Kaynak:
http://imgur.com/gallery/5U64z
İşte hepsi birbirinden ilginç 29 evlerden ırak hastalık:
İşte hepsi birbirinden ilginç 29 evlerden ırak hastalık:
Bu hastalıktan muzdarip kişiler, inek veya öküz olduklarına inanırlar.
'Trimethylaminuria' olarak da adlandırılan bu genetik hastalık, hastada çürümüş balık ve çöp kokusuna benzer bir vücut kokusu oluşmasına sebep olur. Bu rahatsızlığın bilinen bir tedavisi yok; ancak diyet yapmak, antibiyotik ve B2 vitamini almanın semptomları hafiflettiği biliniyor.
Bağışıklık sisteminin her türlü yiyeceğe olağandışı tepki vermesi ile kendini gösteren hastalık. Semptomları arasında kaşıntı, dil şişmesi, kusma, ishal ve nefes darlığı bulunuyor.
Proteus Sendromu, deri, kemikler, kaslar, yağ dokuları, kan ve lenf damarlarının aşırı büyümesi ile birlikte vücutta çeşitli tümörler oluşması durumuna verilen isim. Genellikle, uzuvlardaki kemikler, kafatası ve omurga etkilenir. Bu hastalıktan muzdarip olan kişilerde damarlardaki kusurlu oluşum nedeniyle ortaya çıkan derin ven trombozu ve akciğer ambolisi erken ölümlere sebep olabilir. Semptomları arasında zihinsel engellilik, felç ve görme kaybı bulunur. Bilinen vakaların sayısı 200'den fazla.
Vücutta anormal kıllanma ile karakterize hastalık. Hipertrikozun iki çeşidi vardır; birinde kıllanma tüm vücutta, diğerinde ise sadece belli bir bölgede gözleniyor. Hastalığın bilinen bir tedavisi yok, bu yüzden de hastalar ya çok sık tıraş oluyor ya da kalıcı olarak tüylerini aldırmayı tercih ediyorlar. Bu sendrom aynı zamanda kedilerde de gözleniyor. Bu sendroma sahip Atchoum isimli bir İran kedisi medyada büyük yankı uyandırmıştı.
Nadir görülen genetik bir bozukluk olan progeria, çocuklarda erken yaşlanma gözlenmesi durumuna verilen isim. Bu hastalıktan muzdarip çocuklar, kalp hastalıkları ve felç gibi sebeplerle hayatlarını kaybediyorlar. Ortalama yaşam süresi 13 yıl; ancak bazı hastalar 20 yaşına kadar ya da daha fazla yaşayabilirken, bazıları daha da küçükken yaşama veda ediyor. Bu hastalık, dünya çapında yaklaşık 4 milyon bebeği etkiliyor.
Bu hastalık spontane olarak ve devamlı ortaya çıkan genital uyarılmalar ile kendini gösterir. Orgazm ve ıslaklık veya ereksiyon yaşanabilir; ancak şart değildir. Yaşanan durumun cinsel arzu ile hiçbir ilişkisi yoktur. Hasta, orgazm olursa bir süreliğine rahatlayabilir.
Bu sendrom, Stockholm sendromunun aksine, rehin alan kişinin rehinesine karşı sempati geliştirmesiyle ortaya çıkar.
Ağır bir genetik deri hastalığı olan palyaço bebek hastalığı, üstderi korununun kalınlaşmasına neden olur. Doğduğu zaman bebeğin tüm vücudu derin çatlaklarla birbirinden ayrılmış kalın beyaz deri tabakaları ile kaplıdır. Hastaların kafataslarında ve yüzlerinde çeşitli bozukluklar gözlenir. Hastanın kulağı veya burnu olmayabilir ya da az gelişmiş olabilir. Bu rahatsızlık ile doğan bebeklerde genellikle doğum sırasında kanama gözlenir.
Bu hastalıktan muzdarip kişiler, sert ve çatlaklı derileri normal ısı kaybını engellediğinden, sıcaklık değişiminden çok etkilenirler. Göğüs duvarının şişmesini ve içeriye yeterli hava çekilmesini engelleyen deri yüzünden solunum sekteye uğrar. Bu da hiperventilasyona ve solunum yetmezliğine yol açabilir. Hastaların derisi suyu muhafaza etmeye uygun olmadığından, genelde dehidrasyon yaşarlar.
Koro sendromu, kişinin penisinin küçülmekte veya içeriye çekilmekte olduğu korkusuna kapılmasına neden olan psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Hastalar, genital bölgeleri yok olduğunda öleceklerine inanırlar. Bu hastalık genellikle Hindistan, Çin ve Japonya'da görülüyor.
Bu deri hastalığında, hücre ölümü üstderinin deriden ayrılmasına sebep olur. Hastalık genellikle ateş, boğaz ağrısı ve yorgunlukla başlar. Ağız, dudaklar, genital ve anal bölgelerde doku bozulması görülür. Özellikle ağızdaki lezyonlar çok acı verir; yemek ve içmek neredeyse imkansız hale gelir. Bu hastalık, ilaçlardan veya enfeksiyonlardan dolayı ortaya çıkabildiği gibi genetik de olabilir.
