Yapay Zeka, bugünlerde herkesin dilinde. Peki, bu akıllı makinelerin kökleri nereye dayanıyor? Gelin, zaman makinesine binip yapay zekanın derin tarihine bir yolculuk yapalım. Hazır olun, geçmişe gidiyoruz!
* Bu içeriğin görselleri ve metinleri yapay zeka aracılığıyla oluşturulmuştur.
Tamam, belki biraz abarttık, ama yapay zekanın tarihi aslında çok eski zamanlara dayanıyor. İlk bilgisayarlar ve algoritmalar, 20. yüzyılın ortalarında hayatımıza girdi. Ancak, mağara duvarlarına çizilmiş şekillerin aslında birer algoritma olduğunu kim bilebilir ki?
Alan Turing, yapay zekanın babası olarak kabul edilir. Turing Testi ile makinelerin insan gibi düşünüp düşünemediğini test etmeyi önerdi. Bu test, hâlâ yapay zekanın insan zekası ile karşılaştırılmasında kullanılıyor. Alan Turing, 'Makineler düşünebilir mi?' diye sorduğunda, herhalde bugünleri hayal bile edemiyordu.
Evet, yapay zekanın de bir 'Kış' dönemi oldu. Büyük beklentilerin ardından gelen hayal kırıklıkları ve finansman sorunları nedeniyle yapay zeka alanındaki araştırmalar neredeyse durma noktasına geldi. Bu dönem, yapay zekanın Game of Thrones'taki 'Uzun Gece'si gibi bir şeydi.
1980'ler, yapay zekanın Phoenix kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu dönem oldu. Uzman sistemlerin yükselişi ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, yapay zekanın kış uykusundan uyanmasını sağladı. Bu dönemde yapay zeka, 'Bir daha asla kış gelmeyecek!' diyerek kendine güvenini tazeledi.
Günümüzde ise yapay zeka, altın çağını yaşıyor. Kendi kendine öğrenen algoritmalar, büyük veri, bulut bilişim ve daha fazlası sayesinde yapay zeka, sağlıktan eğitime, ulaşımdan sanata her alanda hayatımızı değiştiriyor. yapay zeka artık sadece bilim kurgu filmlerinde değil, gerçek hayatta da karşımızda.
Yapay zekanın tarihi, heyecan verici buluşlar ve hafif hayal kırıklıklarıyla dolu bir macera. Peki, gelecekte bizi neler bekliyor? yapay zeka, insanlığın en büyük yardımcısı mı olacak, yoksa 'Terminatör' senaryoları mı gerçekleşecek? Bu sorunun cevabı, belki de yapay zekanın kendisinde gizli.