İlk Motor Fabrikamızdı: Erbakan'ın Kurduğu ve Dünyaya Kafa Tutmasına Rağmen Göz Göre Göre Terk Edilen Proje

Gümüş Motor'un kısa ama bugün bile dersler içeren hikayesini anlatacağız sizlere, dinledikten sonra bugün neden kendi otomobilimizi yapıp dünyaya satamadığımızı da anlayacağız...

Baştan söyleyelim, bugün Türkiye üretim teknolojilerinde önemli bir yere sahip, bunu yadsımak mümkün değil.

Bizim tartışacağımız nokta bambaşka ve bundan 50 yıl öncesine giderek yapacağımız bu yolculuğun ardından çok önemli dersler çıkaracağız ve daha da önemlisi Türkiye'yi yakından tanımış olacağız.

Vaktiyle başbakanlık da yapmış Necmettin Erbakan'ı hepimiz tanıyoruz, en azından adını duymuşuzdur.

Siyasi kimliğinden önce bir mühendisti kendisi. Makina Mühendisliği fakültesini bitirdiği yıllardan itibaren Türkiye'nin yerli motor üretebilmesi için gerekli altyapıyı kurmaya çalıştı. Nitekim Almanya'dan döndüğü 1956 yılında Gümüş Motor adıyla kurduğu şirketle bu hayali gerçekleştirmek için ilk adımı attı.

Almanya'da aldığı eğitim ve yaptığı gözlemleri bir bir not etmiş ve kurulan bu yeni fabrikaya entegre etmek için hedef koymuştu Erbakan.

Projenin ilk aşaması tarımda kolaylık sağlayacak bir sistem geliştirmekti, kollar sıvandı. Temellerini attığı fabrikada tarım sulama sistemlerinde kullanılacak, 15 beygire kadar güç üretebilen motorlar üretmek için hazırlıklar tamamlanmıştı.

Projede yüzden fazla yatırımcının yanında büyük bir destek de devletten gelmişti, yani üretim yapılabilmesi için her şey hazırdı.

1960 yılında Almanya'dan alınan lisansla ilk üretim gerçekleştirildi.

Tarımda kullanılan ve yabancı markaların ürettiği motorları birkaç bin lira daha ucuza satarak seri üretime geçildi. Devlet desteğini de hesaba katarsak bazı dönemlerde fiyatlar yarı yarıya seviyesine bile gelmişti. 

İşler yolunda gidiyor gibi gözükse de rekabet edilen markalar dünyanın en büyükleriydi ve onlar Türkiye pazarı için fiyatlarını daha da düşürdü. Bu rekabetten pek de karlı çıkamayan şirkette yaşanan kriz tüm projeyi sırtlayan Erbakan'ı soğutmuş olsa gerek, şirketten ayrılıp akademik bir rota çizmeye karar verdi.

Bu noktada hikaye el değiştiriyor.

Bu son krizin ardından özelleştirilen şirketin ismi değiştirildi ve rekabet edebilmek için büyük çaba sarf edildi.

Neredeyse 15 yıl bu çabada başarılı da olundu. Türkiye'de bugün bile 40 yaşında olmasına rağmen sorunsuz çalışan motorlar üretildi, önce kırsal kesime ardından tüm ülkeye yayılan bu motorlar ülke sınırlarını aştı ve Orta Doğu'da büyük talep gördü.

Fakat yıl 1980'e geldikten sonra tarım üretimi azalmaya, motorlara talep düşmeye başladı.

Bunun yanında özelleşen şirket eski tipte motorlarını üretmiyor, belli amaçlarda üretimler yapıyordu, bu da satışları kısıtlıyordu. Zarar etmesine rağmen devlet desteğiyle yıllarca ayakta tutulmaya çalışıldı fakat yaklaşık 9 yıl önce ana fabrikasına kilit vuruldu.

Türkiye'nin ilk büyük sanayi girişimi, ilk motor fabrikası ve en eski sanayi kuruluşu neden 56 yılın ardından silindi?

Yanıtını tam olarak bilmek imkansız fakat şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekiyor, başarıyı nerede arıyoruz? Bir fabrika mı yoksa bir AVM mi daha değerli, bizlerin gözünde? Yeterince destek verebildik mi, yeni sanayi girişimlerine ve teknolojilere gerekli yatırımları yapıyor muyuz? 

Bu sorular sadece yöneticilere değil, hepimize aslında.

Şimdilik yanıtı şirketin son genel müdürü, Yalçın Arsan'a bırakalım, biz de kendi yanıtımızı düşünelim:

Kimilerine göre zamanı doldu, kayboldu gitti. Bana göre ise büyük potansiyeli olan ama niteliksiz, vizyonsuz ve sorumsuz sahibi tarafından umursanmayan bir şirketti. Türk sanayisi için ise kaçmış bir fırsattı. Yaratmak için 56, kaybetmek için sadece birkaç yıl gereken, kocaman ve ulusal bir fırsat.

Sizce, neden biz kendi teknolojimizi üretemiyoruz?

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR

Çünki hep eskiyi yakalamaya çalışıyoruz. Yeni teknoloji üretmek için yatırım yapmak gerekli, kaçan trenlerin peşinden koşmak değil. Şimdi elektrikli otoya geçiş vakti, bunu şimdi yaptık yaptık, geç kalırsak zaten büyük firmalar piyasayı ele geçirecek

28.09.2019

"...rekabet edilen markalar dünyanın en büyükleriydi ve onlar Türkiye pazarı için fiyatlarını daha da düşürdü." Türkiye pazarı için fiyarlarını daha da düşüren markalar neden zarar etmemiş?

Çünki adamlar onlarca yıl öncesinden bu işe başlamış, birçok telif hakkı almış ve yükset adetlerde üretim yapıyor. Sen sonradan aynı işe girişince ya telif ücreti ödeyerek diğer firmaların teknolojilerini satın alacaksın veya kendi teknolojin için argeye yatırım yapacaksın. Her ikisindede daha pahalıya maletmiş olacaksın. Bu işler uzun seneler boyunca sabır ve sermaye gerektiren işler, dışarıdan görüldüğü gibi değil.

29.09.2019

Araplara satıp paraları cebe atmak varken, yatırımı kim ne yapsın..

TÜM YORUMLARI OKU (11)