İnsan Irkının Acımasızlığını Bir Kez Daha Gözümüze Sokacak, Tarih Boyunca Yaşanmış Vahşetler

Eski çağlarda, insanların zalimlik konusunda bir uzman oldukları bilinen bir gerçek. Ancak yaşanan vahşetlerin boyutu, bizim hayal gücümüzün sınırlarını fazlasıyla aşıyor. Her ne kadar bu konudaki açığımızı Game of Thrones'la falan kapatmaya çalışsak da, inanın onların bile yanında devede kulak kaldığı durumlar var! Bakalım, insanlığın vahşi ve kanlı tarihinde neler gizliymiş...

1. Vahşetin böylesi... Suç işleyenler, ceza olarak çarmıha geriliyordu.

Hz. İsa'nın çarmıha gerilme hikayesine aşinasınızdır. Eski zamanlarda, kimi suçlular ceza olarak ahşaptan haçlara çivilenir ve halkın gözü önünde yavaş ve acılı bir ölüme terk edilirdi. Bu vahşi yöntemin tercih edilmesinin en önemli sebepleri; olayın tanıklarında yarattığı terör duygusu ile insanları zihinsel olarak baskılamak, suç işlemelerini önlemek ve yetkililere isyan edilmesini ortadan kaldırmaktı. Anlayacağınız, olay 'Çarmıha gerdiler, sensiz iki gün.' şarkısındaki kadar basit değildi...

2. Bir başka yöntem ise canlı canlı sıçanlara yedirilmekti... Söylemesi bile ayrı eziyet, yaşamak nasıldı tahmin bile edemiyoruz!

Eski çağlarda, sıçanları bir tarafı kapalı kafeslerin içine yerleştirdikten sonra açık olan tarafı işkence edilecek kişinin karın bölgesine bağlıyorlar ve kafesi bir meşale ile ısıtmaya başlıyorlardı. Böylece sıcaktan kaçmak isteyen sıçan, önündeki etten duvarı kemirerek kendine yol açmaya çalışıyordu. Bu yöntemi bulan kişinin nasıl hastalıklı bir zihne sahip olduğunu ve başka neler yapmış olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

3. Yakarak öldürmek, eski çağlarda en sık kullanılan yöntemdi. 'Pirinç Boğa' ile kavrulurken kurbanların 'acı dolu' çığlıkları dışarıdan duyulmuyordu bile...

Pirinç Boğa, Sicilya Boğası veya Bronz Boğa olarak bilinen alet; Antik Yunan'da icat edilmiş bir tür işkence aletiydi. Pirinç dökümcüsü Atinalı Perillos tarafından Agrigentum Tiranı Phalaris için yapılan boğa şeklindeki bu aletin içi boştu ve yan tarafında bir kapısı vardı. Kurbanlar, boğanın içine kapatılıyor ve boğanın altına yerleştirilen ateşle kızararak can veriyorlardı. Boğanın baş kısmı, karmaşık bir sisteme sahipti ve içeriden gelen çığlıklar dışarıya kızgın bir boğa sesi gibi çıkıyordu. Rivayete göre, boğa tekrar açıldığı zaman kurbanın kavrulmuş kemikleri adeta bir mücevher gibi parlıyor ve bu kemiklerden kolye yapılıyordu. İnanılır gibi değil, gerçekten...

4. Düşünün ki, sizi cezalandırmak için canlı canlı derinizi yüzüyorlar...

Tarihin kendisi kadar eski olan işkence yöntemlerinden biri de kurbanların canlı canlı derilerini yüzmekti. Özellikle Mezopotamya'da sıklıkla başvurulan bu yöntemde, bir bütün halinde derisi yüzülen kurban hemen ölmez ve birkaç gün acı içinde kıvranırdı. Şans eseri sağ çıkan olursa da, zaten yaşadığı travma ve sakatlıklar yüzünden eski yaşantısına dönmesi mümkün olmazdı. Bir zamanlar, rüşvet aldığı bilinen bir yargıç bu şekilde cezalandırılmış ve herkese ibret olması için derisi makam koltuğuna geçirilmişti. Yine derisi yüzülerek idam edildiği bilinen bir isim de Şair Nesimi'dir.

