İlk vurgulanması gereken bu ayrılığın hemen gerçekleşmeyecek olması. İngiltere, bir süre daha AB üyesi olarak kalmaya devam edecek, ama ayrılık süreci hemen başlayacak.
Kararın resmileşmesinin ardından gözler Başbakan David Cameron'a çevrilmişti.
İngiltere'de bundan sonra yaşanacak süreci 8 başlık altında aktarıyoruz.
Cameron, kampanya boyunca ayrılma kararı çıkmasının ardından istifa etmeyeceğini söyleyegelse de bu sabahki ilk açıklamasında Ekim ayına kadar görevden ayrılacağını açıkladı.
Sandıkların kapanmasından kısa bir süre sonra Muhafazakar Partili 84 milletvekilinin Cameron'un partinin ve hükümetin başında kalması çağrısı, kararını değiştirmedi.
Şimdi AB ile iki yıl sürmesi beklenen ayrılık müzakerelerini başka bir ismin yöneteceği anlaşılıyor.
Piyasalar da, ayrılık kararına beklenen tepkileri vermeye başladı. Keskin düşüş yaşayan Sterlin, dolar karşısında 1985'ten bu yana en düşük değerden işlem görüyor.
Piyasa uzmanları, İngiltere Merkez Bankası'nın devreye girmesi ihtimalini yüksek görüyor.
Avrupa Birliği liderleri ve kurumlarının önümüzdeki saatlerde biraraya gelecekleri açıklandı.
AB karşıtı partilerin sandıklarda kazandıkları zaferlerden endişe duyan AB liderlerinden birlik mesajları gelebilir.
Hükümetin bu kararın ardından atacağı ilk adımlardan biri, 2009'da imzalanan Lizbon Anlaşması'nın, üyelerin birlikten ayrılmasını düzenleyen 50. maddesini işleme koymak olacak.
Maliye Bakanı George Osborne, bu sürecin referandumdan sonra iki hafta içinde başlayabileceğini söylemişti.
Avrupa Birliği'nden ayrılmak ise zorlu bir müzakere sürecini gerektiriyor. 50. madde gereği bu sürecin iki yılda tamamlanması gerekiyor.
İngiltere'nin AB'den ayrılırken müzakerelerin odaklanacağı konular arasında ise serbest ticaret anlaşması ve güvenlik konuları öne çıkacak.
Müzakere sürecinde İngiltere AB içinde kalacak ve AB yasaları yürürlükte olacak.
İki yıl süresince eğer bir anlaşmaya varılmazsa İngiltere Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) kurallarına bağlı olarak yoluna devam edecek.
Ancak İngiltere'nin DTÖ'ye katılımı AB çatısı altındayken gerçekleşmişti. AB ise bu anlaşma koşullarını 'kopyalayıp yapıştıramazsınız' diyor.
Yani İngiltere'nin dünyayla ticareti de baştan müzakere edilecek.
Cambridge Üniversitesi'nde Avrupa Hukuku profesörü Cahterine Barnard, anlaşma olmadan iki yıllık sürede 'AB'nin dışına düzensiz bir şekilde çıkacağız' diyor.
Barnard'a göre halledilmesi gereken bir kaç mesele var: 'Burada yaşayan Avrupalı göçmenleri düşünün. Onların hakları ne olacak?' diye soruyor.
Ancak hiçbir meselenin net bir açıklaması yok.
'AB'den ayrılalım' kampında bazıları 50. maddeye bağlı kalmadan yalnızca hükümetlerarası müzakereler görmek istiyor. Bu kesimin amacı belli bir takvime sıkışmamak.
Avrupalı liderlerin ve yetkililerin buna nasıl yanıt vereceği ise belli değil.
Bu liderlerin en büyük korkusu diğer AB ülkelerinin de İngiltere'yi örnek alma olasılığı.
Hollanda'nın aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders da referandum çağrısı yaptı.
Wilders, 'Hollanda halkının en kısa zamanda, Hollanda’nın Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili söz sahibi olması için referanduma gidilmesi gerektiğini' belirtti.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker 'Terk edenlere nezaketle davranılmayacak' demişti.
Ancak Avrupa'nın iş dünyası hızlıca İngiltere'yle çalışmak belki de geçici anlaşmalar yapmak için güçlü bir baskı yaratacak.
Hükümetin nasıl taktikler belirleyeceği ve görüşmelerin ne sürede başlayacağı belirsiz.
Sputnik, BBC Türkçe
Yiyin birbirinizi bakam amk kan emicileri
Hâle bak, biz girmeye uğraşıyoruz millet çıkmaya uğraşıyor.
Hayırlısı be gülüm.