İlk Türk Kadın Gazeteci İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Tek Kadın Üyesi: Selma Rıza Feraceli

'İlk yaratılışta insan yokmuş… Evet yeryüzü daha rahattı. (…) İnsan kendi cinsine de esir!... Dine, şeriata, düzene, âdetlere de esir!... Esir!.. Her şeye esir!..Bu hal nedir Yarap?!.. Kurtuluş yok mu? (…) Ah uçmak!.. bu esaret zincirinden kurtulmak!… Özgürlük, Özgürlük!...'

Kadınlar her dönemde, hayatın her alanında verdikleri mücadelelerle kadının gücünü kanıtlamıştır. Hem kendi mücadelesiyle hem tüm kadınlar için yaptıklarıyla Selma Rıza Feraceli de bunun en büyük örneklerinden biri.

Selma Rıza, 1872’de İstanbul’da 7 çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya geldi.

Babası Ali Rıza Bey, Şura-yı Devlet ve Meclis-i Âyan'ın önemli isimlerinden olan bir kültür adamıydı. Annesi Naile Hanım, Avusturya kökenli asil bir aileden geliyordu.  En büyük ağabeyi ise Paris’teki Jön Türkler’ in lideri ve 1908 devrimin ardından Osmanlı Parlamento’sunun başkanı olan Ahmet Rıza Bey’di. 

Selma Rıza, dönemin koşulları yüzünden eğitimini evde tamamladı. Ahmet Rıza Bey’in Selma Rıza’nın eğitimi üzerinde çok büyük etkisi oldu. Ahmet Rıza Bey, hürriyet fikrini ateşle savunan bir vatanseverdi. Kız kardeşini de kendisi gibi yetiştirdi.

Selma Rıza, bir gece her şeyi geride bıraktı ve İstanbul’dan ağabeyi Ahmet Rıza Bey’in yanına Paris’e kaçtı.

Kaçarken ne ailesine ne de dostlarına haber vermedi. Selma Rıza’nın bu cesur eylemi Jön Türkler tarafından takdirle karşılanacaktı.

Selma Rıza artık özgürlüğün ateşiyle vatan topraklarının en ateşli savunucularından biri olacak, Jön Türkler'le beraber mücadeleye atılacaktı. Selma Hanım, böylece İttihat ve Terakki'nin ilk ve tek yeminli kadın üyesi olarak tarih sahnesine çıkmış oldu.

Selma Rıza, çok iyi Fransızca biliyordu. İlk iş olarak eğitimine Sorbonne Üniversitesi’nde devam etme kararı aldı.

Selma Hanım, böylece bir ilke daha imza atarak Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim alan ilk Türk kadın oldu. 

Selma Rıza gazeteciliğe, İstibdat dönemine korku salan Meşveret gazetesinde başladı. Ahmet Rıza ve Halil Ganim Bey’in kendi paralarıyla çıkardığı, Osmanlı topraklarında hürriyet ve eşitliği savunan Meşveret kısa zamanda Jön Türk’lerin sesi haline geldi. Fransızca “Danışma” anlamına gelen Meşveret önceleri ayda iki kez yayımlandı.

Selma Rıza, artık basın tarihimizin ilk kadın gazetecisiydi.

Meşveret için gecesini gündüzüne kattı, durmaksızın çalıştı. Aynı zamanda Bahaeddin Şakir ile Samipaşazade Sezai’nin çıkardığı Şuray-ı Ümmet gazetesinde de yazıyordu. Samipaşazade Sezai Selma Rıza Hanım’ı “ Kadınlığın Tacı” olarak nitelendiriyordu.

Çetin mücadelelerin ardından, 1908 devrimi II. Abdülhamit istibdatını yıktı. Jön Türkler, amaçlarına ulaşmış, memleketi güzel günlere götürecek devrimin ilk adımını atmışlardı. Artık yurda dönme vakti gelmişti. Selma Rıza 10 yıl boyunca kaldığı Paris’ten, Jön Türkler’le beraber yurda geri döndü.