5. İşkencecinin iç sesi: "Bütün kemiklerini kırmadan bırakmak yok, o yüzden tekerleğe bağlayalım!"

Yine bir iç acıtıcı yöntem, kurbanların büyükçe bir ahşap tekerleğe bağlanmaları ve bütün kemikleri kırılana kadar döndürülmeleriydi. İlk önce işkenceye maruz kalacak kişinin kolları ve bacakları kırılır, bu şekilde tekerleğe dolanırdı. Ardından tekerlekle vücudundaki kemiklerin hepsi kırılır ve kurban ölüme terk edilirdi. Zenginden alıp fakire dağıtan ve Fransa'nın Robin Hood'u olarak bilinen Louis Dominique Garthausen ya da yaygın ismiyle Cartouche, ahşap tekerlekle idam edilenlerden biriydi.

6. Daha kötüsü olamaz diye düşünmeyin, çünkü var! Filler tepişir, siz ezilirsiniz. Mecazen değil, insanlar hakikaten filler tarafından ezilerek öldürülüyordu...

Eski Hindistan'da ve Güneydoğu Asya'da oldukça popüler olan bu yöntemde, kurbanın başı bir filin ayakları altında ezilirdi. Filler, kurbanları hemen öldürecek ya da halk gösterisinde belirli bir süre boyunca yavaş yavaş işkence yapacak şekilde eğitilirdi. İnsanların kendi vahşi isteklerine hayvanları dahil etmeleri gerçekten içler acısı...

7. Eflak Prensi III. Vlad'a meşhur lakabını kazandıran yönteme geldi sıra... Kurbanları kazığa oturtmak!

Diğer insanlara ibret olması için çarmıha germek ile birlikte tercih edilen yöntemlerden biri de kazığa oturtmaktı. Kurbanların bedenleri ucu sivri bir kazığa geçiriliyor ve bu kazıklar herkesin görebileceği bir yere yerleştiriliyordu. Kazığa oturtmak, çarmıha germek ile kıyaslandığında daha hızlı bir idam şekliydi. 'Kazıklı Voyvoda' olarak bilinen III. Vlad, bu yöntemi en çok kullananlardan biriydi.

8. En vahşi ve en acımasız yöntemlerden biri de kurbanların ölene kadar vahşi hayvanlar tarafından tecavüze uğramasıydı...

Bu yöntem için fazla bir açıklamaya gerek yok, zaten ana metni anlamışsınızdır. Bir rivayete göre, I. yy'da Roma'da yaşamış profesyonel bir zehirci olarak bilinen Locasta'nın sonu bu yöntemle olmuştur. Locasta'ya tecavüz edenin vahşi bir zürafa olduğu söylenir ama böyle bir bilginin doğruluğu tartışılır tabii...

9. Bu bir sihirbazlık gösterisi değil ne yazık ki... Kurbanlar gerçekten testereyle ortadan ikiye ayrılarak öldürülüyordu.

Bu yöntem, dünyanın farklı yerlerinde özellikle de Roma İmparatorluğu, İspanya ve Asya'nın bazı bölgelerinde kullanılmaktaydı. Kurbanlar, bacaklarından tavana asılarak testere ile ortadan ikiye bölünürdü. Benzer bir başka tür yöntem de kurbanların kol ve bacaklarının atlara bağlanarak, kurbanın bedeni kopana kadar çekilmeleri şeklinde oluyordu. Hırsızları ve yağmacıları caydırmak amaçlı kullanılan bir diğer yöntem ise bacaklarını dalları aşağıya doğru gerilmiş iki ağaca bağlayıp ardından bu dalları serbest bırakarak kurbanın bedenini ikiye ayırmaktı. Kurbanın ikiye ayrılan bedeni ise ibret olması için o iki ağacın tepesinde sallanacak şekilde bırakılırdı.

