Kızının zatürree teşhisiyle hastaneye kaldırılmasının ardından, yaşamının daha da büyük bir acıyla anısızın sarsılmasına neden olan bir kalp krizi, kırk yıllık eşini, sevdiği insanı alıp götürdükten sonra yaşadığı bir yıl.. O yıl..
O büyülü yıl, Didion’un kaleminden şöyle yansıyor:
Bu satırları yazarken aslında bu öyküyü bitirmek istemediğimi seziyorum. Bu yılın bitmesini istemediğim gibi. Kapıldığım delilik dalgası yavaş yavaş geri çekiliyor, ancak yerine bir durağanlık, bir berraklık gelmiyor. Bir çözüme varmayı umuyorum ama bulamıyorum.
Bu yılın bitmesini istemedim çünkü günler geçtikçe, ocak yerini şubata, ilkbahar yaza bıraktıkça içimde bir şeylerin dineceğini biliyorum. John’un öldüğü ana ilişkin anılarım giderek tazeliğini, canlılığını yitirecek. John’un ölümü geçmiş yıllara ait bir olay haline gelecek. John’un hayatta olduğu zamanlar gün geçtikçe daha da 'bulanık'laşacak, netliğini yitirecek ve onsuz yaşama biraz daha alışacağım. Aslına bakarsanız bunlar olmaya başladı bile. Bütün yıl her gün, geçen yılın takvimine göre yaşadım: Geçen yıl bu zamanlar ne yaptığımızı, nerede yemek yediğimizi anımsayarak, zihnimde tekrar tekrar yaşayarak. Bugün, geçen yıl bu tarihte John’la ortak bir anımız olmadığını fark ettim. John geçen yıl bu günü göremedi. John o gün artık hayatta değildi.
Sonunda adam gibi bir paylaşım. Teşekkürler..
2 milyar insanın okuyup yanlış anladıgı kuran mı mükemmel!!! herkesin yanlış anladıgı kitap nasıl mükemmel olabilir...
Yozlaşmamışsa insan, bozulmamışsa iman, kirletilmemişse irfan, Hakk'a ve doğruya götürmede yeterli olacaktır Kur'an. Şu söz aslında her şeyi açıklıyor.