Papua Yeni Gine'deki Fore Kabilesi'nde görülen bu hastalık, frenlenemeyen gülme krizleri ile kendini gösteriyor. Yamyamlık sonucu ortaya çıkan bu hastalığın sonu ise ölüm. Yaygın olarak görülen semptomlar ise şöyle: kas kontrolünün azalması, deformasyon, konuşmada bozulma, titreme, duygusal dengesizlik ve depresyon.
Bu hastalık, gümüş veya gümüş tozu bileşimlerine maruz kalma sonucu ortaya çıkar. Hastanın cildi, mavi veya mavimsi griye döner.
Bu sendroma yakalanan kişiler, normal uyaranlara uzuvlarının ani hareketleriyle anormal tepkiler verebilir. Zıplamak, bağırmak ve oraya buraya vurmak yaygın görülen semptomlardan.
Bir mazoşizm çeşidi olan bu hastalıktan muzdarip kişiler, uzuvlarını kesmek için takıntılı bir istek duyarlar.
Bu sendroma yakalanan hastalar, insan olmayan bir hayvana dönüştüklerine ya da dönüşebileceklerine inanırlar.
Normalden daha fazla dişe sahip olma ile karakterize hastalık.
Suyla temas eden cilt acır ve kızarır. Hastalığın, suyun sıcak/soğuk olması veya suyun içindeki flor ve klor ile ilişkisi yoktur.
Hastaların birdenbire yabancı bir aksanla konuşmaya başlamaları ile karakterize bir bozukluktur. Hastalar, sözcükleri doğru telaffuz edemedikleri için aksanlı konuşuyormuş izlenimi verirler. Bu rahatsızlık, genellikle felç, kafa travması, migren veya gelişimsel problemler sebebiyle ortaya çıkar.
Vücut parçalarının anormal şekilde büyümesine yol açan bir parazit enfeksiyonu. Çoğu insan, dış belirtileri göstermez ancak lenf ve bağışıklık sistemleri ve böbrekleri zarar görür. Hastalık, enfektif larva taşıyan sivrisinekler aracılığı ile taşınır. Daha çok Güneydoğu Asya, Hindistan, Afrika ve Güney Amerika'da görülür.
Bu sendromdan muzdarip olan bir kişi, ölü olduğuna inanır. Çoğu hasta, belirli bir organlarının veya vücutlarının büyük bölümünün var olmadığını düşünürler.
Tek başına bir hastalık olmayan bu durum, Paget hastalığı gibi hastalıkların habercisi olabilir. Yüzdeki kemikler fazla büyür ve bunun sonucunda görme kaybı yaşanabilir; nefes alma ve yemek yeme konusunda sıkıntı çekilebilir.
Doğuştan gelen bu hastalıktan muzdarip olan kişiler, fiziksel acı hissetmezler. Bu hastalık özellikle çocuklukta çok tehlikelidir. Bu çocuklar, fark etmeden kemiklerini kırabilir veya dudaklarını/dillerini ısırabilir. Hastalar, acıyı hissetmedikleri için çeşitli hastalıkların semptomlarını gözlemek güçleşir.
Otofaji, kişinin kendini ısırarak ve çeşitli vücut parçalarını yutarak kendine acı çektirme isteği duymasına verilen isimdir. Bu duruma şizofreni, psikoz veya Lesch–Nyhan Sendromu eşlik edebilir.
Bu rahatsızlıktan muzdarip bir kişi, ünlü birinin gizliden gizliye kendisine aşık olduğuna inanır.
Bu sendroma yakalanan kişiler, yakın çevrelerindeki bir yabancının aslında tanıdıkları biri olduğuna ve kılık değiştirdiğine inanırlar.
Besleyici özelliği olmayan kağıt, kil, boya, metal, tebeşir, toprak, cam ve kum gibi maddeleri yeme isteğiyle kendini gösteren bu hastalık, genellikle vücuttaki mineral eksikliğinden dolayı ortaya çıkıyor.
Bu sendrom, DNA'nın ultraviyole ışınların verdiği zararı onarma konusunda yetersiz kalması ile karakterizedir. Hastalık ilerlemiş ise, hastanın hiçbir şekilde güneş ışığına maruz kalmaması gerekir. Semptomları arasında güneş yanıkları, çok fazla sayıda çil oluşumu, cilt kanseri, kanlı gözler, ciltte koyu renkli lekeler ve cilt kuruluğu bulunur.
Kuzey Amerika yerlilerinden Algonquian kabilelerinde gözlenen bu hastalık, başka besin kaynaklarına ulaşmak mümkün iken insan etine duyulan arzu ve yamyam olmaktan duyulan korku ile kendini gösteriyor.
Başlıktaki ironiye bak yalnız. 3 kez tahtaya vurmak gibi batıl inançlar da hastalıklı bir ruhun habercisidir.
Halimize binlerce kez şükürler olsun. Bu hastalıkları Allah düşmanımıza bile vermesin, Allah yardımcıları olsun.
#25 Türkiye'de 75 milyon kişide görülüyor zaten. Bizim için pek de şaşırtıcı değil.