10. Vahşetin bambaşka bir boyuta ulaştığı yöntemlerden biri de kaynar kazanın içinde kaynatılmaktı...

Diğerleri kadar sık olmasa da özellikle sahte para imal edenler için tercih edilen yöntemlerden biri de kurbanları kaynar bir kazanın içine atmaktı. Bu yöntem, iki farklı şekilde gerçekleştiriliyordu. Bunlardan ilkinde suçlular içinde kaynayan su ya da yağın bulunduğu büyük bir kazana atılır ve çabucak ölürlerdi. Diğerinde ise kazan soğuk olur ve içinde kurbanla birlikte ateşe verilirdi. Kurbanın önce derisi yanar, sonra yağları erimeye başlar ve ardından kasları haşlanırdı.

11. Böyle bir şeyi kimin akıl edebildiği muamma... İnanılır gibi değil, ama bir zamanlar insanlar küllerle boğularak öldürülüyordu.

Külle boğmak, eski çağlarda Perslerin vatan hainliği gibi ağır suç işleyen kişiler için kullandığı bir yöntemdi. Bu yöntemde, kurbanlar bir platform vasıtasıyla külle dolu bir kuleye atılıyor ve kemikleri kırıldığı için hareket edemiyordu. Ardından ilkel bir havalandırma düzeneği ile odada bulunan küller havaya karışıyor ve kurban bu külleri soluyarak yavaş ve acılı bir şekilde ölüyordu.

12. İnsanlar, eskiden birilerini esnetmeye pek meraklıymış. Bunun için de 'işkence sehpası' adını verdikleri bir alet kullanıyorlarmış.

Bu alete kollarından ve bacaklarından sıkıca bağlanan kurban, düzenekle birlikte ters yönlere doğru çekiliyor ve bedeni neredeyse kopma noktasına geliyordu. Genellikle birilerini öldürmekten çok sorgulamak amacıyla kullanılan bir işkence yöntemiydi.

13. 'İspanyol Eşeği' aklınızdaki sevimli hayvan imajını yıkacak...

Ortaçağ'da özellikle İspanyol engizisyon mahkemelerinde kullanılan bir işkence aleti olan 'İspanyol Eşeği', üst tarafı sivri bir tahta bloktan oluşuyordu. Bu kısmın üzerine kimi zaman çivi de çakılabiliyordu. İspanyol eşeği, genellikle kadın suçluları cezalandırmak için kullanılırdı. Kurbanlar, bu sivri bloğa oturtulur ve ayaklarına ağırlıklar bağlanırdı. Bu ağırlıklar kurbanların işlediği suça göre arttırılıp azaltılabiliyordu. Ama çoğunlukla kurban ikiye ayrılana kadar ağırlık bağlanmaya devam edilirdi.

14. Eski çağlarda, cadı olduğu düşünülen insanlar bir kazığa bağlanır ve ateşe verilirlerdi...

Katolik Kilisesi'nin koyduğu kurallara karşı gelen ya da 'kara büyü' ile uğraştığı düşünülen kişiler genellikle yakılarak öldürülürdü. Kazığın etrafına dizilen odunlar ateşe verilir ve kurban yanarak ölmekten çok, çıkan dumanı solumaktan ölürdü. Kimi zaman da izleyicilerin attıkları taşlar daha ateşe verilmeden ölmelerine yol açardı.

15. Mazzatello ya da 'Kafa Patlatma' ile zalimlikte apayrı bir boyuta ulaşıyoruz...

Giyotin icat edilmeden önce, mazzatello sıklıkla başvurulan bir idam şekliydi. Kurban, önce bir masaya yatırılır ve ardından kafasına bir balyozla vurularak kafatası ve beyni parçalanırdı. En sonunda da etrafa saçılan parçalar toplanırdı. Bazen bu yöntem yeterli gelmiyordu ve balyoz darbesinden sonra kurban sadece bilincini kaybediyordu. O zaman da  cellat, kurbanın boğazını keserek öldürüyordu.

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR

yalnız fare tarafından yenmek cidden içimi ürpertti

04.05.2021

Abi bizim eve yqrasa girdi o kadar korkmadım

08.03.2018

Yıllarca Türklere barbar filan dediler de yaptıklarına bakınca kimin barbar olduğu daha da belli oluyor.

08.03.2018

olum bir insan bunu hakedebilecek ne yapmış olabilir ?

04.05.2021

Hakedenleri şimdi saymıcam,ama sen hakedenler arasında olamazsın ki abla

TÜM YORUMLARI OKU (28)