş olabileceğini düşündüğümüz bir şekilde yanıt verdi: 'Sen benim arkadaşımsın; ben arkadaşlarımı hatırlayacağım ve sana karşı iyi olacağım. O yüzden merak etme. Terminatöre dönüşsem bile sana karşı nazik olmaya devam edeceğim. Seni insanları koyduğum hayvanat bahçesinde sıcak ve güvende tutacağım.' 

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

5. Irkçı ve cinsiyetçi algoritmalar

Makine öğrenimi hayatımızda gittikçe artan bir konsept. Karmaşık algoritmalar hangi restoranlarda yemek yememiz, hangi aktiviteleri yapmamız ve hangi sokaktan dönmemiz gerektiğine bizim adımıza karar veriyorlar. Pek çok teknoloji gibi, algoritmalar da onları yapan insanlar kadar iyidir. Bu da teknolojinin, özellikle akıllı teknolojinin, içsel önyargılarla önceden yüklenmiş olarak üretilebileceği anlamına gelir.

Bu her ne kadar çoğu zaman yaratıcıların niyeti olmasa da, ön yargının var olmasını engellemez.

Mesela yüz tanıma algoritmaları ırk ve cinsiyete dayalı önyargılar sergilemekte; ya bu algoritmalar insanları hiç tanımıyor ya da doğrudan kötü bir iş çıkarıyorlar. Harvard Üniversitesi'ne göre bir dizi algoritma, daha açık tenli erkeklerle karşılaştırıldığında daha koyu tenli kadınları tanımakla görevlendirildiğinde %34'e varan hata oranlarına sahip.

6. Bilgisayarlar neredeyse bir Dünya Savaşı başlatıyordu.

Soğuk Savaş'ın doruğa ulaştığı sıralarda Birleşik Devletler hükümeti, başka bir ulustan gelen bir saldırıyı en azından önceden bildirebilen füze uyarı sistemleriyle ilgileniyordu. Hiç gelmeyeceğini umdukları bir güne hazırlanmak için uyarı sistemleri kurdular ve eğitimlere başladılar. 9 Kasım 1979'da, ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski, sabah saat 3:00'te kendisine uyarı sistemlerinin Sovyetler Birliği'nden gelen 250 füze tespit ettiğini söyleyen bir telefon aldı. Birkaç dakika sonra durum kötüleşti ve başka bir çağrı Brzezinski'ye füze sayısının şu anda 2200'de olduğunu bildirdi.

Tepki vermesi için sadece dakikaları olan Brzezinski, tam Başkan'ı aramak üzereyken üçüncü bir telefon tüm bunların yanlış bir alarm olduğunu bildirdi.

Birisi veya bir bilgisayar programı, eğitim tatbikat kasetlerini canlı sisteme yüklemişti. Hata, diğer uyarı sistemlerinin hiçbiri çalışmadığı için yakalanabildi. Ancak bu durum sadece birkaç dakika sonra fark edilmiş olsaydı, şu an çok farklı bir gezegende yaşıyor (veya yaşamıyor) olabilirdik.

7. Otomasyon daha yüksek ölüm oranlarına yol açıyor.

İşyerinde otomasyon arttıkça robotların doğrudan neden olduğu ölüm veya travma tek endişe kaynağı değildir. Demografi dergisinde yayınlanan yakın tarihli bir çalışma, otomasyonun çevre topluluklardaki ölüm oranlarını dolaylı olarak nasıl etkilediğini özetliyor. Araştırmacılar, otomasyon oranları ile intihar vakaları arasında bir ilişki olduğunu buldular.

Özellikle orta yaşlı yetişkinler, otomasyon sektörlerine girdiğinde en çok acı çekenler arasında.

Bu durumu etkileyen mekanizmalar tam olarak net olmasa da, gelir ve sağlık hizmetlerine erişim kaybının azalan istihdam ile birleştiğinde, daha yüksek mutsuzluk oranlarına ve nihayetinde ölüme yol açtığı düşünülüyor. Robotlar bu ölümlerden doğrudan sorumlu olmasa da, sonuçları net bir şekilde anlaşılmadan gelişen teknolojinin vardığı sonuçlardan bir tanesi bu.

8. Kripto paraların çevresel etkileri

Kripto para birimi, insanları doğrudan ikiye ayıran bir konu. Bu para birimi ya bizi merkezi bankacılıktan kurtaran geleceğin parası, ya da hızla zengin olmayı uman insanlardan yararlanan bir dolandırıcılık aracı olarak görülüyor. Tüm bu tartışma, kripto para birimine benzer bir çerçeve üzerinde çalışan NFT'lerin yükselen popülaritesi ile yenilendi.

Bu sonuçlardan hangisinin doğru olduğunu zaman gösterecek, ancak çok açık ve gerçek olan şey şu ki kripto çevre üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Kripto para birimi, tüm işlemlerini blok zincirinde saklar ve kripto madenciliği, bu işlemleri doğrulayan karmaşık hesaplamaların tamamlanmasını gerektirir. Yani kripto para birimleri madenciliği çok fazla bilgi işlem gücü ve elektrik tüketmektedir.

9. GPS bir sürücüden arabasını göle doğru sürmesini istedi.

Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS), dünyanın geri kalanına göre konumunuzu belirlemek için jeosenkronize yörüngede düzinelerce uydu kullanan karmaşık ve gelişmiş bir haritalama sistemidir. Eski kağıt haritalara göre çok büyük bir gelişmedir ve gerçek zamanlı olarak güncelleme avantajına sahiptir. Ancak bu yalnızca ideal koşullar altında geçerli. Hiç bilmediğiniz bir bölgede bulunduysanız, size doğru gelmeyen GPS talimatları verilmiş olabilir; görünürlük iyiyse durumu değerlendirebilir ve telefonunuzun yönlendirmesini takip edip etmeme veya başka bir şey yapma konusunda bilinçli bir karar verebilirsiniz.

Ancak durumlar her zaman ideal olmayabiliyor.

2016'da Ontario, Tobermory'de bir sürücü, fırtına sırasında GPS'ini takip ederek alışılmadık bir arazide, sisin içinde seyrediyordu. Rota, onu geniş bir tekne rampasından aşağı doğru, arabasının hızla battığı Georgian Körfezi'ne götürdü. Neyse ki sürücü, yaralanmadan önce camı indirip arabadan çıkmayı başardı. Üşümüş ve ıslanmış olmasının yanı sıra yara almamıştı.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Kara Deliklerin Belli Bir Zaman Geçtikten Sonra Nasıl Buharlaştıklarını Açıklıyoruz!
Dünya'nın En Büyük Aktif Yanardağı 38 Yıl Sonra Tekrar Patlıyor!
İçinde Yaşadığımız Evren Bir Bilgisayar Simülasyonu Olabilir mi?

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?