Türkçe'nin incelikli şairi diye bilinirdi Gülten Akın. Yaşamı boyunca, kelimeleri birbirine en güzel haliyle bağladı, yaşayan dizeler yarattı. Bugün hayata gözlerini yumdu, ancak dizeleri bizim gibi daha çok nesilleri büyütecek ve her zaman yaşayacak.
Gülten Akın, 1933 yılında Türkiye'nin her dem küçümsediği Yozgat'ta dünyaya gelmişti. Bize hiçbir şehrin küçümsenmeyeceğini öğreten duyarlı insanlardan biri oldu.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten bir yıl sonra (1956), Yaşar Cankoçak'la evlendi. Hepimizi dizeleriyle büyütürken, 5 de çocuk büyüttü.
Eşinin görevinden sebep, Anadolu'nun pek çok farklı yerinde yaşadı. Gevaş, Alucra, Gerze ve Saray ilçeleri ile Kahramanmaraş'ta hem avukatlık hem öğretmenlik yaptı. Yaşadığı her yerde, savunmayı ve öğrenmeyi öğretiyordu aslında.
1980 darbesi öncesinde yaşananlar, onun da hayatına ve şiirlerine yansıdı. Tutumu her zaman insancıl olmaktan yanaydı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi örgütlerde kurucu ve yönetici olarak görev aldı.
İlk şiiri, 1951 yılında Sol Haber Gazetesi'nde yayınlandı. Daha sonraları Varlık, Hisar, Türk Dili, Yeditepe, Mülkiye gibi pek çok dergi Gülten Akın'a yer vermeye başladı.
1980 sonrasında şiirleri, o güzel duyguları ve insan sevgisiyle yoğrulan halk şiirleri olmaya başladı. Öyle ki, Erdal Eren için pek çok sanatçıdan ve Grup Yorum'dan bildiğimiz Büyü şiirini (ağıt demek daha doğru aslında) kaleme aldı.
Büyü dışında daha pek çok şiiri bestelendi. Sevinç Eraltay, Grup Yorum, Edip Akbayram ve Sezen Aksu bestelere hayat veren isimler oldu.
Sadece kelimelerle kurduğu ilişki değil, toplumla kurduğu ilişki ile de bir neslin gönlünde bambaşka bir yer sahibi oldu.
Kadından şair olmaz denilen bu acımasız dünyada, yalnızca kadın şair olmayı değil insan olmayı da öğretti bizlere.
Her dizesinde, her konuşmasında, aldığı her ödülde, 'keşke bazı insanlara birden fazla ömür verilse' dedirtmeyi başaran insan oldu.
50 kişilik bir jüri ile Türkçe'nin en büyük şairi seçildi, ardındansa Milliyet Gazetesi'nin anketiyle Dağlarca'nın ölümünden sonra yaşayan en büyük şair seçildi.