Her ilişkinin başı, genellikle tarafların bu dünyadan değilmiş gibi davranmaları ile başlar. İnsana ait doğal olan ne varsa sanki kendimiz yapmıyormuşuz gibi, hatta bunlardan hiç haberimiz yokmuş gibi takılmaya bayılırız. Gel gör ki gerçekler öyle değil. Bu rahatlık için ilişkide zaman lazım. Siz farkında olmadan ilişkide samimiyetin bir üst seviyesine çıkmanıza sebep olan olayları hiç düşündünüz mü? Hazırsanız mesafeleri yok eden bu kırılma noktalarına birlikte göz atalım:
Mecbur kalmadıkça yapmadığımız bir eylem. Hatta anne babamızın içtiği şişeden bile çoğu zaman içmediğimiz olmuştur. Ancak insan öyle bir noktaya geliyor ki arkadaşlar, beyninden resmen şöyle bir alt yazı geçiyor: 'Ya nasılsa öpüşüyoruz, bu da aynı şey'
Her yerimizi değdiriyoruz ama ayaklarımızı herkese değdiremiyoruz, doğru mu? Bence doğru. Bir insanın eğer ayaklarına tiksinmeden dokunabiliyorsanız ilişkide belirli bir seviyeye gelmişsiniz demektir, hayırlı olsun.
İlk başlarda sofraya bi çoban salata geldiğinde 'Canım sen yiyecek misin?' diye sorulan ilişkiler, daha sonra 'Koy koy biraz daha soğan koy' olarak evrim geçiriyor. Aşkın karşısında soğanın-sarımsağın ne önemi var diyenler işte tam burada buluşuyor...
Tabii diyeceksiniz ki 'Zaten öyle olması lazım'. Fakat ilişkinin ilk aşamalarında böyle olmuyor maalesef. Ne zamanki gerçek dünya dertlerinden, kredilerden, borçlardan bahsediliyor; işte o zaman 'Bırak ben öderim bırak tamam' deniliyor.
Bir ilişkinin en büyük mihenk taşı sevgilinin ailesi ile tanışmaktır. Kıyamet günü gibi düşünülen o gün gelip geçtiğinde ise onlar sizin için 'Aaa bunlar bildiğimiz insanmış ya' oluyor.
Genellikle ilişkilerin 6 ay ya da 1 sene sonra yaşanılan kaçınılmaz durumudur. Herkesin kafasını kurcalayan 'Acaba benim de başıma gelir mi?' sorusu sizde de varsa derhal cevap verelim: Gelir. Eğer sevgiliniz sizin yanınızda gaz çıkarttıysa o noktadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz, artık bir bütün sayılırsınız.
En başlarda 'Işığı kapatsana' gibi talepler daha sonra 'Neyse sittiret, soyunup döküneyim şurda' gibi iç seslere dönüşebilir. Zaten yabancı değil, ha yanında soyunmuşsunuz ha içerdeki odada? İşte bu samimiyettir, yakınlıktır.
'Hemen girip çıkayım da benim kaka yaptığımı anlamasın' diye düşünmeniz yaklaşık olarak ilk 3 aylık sürede geçerli. Sonrasında kendinizi anatomi, biyoloji gibi fen bilimleri ile ikna ediyor olacaksınız. En sonda da 'Şu camı biraz aç bari' gibi samimi dilekler sizi karşılayacak...
Nereye kaçacaksınız arkadaşlar? Bir gün elbet o cennetten kopup geldiğini düşündüğünüz sevgiliniz, yanınızda tırnaklarını kesecek. İşte size aranızdaki mesafeleri ortadan kaldıran bir hareket daha...
'Çünkü doğallık budur' diye içinden geçirenleri duyar gibiyim. İlk buluştuğunuz gün üzerinize döktüğünüz parfüm miktarını litre bazında bir gözden geçirin. Her şey yatırım yapana kadar değil mi? Haklısınız...
Bir insan bir insanın siyah noktasını sıkıyorsa, o insanı özümsemiş ve adeta yalayıp yutmuş demektir. Eğer birbirlerinin siyah noktasını sıkan bir çift görürseniz onlara kaç yıldır beraber olduklarını ve birbirlerinin ismini hatırlayıp hatırlamadıklarını sorun.
Kulaklık herkese verilmez, kişiseldir; doğru mu? Heh, o zaman siz kulaklığınızı verdiğiniz kişiyle ilgili herhangi bir temizlik takıntısı yaşamıyorsunuz demektir. Demek ki artık bir takım şeyler aşılmış...
Makine olmadığımıza göre hepimizin hastalanması kadar doğal bir şey olamaz. Özellikle nezle, grip gibi hastalıklarda yüzünüzün gözünüzün ne hale geldiğini bir düşünün hele. İşte bir insan sevgilisini o halde gördükten sonra artık ilişkide 25 seviye birden atlanmış sayılır.
Siz yine de kimsenin yanında pırt yapmayın... İyi günler!
Osurmak filan biraz şov bence... Samimiyeti saygısızlığa çevirmemek lazım ...
Osurmak, soğan kokmak, tırnak kesmek siyah nokta sıkmak. Oldu olacak karşılıklı s.çın yabancı değil nasıl olsa
eşim ya da sevgilim benim en iyi dostum olmalıdır. ve insanlar en iyi dostlarının yanında kasmamalı rahat ve doğal olmalıdır.. soğan seviyorsa yesin diş fırçalamak 2 dk en kötü bi karanfil ya da naneli sakıza bakar.. sabah uyandığında gerinirken pırtlatması ya da akşam maç ve film izlerken en heyecanlı yerde salması (zırt pırt pislik yaparcasına değilde masumane) ne biliyim wcde rahat olmak sonuçta kimse jelibon ya da çikileta sıçmıyo.. aşın artık bunları. he kimi istesede aynı bardaktan su içemez ya da benzeri şeyler bu da o kişilerin yapısı gereğidir. ona da saygı duymak lazım