IMF Uyardı: Türkiye En Büyük 10 Ekonomi Arasına Girmek İsterken Kaçıncı Sıraya Geriledi?

Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında girme hedefini korurken, ilk 20 ekonomi arasından gerileyerek 21. sıraya indi. Ekonomistler Mahfi Eğilmez ve Binhan Elif Yılmaz IMF'nin dünya ekonomisine dair görünüm raporunda küresel gerçekleri ve Türkiye'nin durumunu yazdı.

Ülkelerin ekonomik güçlerini karşılaştırmak için en çok başvurulan iki sıralama ölçütü GSYH büyüklüğü ve kişi başına gelirdir.

İktisatçı Mahfi Eğilmez, 'Türkiye, GSYH Büyüklüğünde 21’inci Sıraya Düştü' başlıklı yazısında ilk 10 ekonomi arasına girme iddiamızda son dönemde 20 içinde nasıl çıktığımızı anlatıyor:

Bir ülkede belirli bir dönem içinde (3 ay, 1 yıl) üretilen bütün nihai malların o yıla ilişkin ortalama piyasa fiyatları üzerinden toplanmasıyla oluşan toplam değere gayrisafi yurtiçi hasıla (ya da kısaca GSYH) diyoruz.

Aşağıdaki tablo IMF'nin DÜnya Ekonomik Görünümü Nisan 2021 Raporu'ndan GSYH’si en büyük ülkelerin 2015 ve 2022 yılları itibarıyla sıralanmasını gösteriyor

blogger.googleusercontent.com

Tabloya göre GSYH açısından son yedi yılda en ciddi değişiklikler olmuş, Türkiye ve Brezilya, son dönemde en fazla ivme kaybı yaşamış ülkeler olurken İran en yüksek çıkışı yakalamış ülke konumuna gelmiş görünüyor (bu konuyu ayrı bir yazıda ele alacağım.) Türkiye’deki düşüş son derecede çarpıcıdır. 

Ekonomideki bozulmayla ilgili olarak sığınılan dünyada da işlerin kötüye gittiği tezinin doğru olmadığını yukarıdaki tablo açık bir biçimde gösteriyor.

IMF’nin Dünya Ekonomik Görünümü Raporu'ndan 19 Nisan 2022 tarihinde yayınladığı Türkiye ile ilgili tahminlerini de aşağıdaki tabloda

blogger.googleusercontent.com

IMF’nin 2022 Türkiye tahminleri dolar cinsinden GSYH’de ve kişi başına gelirde ciddi gerilemeler olacağını ortaya koyuyor. Bu görünümde iki göstergedeki olumsuz gelişmelerin etkisi var: 

  • Büyüme 2021 yılında ulaştığı yüzde 11 oranına karşılık 2022 yılı için yüzde 2,7 olarak tahmin edilmiş bulunuyor. Bu düşüş ciddi bir soğumaya işaret ediyor. 

  • 2021 yılında 8,87 olan yıllık ortalama USD/TL kuru 2022 için 16,37 olarak tahmin edilmiş görünüyor. Bu 2021 yılına göre iki kat dolayında bir artışa işaret ediyor (aslında IMF’nin bir kur tahmini yok. TL cinsinden GSYH’yi dolar cinsinden GSYH’ye bölerek hesaplamalarda kullandığı ortalama kuru biz buluyoruz.)

IMF, Türkiye yılsonu enflasyon oranını yüzde 52,4 olarak tahmin etmiş.

Bu tahmin gerçekleşirse Mart ayı itibarıyla yüzde 61,4 olan enflasyonun bir miktar gerilemesi öngörülmüş olsa da yılsonunda ciddi bir düşüş yaşanmasının söz konusu olmayacağı anlaşılıyor.

Tabloda işsizlik oranı tahminine baktığımızda az da olsa bir düşüş beklendiğini görüyoruz. Büyüme oranının yüzde 11’den yüzde 2,7’ye düşeceği tahminiyle işsizlik oranındaki düşüş tahmini bana tutarlı gelmiyor.

Eğer IMF’nin tahminleri doğru çıkarsa hükümetin son dönemde ortaya attığı faizleri düşürüp kuru yükselterek cari açığı düşürme tezinin tam tersi gerçekleşecek, hem kur yükselmiş hem de cari açık artmış olacak.

Küresel iyileşme neden gecikecek? Sonrasında dünyayı neler bekliyor?

İktisatçı Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz da 'Küresel İyileşme Göstergeleri Savaş ile Birlikte Hızla Bozuluyor' başlıklı yazısında rapor özetinde öne çıkan bulguları kısaca şöyle belirtiyor:

> - Yükselen, kalıcı hale gelen enflasyona hazır olunmalı. Savaştan önce de artan emtia fiyatları ve pandemi kaynaklı arz-talep dengesizlikleri nedeniyle hortlayan enflasyonun, ülkelerin gelişmişlik farklılıklarından bağımsız olarak çok daha uzun süre yüksek kalması bekleniyor. Gelişmekte olan ekonomilerde gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar toplumsal huzursuzluk riskini önemli ölçüde artırabilecek ve özellikle küresel olarak düşük gelirli hanelere zarar verebilecek ölçüde.__

Enflasyonun seyri birçok ülkenin para politikasını sıkılaştırmasına yol açıyor.

  • Ekonomik beklentilere yönelik genel riskler keskin bir şekilde arttığında enflasyonla mücadelede para politikalarının sıkılaştırılması ve hatta sıkılaşmanın zamanlamasının öne çekilmesi gerekecek. Sonuç olarak küresel parasal sıkılaşmanın hızı özellikle ABD’de daha da artar, ayrıca finansal piyasalar daha agresif bir şekilde yeniden fiyatlanmaya başlarsa, yükselen piyasa ekonomileri baskı altına girebilir ve bu da küresel toparlanmayı yavaşlatabilir.

Mali alan yaratabilen ülkeler tüm bu olumsuzluklardan daha az etkilenebilir.

  • Ancak birçok ülkede COVID-19 pandemisi ile ilgili harcamalar için borç stoklarını artırmışken, artan gıda ve enerji fiyatlarının yükselmesi, gelişmiş ekonomilerin enflasyonla mücadele amacıyla para politikalarını sıkılaştırmaları sonucu küresel faiz oranlarındaki yükseliş ve risk primlerinin artması mali alanın daralmasıyla sonuçlanacak. O nedenle pek çok ülke, birey ve firmaların artan borçluluğunun yanısıra finansal istikrarı bozacak nitelikte bazı kredi piyasası kırılganlıkları yaşayabilir.

Son olarak, pandemi henüz bitmedi.

Tüm kazanımlar, aşılardan kaçan yeni varyantların ortaya çıkmasıyla yok olabilir. O nedenle sosyal harcamalara ve sağlık harcamalarına öncelik verilmeye devam edilmesi gerekebilir. Ayrıca dünya iklim krizleriyle başa çıkmada hala çok yetersiz önlemleri tartışmakta. Anlaşılan hızla gelinen bu noktada tüm ülkeler bir arada küresel ekonomik düzenin genel istikrarına özen gösterme sorumluluğunu üstlenmek durumunda.

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
21.04.2022

ag meksika dan bile geri düşmüşüz

21.04.2022

ag meksika dan bile geri düşmüşüz

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