Su bu hayattaki en olmazsa olmazımız diyebileceğimiz şeydir. Su olmadan yaşamayacağımız aşikâr. Peki su tüketmeden ne kadar dayanabiliriz? Bu durumu etkileyen faktörler neler? Soruların yanıtlarını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇
Su bu hayattaki en olmazsa olmazımız diyebileceğimiz şeydir. Su olmadan yaşamayacağımız aşikâr. Peki su tüketmeden ne kadar dayanabiliriz? Bu durumu etkileyen faktörler neler? Soruların yanıtlarını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇
Vücudumuz sorunsuz bir şekilde çalışmak için de belli bir miktarda suya ihtiyaç duyar. Terleme ve boşaltım yoluyla vücudumuzdan sıvı attıktan sonra eksilen sıvı miktarını bir şekilde yerine koymamız gerekiyor.
Ancak birkaç gün yaşayabiliriz. Tabii bu süreç içerisinde duruma bağlı olarak bir ihtimal kırılgan bir hâlde olur ve bitap düşeriz.
Dehidrasyon (veya dehidratasyon), vücudun düzgün çalışması için gerekli su miktarının karşılanmadığı durumlar için kullanılan tıbbi bir terimdir. Vücudumuz çok büyük bir miktarda suya gereksinim duyar. Bunun nedenin yaklaşık %60’ının sudan oluşmasıdır. Hatta bu durum çocuklarda %75’e kadar çıkar.
Zira bu faktörler su tüketimini etkiler. Su tüketimini etkileyen faktörler başlıca bulunduğumuz çevresel koşullar, fiziksel hareketlilik düzeyimiz, yaşımız, sağlık durumumuz, kilomuz, cinsiyetimiz ve tükettiğimiz besin miktarıdır.
Örneğin, sıcak çevresel koşullarda daha fazlar terlediğimizden sıvı alımımızı artırmamız gerekir. Ateşimiz varsa, kusuyorsak ve ishal olduysak tükettiğimiz sıvı miktarı büyük ölçüde artabilir. Çok sayıda fiziksel aktivitede bulunuyorsak daha fazla su içme eğilimi gösteririz.
Bazı yiyecekler dehidrasyona sebebiyet verirken bazıları daha sulu olduklarından olumlu etkide bulunur. Benzer şekilde kafein ve alkollü içecekler başta olmak üzere bazı içecekler de dehidrasyona sebebiyet verebilir.
Archiv Für Krimiologie’nin yürüttüğü araştırma, ölüm döşeğinde olup çok az miktarda enerji kullanan insanların birkaç gün veya hafta dayanabildiğini ortaya koyuyor. Yani su bedenimiz için yiyecekten çok daha önemli.
ABD Ulusal Tıp Akademisi, kadınların içecek ve yiyecekler aracılığıyla günde 2.5 litre, erkeklerinse 3.5 litre su tüketmesini öneriyor. Bunlar, fiziksel olarak aşırı aktif olmayan, ortalama çevre koşullarında ikamet eden ve sağlıklı olarak değerlendirilen insanların alması gereken miktarlar.
Britanya Tıp Dergisi’nde yayımlanan bir makalede açlık grevi yapan kişilere yeterli miktarda sıvı almaları için günde 1.5 litre kadar su tüketmeleri önerilmişti. Aynı zamanda yarım çay kaşığı kadar tuzu da suya kadar terlemeden kaynaklanan sodyum eksikliğini gidermeleri belirtilmişti.
Vücudumuz aldığımız su miktarına uyum sağlar. Susuzluk hissiyatına bağlı olarak vücudumuzun ihtiyacı olduğu kadar su tüketiriz. Susuzken su içmeye kalkışıyorsak, günlük su ihtiyacımızı karşılayacak kadar su içiyoruz demektir.
Hücrelerimiz yeterli suya erişemediğinden küçülür ve beynimiz vücudumuza daha az boşaltım yapmasını emreder. Bu da böbreklerimize etki eder. Zira böbreklerimizin düzgün çalışması için yeterli miktarda su almamız gerekmektedir.
Ayrıca böbrek dokusu hasar görür. Kanı temizlemek için böbreklerimizin düzgün çalışması gerekir. Yeterli miktarda sıvı tüketilmediğinde böbrekler çalışmayı keser. Susuzluk durumunda diğer organlarımız da çalışmayı durdurabilir.
Yetersiz su alımında vücut sıcaklığımızda sık sık değişiklik meydana gelir, elektrolitler dengesiz hâle gelir, eklemlerimizin düzgün çalışmayabilir, beynimiz şişebilir, kan dolaşım hızında değişiklik yaşanabilir.
Yalnızca su ve diğer içeceklerle vücudumuza su almayız. Bir günde aldığımız sıvıların yaklaşık %20'si tükettiğimiz yiyeceklerden karşılanır. Kimileri yüksek miktarda sıvı içeren sebze ve meyvelerden tüketirse yiyeceklerden daha fazla sıvı kazanır.
Bu ülkelere örnek olarak Yunanistan ve Güney Kore verilebilir. En çok su içeren meyve ve sebzeler arasında kavun, çilek, karpuz, marul, lahana ve kereviz gösterilebilir. Meyve ve sebze haricinde yoğurt, süzme peynir, makarna, karides, somon ve tavuk göğsünde de yüksek miktarda su bulunur.
Susuzluğun yan etkileri ve riskleri arasında enerji eksikliği, yorgunluk, ısı krampı, güneş çarpması, beyin şişmesi, nöbet geçirme, hipovolemik şok, böbrek (veya başka bir organ) yetmezliği, ölüm yer alır. Dolayısıyla, susuz kalmamaya dikkat etmeliyiz.
Yaşı küçük çocuklar ise vücutlarının uygun şekilde yenilenmesi için suya ek olarak sodyum içeren içeceklere ihtiyaç duyabilir. Ciddi derecede susuz kaldıysanız damardan su ve tuz takviyesi yapılması gerekebilir.
Su tüketmediğimiz takdirde birkaç gün içerisinde can verebiliriz. Ne kadar su tüketmemiz gerektiği konusunda genellikle susuzluk hissiyatımızın rehberliğine güvenebiliriz. Hareket etmenin, sıcak havanın ve hastalıkların daha fazla su tüketmemiz gerektiği anlamına geldiğini unutmayın.