Şimdi gelin bu deneyin denekleri bizler olalım.. Şöyle ki, sevgilinizi çok seviyorsunuz. Sevgilinizi sevdiğiniz kadar da yalandan nefret ediyorsunuz. Yani sevgilinize karşı tutumunuz olumlu, yalana karşı tutumunuz ise olumsuzdur. Bir gün sevgilinizin bir yalanını yakalıyorsunuz. Bu sizin zihninizde şöyle bir karşılık bulur: Yalan ile sevgiliniz arasında bir bağ oluşur ve bu zihninizde bir dengesizliğe yol açar. Çünkü sevdiğiniz bir insan sevmediğiniz bir davranışta bulunmuştur. Peki bu dengesizlik nasıl aşılacak?
Aslında iki yol var bunu aşmak için. Ya sevgilinize karşı olan tutumunuzu değiştireceksiniz ve ona karşı olan hislerinizi azaltacaksınız veya yalana karşı olan nefretinizi kısıp, biraz daha toleranslı olacaksınız. Ya da bir başka yolu seçip sevgilinizin zihninizde edindiği yeri ayrıştırıp onun yalan söylemeyen tarafını sevmeye devam edecek, diğer kısma karşı mesafeli olacaksınız.
Tüm bunların dışında bir yol daha var: Kendi kendinize yalan söylemek. Eğer ne sevgilinize olan sevginizden ne de yalana olan nefretinizden vazgeçemezseniz, bu sefer kendi kendinize sevgilinizin size yalan söylediğini reddederek zihninizde bilişsel dengeyi kuracaksınız.
Çıkan sonuç çok basit aslında, değil mi? İnsanlar doğaları gereği zihinlerinde ki her şeyi bir dengeye oturtmaya çalışırlar. Eğer ortada bir dengesizlik ya da çelişki olursa bundan rahatsız olur ve bazı yöntemlerle bundan kurtulmaya çalışırlar.
Gerekirse kendilerine yalan bile söylerler..
En fazla yalanı kendi kendimize söyleriz demiştim, değil mi?