İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis ve siyasi yasak cezası dış basında da geniş yankı uyandırdı. Mahkemenin kararı cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilişkilendirilirken, iktidarın muhalefet üzerindeki son baskısı olarak nitelendirildi.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre Guardian gazetesi kararı, ana muhalefetteki kilit isimlerin üzerindeki baskının artırılmasının son adımı ifadeleriyle gördü.
Gazete aynı zamanda Canan Kaftancıoğlu ve HDP davasını hatırlattı.
'Uzun süredir devam eden ekonomik kriz 20 yıldır Türkiye'yi yöneten Erdoğan'ın AKP'sine olan desteği bugüne kadarki en düşük seviyelere indirdi. Ama AKP hâlâ ülkenin en büyük partisi.'
İmamoğlu'nun, seçim tekrarı ile İstanbul'da iki defa kazandığının hatırlatıldığı yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi kariyeri de kendine yer buldu:
'İmamoğlu'nun siyasi talihi bazen Erdoğan'ınkini yansıtıyor. Erdoğan 1994'te İstanbul belediye başkanı seçildikten sonra ünü ülke geneline yayılmıştı. Ardından 1998'de okuduğu bir şiirde halkı nefrete sevk etmekten suçlu bulunmuş, siyasetten men edilerek başkanlığı bırakmak zorunda kalmış ve dört ay hapis yatmıştı. Erdoğan'ın haksız yere mahkum edildiği algısı seçmenleri ateşlemiş ve dört yıl sonraki seçimlerde Erdoğan'ın İslamcı köklere sahip partisi seçimi kolaylıkla kazanmıştı.'
Gazete, önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en büyük rakibinin İBB Başkanı İmamoğlu olduğu aktardı. İmamoğlu'nun kamuoyunda Erdoğan'dan daha fazla destekçiye sahip olduğu belirtildi ve şu ifadelere yer verildi:
'Erdoğan'ın hem Türkiye'deki, hem de dışarıdaki muhalifleri, onu ve çevresindekileri Türkiye'nin mahkemelerini AKP destekçileriyle doldurmak ve yargıyı siyasi bir silah olarak kullanmakla suçluyor. Ekim 2022 tarihli bir Avrupa Birliği raporu 'yargı, sistematik olarak muhalif partileri hedef almayı sürdürüyor' diyor ve 'yargının bağımsız olmadığı, hakim ve savcılar üzerinde hukuksuz bir baskı olduğu' belirtiliyor.'
Gazete mahkemenin kararına yer verdiği haberde şu ifadeleri kullandı:
'Neredeyse 20 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan, devletin geniş alanları üzerindeki nüfuzunu kendi iktidarını güçlendirip rakiplerini baltalamak için kullanarak, Türkiye'yi daha fazla otoriterliğe itti.'
Evet benzerlikler göz ardı edilemez ancak ideolojiler farklı. "Ekim 2022 tarihli bir Avrupa Birliği raporu 'yargı, sistematik olarak muhalif partileri hedef almayı sürdürüyor' diyor ve 'yargının bağımsız olmadığı, hakim ve savcılar üzerinde hukuksuz bir baskı olduğu' belirtiliyor.'" Bu da zaten hepimizin bildiği bir şey.
Evet dün demiştim var bisey isteyen yorumumun altına istediğini yazsin zerre umrunda değil. Bu bir tiyatro aynı bela yine geliyor.. Bakalım görelim sonucu.. Şu ortamda mağdur olmak avantaj, mağdur etmek dezavantajdir... tıpkı 15 temmuz gibi..
Bu kararın hukuki veya kanuna uygun olduğunu söyleyen .......... hiçbir hukuka uygunluğu yoktur, Bunu savunan da katıksız ........ İmamoğluna "ahmak" diyen de bu doğrultuda yargılanmalı veya halkın bir kesimine "Sürtük" diyen şahısta yargılanmalı o zaman, Hukuk kişilere göre değildir fiilin suç olup olmadığına bakar suçsa herkesi kapsar (noktalamayı hayal gücünüze göre doldurabilirsiniz)