Selma Rıza, gazeteciliğe İstanbul'da da Hanımlara Mahsus Gazete ve Kadınlar Dünyası gibi önemli kadın dergilerinde yazmaya devam etti.

Aynı zamanda kendini kültürel ve sosyal alandaki konulara verdi, kadının hürriyeti ve eşitliği sorununa eğildi. Bu sırada Osmanlı Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Selma Hanım, 5 yıl boyunca cemiyetin Genel Sekreterliği görevini üstlendi. 5 yılın sonuna gelindiğinde ise cemiyette vicdanına ters düşen bir takım yanlışlar gördü. Yönetimin yanlışlarını düzeltmek için mücadele etse de işe yaramadı. Selma Rıza, Genel Sekreterlik görevinden istifa etti. İstifası kabul edilmese de Selma Hanım, sözlü ve yazılı olarak yapılan tüm ricaları reddetti. 

Selma Rıza, aynı zamanda 1899’dan itibaren “Sosyal Açıdan Kadın” konusuna eğildi. O tarihe kadar dünyada çıkan tüm yayınları inceledi. Paris’te konu üzerine verdiği derslerle gerek Fransız aydınları, gerekse Jön Türkler arasında konun uzmanı olarak tanındı. Ancak mütevazi kişiliği yüzünden, bilgilerini geniş kitlelere aktaramadı. Yine de edebiyatçılar ve Fransız sosyologlar özellikle de Claude Farrere onu yetenekli bir sosyolog olarak tanımladı.

Selma Rıza mandacılığa karşı sonuna kadar hürriyet fikrini ateşle savundu.

Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalist ülkeler Wilson’ın ortaya attığı yasalarla topraklarımızı paylaşım sürecine girdiğinde topraklarımızda mandacılık yandaşları arttı. Wilson Prensipleri Cemiyeti, koşulsuz Amerikan Mandasını savunurken Babıali’de de bir karamsarlık hakimdi. Bu hava bir çok gazetecinin kafasını karıştırıyor, onları umutsuzluğa sürüklüyordu. Babı-Ali'de Bütün bu gazetecilere, aydınlara, edebiyatçılara karşı çıkan tek kadın Selma Rıza’ydı. Selma Hanım'ın kafası mesele hürriyet olduğunda her zaman netti. Vatan topraklarında başka devletlerin kanlı postalları kabul edilemezdi. Selma Hanım, ölümü pahasına savunduğu ilkelerden asla vazgeçmedi. Selma Rıza, manda yanlılarına gönderdiğ i mektuplarla vatansever bir kadının, bir gazetecinin nasıl olması gerektiğinin de örneğini yarattı.

İstanbul’da Müslüman Osmanlı kadınları için okullar açılması uğrunda mücadele etti.

Meclis-i Mebusan reisi olan ağabeyi Ahmed Rıza’nın da ön ayak olmasıyla Kandilli’deki Adile Sultan Sarayı’nın Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi olarak açılmasına yardımcı oldu.

Selma Rıza, gazeteciliğin yanında güçlü bir edebi kaleme de sahipti. İki tane roman yazdı. Ancak yazdığı şiirler gibi romanlarını da yayımlamadı. 1892 yılında kaleme aldığı “Uhuvvet (Kardeşlik)” adlı romanı ancak 1999 yılında dili sadeleştirilerek Kültür Bakanlığı yayınları arasında yayımlandı.

Selma Rıza, 1931 Şubat’ında, henüz 59 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan Selma Hanım’ın cenazesine yalnızca 5 kişi katıldı.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
06.10.2018

Fransızca “Danışma” anlamına gelen Meşveret önceleri ayda iki kez yayımlandı. sanirsam gazete francizca osmanli halki fransizca biliyomuymus cidden merak etdim

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