'Sayın Süleyman Soylu’nun bir şikâyeti vardı. Savcılıkta açık o dosya henüz. O dosya bizim dosyamızın içerisine alınmasına rağmen ne sayın mahkeme tarafından ne de sayın savcılığın vermiş olduğu mütalaada bu konuyla alakalı herhangi bir değerlendirme ya da görüş belirtilmiş değil' diyen Polat, 'Dolayısıyla şöyle bir durum söz konusu oluyor: Bir ‘ahmak’ sözünü eden birisi var ilk kez. Bu sözü edene hiçbir işlem yok ama bu sözü iade edene bir dava açılmış durumda, ilgisiz bir şekilde devam ediyor. Bir de soruşturma açılmış durumda. Bu da devam ediyor. Yani sözü edene bir işlem yok ama bunu iade edene her türlü yargı yolu zorlanarak, bir süreç yürütülüyor. Bunu, hiçbir hukukçunun vicdanının kabul edeceğini düşünmüyorum. Kamuoyunun takdirine bırakıyorum ama böyle bir şeyin de olmaması gerektiğini ve olamayacağını düşünüyorum' şeklinde konuştu.
Polat açıklamalarına şöyle devam etti:
'Bilinçaltında aslında hâkim beyin, ‘Bu sözler Soylu’ya söylenmiştir. Bunun aksini söyleyen varsa gelsin hep beraber gülelim’ dedi. Ama orada söylediği söz şu; ‘Ben lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye’ başladığına ilişkin, bununla sınırlandırdığını düşünüyorum. Çünkü daha sonra ceza vereceğini de söyledi. Demek ki ‘ahmak’ sözüyle alakalı kısmı kabul etmiyor. Sadece bu ilk cümlenin girişiyle alakalı, sözü bütünlüğün anlamından ayırarak, bütünlüğünü de parçalayarak değerlendirmekte olduğunu gösterdi. Dolayısıyla ceza vermek eğiliminde olduğunu gösterdi. Buna bir itirazımız var. Şu açık ki bir söz ve konuşma bağlamından koparılarak, bütününden ayrılarak parça parça değerlendirilemez. Bu ceza hukukunda olmaması gereken bir şey. Bu açıkça bir niyet okumadır. Yargı kararlarında, mahkeme içtihatlarına aykırı bir durum. Kişinin kendi söylediğine, söylediğinden farklı bir anlam veremezsiniz.'