İnsan, Akılda Seçilim için Yaratıldı!

Tüm canlılar doğal seçilime tabiidir ancak yalnızca insan akılda seçilime tabi tutulmak için yaratıldı.

“Matematik Tanrı’nın bizzat kendisidir” konulu “BİR” isimli eserimin “Biz niçin varız bize ne olacak? bölümünü irdelemeye devam ediyorum.

Bir önceki bölümde evrenin yaratıcısının insanı yaratmasında bir amacı olduğunu bilimin verileriyle işledik. Kısaca tekrarlarsa insanın varoluşunda milyonlarca, milyarlarca doğru tesadüfün gerçekleşmesi olduğunu gördük. Ancak insanın bu evriminde beyni haricinde vücudun diğer kısımları ilginç bir şekilde tersine gelişime uğramış. Yani vücudu kuzenler olarak bilinen maymun gurubu bireyleriyle karşılaştırıldığında kollar ve bacaklardaki kas gücümüz ağız ve çenedeki kas gücümüz, pençelerimiz, duyu organlarımız velhasıl hemen tüm vücudumuz diğer emsal canlılardan çok zayıf hale gelmiş. O kadar ki bizim cüssemizde bir yırtıcıyla çatışmamızda bir dakika bile dayanamaz parçalanır hale gelmişiz. Sadece beynimiz diğer tüm canlılardan kıyaslanmayacak derecede üstün hale gelmiş ve bizi bu konuma getirmiştir. Görülüyor ki evreni ve insanı yaratan unsur her neyse insandaki beyine dönük sayısız gelişmeler sağlamış.

Ünlü yazar Yuval Norah Harari, “Homo Sapiens” isimli kitabında özetleyerek bu konuya dikkat çekmiştir. Şimdi onu aktarayım.

“İki milyon yıl önce genetik mutasyonlar Homo erectus adı verilen yeni bir insan türünün ortaya çıkmasını sağladı. Bu türün ortaya çıkışı yeni bir taş alet teknolojisi ile eşzamanlıydı ki, bu da şu anda bu türün tanımlayıcı bir özelliği olarak bilinmektedir. Homo urectus diğer başka bir genetik farklılıklar geçirmedikçe taştan yapılma aletleri aynı kaldı, tam iki milyon yıl boyunca.” (Yuval Norah Hararı Homo Sapiens S. 46)

“İki milyon yıldan uzun bir süre boyunca insanın sinir ağları giderek büyüdü. Çakmak taşından birkaç bıçak ve sivri sopa dışında insanlar pek az şey yapabildiler. Peki bu iki milyon yıl boyunca insan beyninin evrimini sürdüren şey neydi? Dürüst olmak gerekirse bu sorunun cevabını bilmiyoruz.” A.g.e. S. 22

Konuya aşina olmayanlar için anlaşılır hale getireyim. Canlılar, adına evrim ya da “doğal seçilim” denilen bir süreçte var olup yaşam sürdürürler. Doğal seçilim, kısaca çevre şartlarına uyum sağlayan canlı ayakta kalır ve üremeye devam eder yapısıdır. Bu süreçte adına evrim ekonomisi denilen, bir canlının maksimum enerji verimine ulaşabilmek için uymak zorunda olduğu, doğal kurallar vardır. (Hareket eden, yer değiştiren canlılar enerjiyi dışardan aldıkları için enerjisini verimli kullanma kuralı) Bu kurallar gereği evrimsel süreçte kullanılmayan organlar, enerji tasarrufu için nesiller içerisinde körelmeye başlar, işlevini yitirir ya da yok olur. Bu kuralın insan beynine ilişkisine gelince, burada ensefalizasyondan (beyin kütle endeksi) bahsetmem gerekir.

Ensefalizasyon, belirli büyüklükteki bir hayvanın mevcut beyin kütlesi ile tahmini beyin kütlesinin oranını ifade eden beynin kapasitesidir. Bu ölçümlemeye göre İnsan beyni kuzenlerimiz olarak bilinen şempanzelerinkinden üç kat daha büyüktür.  Dolayısıyla enerjiyi de ona göre harcar.

İnsan beyni, vücut ağırlığının yüzde ikisi civarında olmasına rağmen, üretilen toplam enerjinin yüzde yirmiden fazlasını kullanıyor. İşte Harari, bu duruma dikkat çekmiştir. Kendi ağırlığının on katı kadar enerji kullanıp da birkaç aletten başka pek bir şey yapmayan bu organı evrim kendi kuralı gereği desteklenmemesi gerekiyordu. Ama nedense yaklaşık iki milyon yıl bu lükse sahip beyni destekledi diyor ve evrimin bunu niçin desteklediğinin cevabının da bilinmediğini söylüyor.

Bu bilimsel verilerden yola çıkarak mantık yürütürsek; belli ki Tanrı, insan beynine amacı doğrultusunda ayrıcalık tanıyarak yatırım yapmış. Canlıları doğal seçilime tabi tutan Yaratıcı, insan beynini seçilim akışına bırakmadan, sayısız müdahaleler yaparak gerekli bir seviyeye gelmesini sağlamış. Belli ki Tanrı’nın amacı her neyse, akılla bağlantılı olduğu ve İnsanı özel olarak akılda seçilime tabi tuttuğu çok açık.

İşte ben de bir sanatçı olarak bu gerçeklerden yola çıkarak “BİR” isimli eserimde insanın akılda seçilim amacı üzerine yaratıldığını kurguladım ve işledim.

Tabi burada şu soru akla gelebilir, Tanrı neden insan aklında bir seçilim yapsın? Seçilen akıl ne işe yarayacak?

Hatırlarsanız, önceki bölümde, asırlardır insanın akıbetinin cennete veya cehenneme gitmek olarak bilindiğini ancak Tanrı’nın muazzam insan beynini, cennete veya cehennem gitmesi gibi basit bir amaç için geliştirmiş olamayacağını yazdım. O zaman insan beynine bu kadar yatırım ve akılda seçilimin amacı ne olabilir?

Bunun cevabı için yine bilime hatta varoluşun en temelindeki yapılanma olan kuantum alanları ve parçaların dünyasındaki durumlara bakacağız. Tabi olmazsa olmaz matematikten de bahsedeceğiz. Buralardan yola çıkarak akılda seçilim amacıyla ilgili en mantıklı sonuçları kurgulayacağız. Gelecek bölümde buluşmak üzere.

Instagram

X

Facebook

Linkedln

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler İçerikler

Osman Gökçek’in Cumhuriyet Resepsiyonunda Giydiği Fiyatıyla Dudak Uçuklatan Ayakkabıları Gündem Oldu
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Trabzonspor Derbisi Öncesi Kritik Açıklamalar!
Skandallar Bitmiyor: Ablası MasterChef Beyza'nın "Tesettürlü Olduğu İçin" Tepki Gördüğünü İddia Etti!