Hepimiz ilkokulda mutlaka birine abayı yakmış, derslerde ya da teneffüslerde gözlerimizi ondan alamamış, kimi zaman hayaller alemine dalıp gitmiş kimi zaman da aşkımızın derdine yanmışızdır. Karşılıklı olsun ya da olmasın sevginin bu en saf halini bize öğreten, o masum çocukluk aşklarının olmazsa olmazlarına gelin bir kez de beraber bakalım, eski günleri yad edip ilkokul aşkımızı hatırlayalım...
Bu aşk belirtgeci ilkokulda çoğu kız öğrencinin etek altı tayt giyme furyasını başlatan sebep olmuştur.
Bu mektuplar genelde isimsiz yazılmakla beraber aslında hem kısmen durumu itiraf edip ağır gönül yükünden bir nebze de olsa kurtulmayı, hem de vereceği tepkiyi gözleyerek nabız yoklamayı amaçlar.
Bu kavgalar genelde okulun arka bahçesinde düzenlenmekle beraber kimi zaman durumdan haberi olan esas kızımız kenarda 'Yapmayıaaan' diye bağırarak olayı izler ve içten içe durumdan memnun olurken, kimi zamansa esas kızımızın bu olaylarlardan haberi bile olmayabilir.
Bu takip genelde aşık kişinin 2 arkadaşının da iştirak etmesiyle, mümkünse kol kola girilerek yapılır.
Okul bahçesinde uzun yürüyüşler yapmak (uzun dediysek 10 dakika), kantine birlikte inmek, er kişinin kız arkadaşı için simit sırasına girmesi, meyve suyu ısmarlamak gibi düşük bütçeli ama duygu yoğunluğu bol aktiviteler birlikte çıkılan teneffüslerde yapılanlar arasındadır.
Bu aşık kişimiz hele bir de sınıfın popülerleri arasındaysa arkasına alacağı güruh ile sevgisini anlatmaktansa aşık olduğu kişide bir travmaya da yol açabilir.
Yan yana geçirilen her saniyenin kar sayıldığı o masum sevgi...
Böyle bir şeyin asla tesadüf olamayacağı ve kaderlerinizin bir yazıldığı düşüncesiyle evli, mutlu, çocuklu günlerinizi hayal etmeye başlayabilirsiniz.
'Yavrum tahta arkanda değil, buraya bak!' cümlesiyle hayaller aleminden uyanabilirsiniz.
Maazallah olur da burnunuzu karıştırırken sizi yakalarsa, hele o sümük sıra altına sürülürken yakalanılırsa vay halinize...
Bu yöntem artık bünyenin her şeyi göze alarak 'Bu aşkı daha fazla içimde tutamayacağım, seviyorum uleeyn' isyanıdır.
Bu durumda gerekirse yer kavgası bile yapılır, onunla beraber geçirilecek servis yolculuğu için her şey göze alınır.
'Sizin ev aşağı mahallede değil miydi?' sorusuna 'Buradan daha kestirme bir yol buldum, o yüzden burdan yürüyorum.' cevabını hazırda bulundurmak faydalı olabilir.
Nasıl bir sevgi alameti olduğu halen anlaşılamamış olsa da ilkokul çocuğu dilinde 'Bana bak, benimle ilgilen, bana bağır, sinirlenince çok güzel oluyorsun sevgilim...' gibi anlamlara geldiği düşünülebilir.
Kendisiyle gireceğiniz tatlı atışmalar kimi zaman ertesi gün okula gitmek için bile bir sebep olabilir. Bir diğer 'Sinirlenince çok güzel oluyorsun sevgilim...' çalışması.
Bunlar genelde kızların başvurduğu ve 'Beni seviyor mu?' testi olarak vuku bulan yöntemlerdir.
Neden? Çünkü aşk ulan...
Tüm bu klişelerin ardından aklınıza düşen ilkokul aşkınızı Facebook'tan veya başka bir yerden bulmanızı ise tavsiye etmiyoruz. Orada bir durun! Zira kendisi muhtemelen şu anda gördüğünüzde o saf duygularınızı paramparça edip yıkacak, sizi hayal kırıklıklarına gark edecek ve arayıp bulduğunuza pişman edecek bir haldedir. Siz siz olun, ilkokul aşkınızı ilkokuldaki haliyle hatırlayın.
Hiç unutmam ilkokul 5. sınıftayken sevdiğim kıza naber ya diyip kontrolsüz bi şekilde çelme takmıştım. O da düşüp kaşını sıranın kenarına vurup yarmıştı. Ve kaşındaki iz hala duruyor. Sevgimi değişik şekilde göstermişim ne yapayım yani
Biz 5 kişilik bir gruptuk öğretmen çizgisiz kağıt istemişti bi tek para bende vardı bende herkese alıp aşık olduğum kıza aşık olduğum için almamıştım :D
Ben ilkokuldayken kremalı bisküviyi ortadan ayırıp kaymağını sıyırıyordum, neymiş ilkokul aşkı .