Gerçekten dünyada neler neler varmış!
Gerçekten dünyada neler neler varmış!
Çıplak Kadınlar Kabilesi olarak da bilinen Himba Kabilesi Afrika’da Kuzey Namibya’da bulunuyor. Kadınların hiçbir şekilde kıyafet giymediği, çıplak gezdiği bu kabile günümüze kadar kendini dış etkilerden koruyabilmiş.
Gelecekteki çocuğunun kendisiyle iletişim kurmasını bekliyorlar. Daha doğmamış olan çocuk annesi ile bir şarkı aracılığı ile iletişim kuruyor. Bu şarkı çocuğun ve ailenin hayatında hep var oluyor. Kadınlar hamile kalmak istediklerinde o şarkıyı duymak için ağacın altına oturuyor, sonrada duyduğu şarkıyı kocasına söylüyor. Sonrasında da birlikte oluyorlar ve çocuğun doğumunu beklemeye başlıyorlar. Ama önce şarkının gelmesi gerek!
Bu şarkının anne ile kurulan ilk iletişim olduğu kabul ediliyor ve çocuk bugünden sonra var oluyor. Çocuğun söylediği şarkı tüm aileye öğretiliyor ve çocuk yere düştüğünde o şarkı ile avutuluyor, kötü bir şey yaptığında yine topluca o şarkı söyleniyor.
Bu kabilede herkesin bir şarkısı bulunuyor ve yaptığı her eylemde bu şarkı ile karşılaşıyor. Kabilenin farklı bir öğretisi de ceza yerine her zaman sevgi ve anlayış uygulamaları.
Papua Yeni Gine’nin dağlarında yaşayan birkaç kabile ölen kişilerin güçlerini taşımak için yıllardır ilginç bir yönteme başvuruyorlar. Ölen kişilerin ayak, diz ve dirseklerine delikler açılıyor ve daha sonrasında bedeni asıyorlar. Sonrasında vücutta bulunan tüm yağ çıkarılıyor ve ölen kişinin ailesin veriliyor.
Ölmüş kişinin bedeninden yağ çıkarıldıktan sonra bu yağı önce vücutlarına sürüyorlar daha sonra da kalanını yemeklerine katıyorlar. Bunu yapmalarındaki asıl amaç ölen kişinin güçlerinin ve özelliklerinin kendilerine geçmesini sağlamak.
Bunun haricinde tüm bu ölü asma, yağını çıkarma ve kullanma ritüelinin bir başka nedeni de var: Dış dünyadan gelen kişileri korkutmak.
Papu Yeni Gine’nin en kalabalık kabilesi olan Huli Kabilesi, dışarıdan etkileşime Açık bir topluluk hatta festivallere dışarıdan katılım sağlanmasına izin veriliyor. Yüksek dağlarla çevrili platolarda yaşayan ve farklı bölgelere dağılan Huliler bu etkileşime rağmen geleneklerini hala ilk günkü gibi koruyor.
Sosyal sınıf olarak klanlar ve alt sınıflar olarak yapılanan Huli halkında peruğun yeri ayrıdır. Bu perukları kabile içinde yetişen Huli Perukçuları yapar ve bu perukların her biri kişiye özeldir. Bir peruğun yapılması ortalama 18 ay sürer. Huliler perukları savaşlarda da kullanır.
Endonezya’da yaşayan Daniler eşi, çocuğu gibi sevdikleri kişiler öldüklerinde yas tutmak için bir parmağını kesiyorlar. Kesmeden önce iple sıkıca sararak parmağın uyuşmasını sağlıyorlar, sonra da kesiyorlar. Hayatlarına bu şekilde ilginç ve acı verici bir yasla devam ediyorlar.
Mynmar’ın kuzeyinde yaşayan Karenler bir diğer ismi ile Padaungları turistik aktivitelerden ve haberlerden biliyoruz. Boyunlarına 5-6 yaşında halka takmaya başlayan kadınlar ne kadar halka takarsa kabile içerisinde o kadar statü sahibi oluyor.
Boyunlarına maksimum 35’e kadar halka takabilen kadınların asıl amacı hem güzel görünmek hem de tıpkı bir ejderha gibi güçlü olarak köylerini ve ailelerini korumak. Boyunları taktıkları halkalar ile uzayıp inceldiği için de hayatları boyunca çıkaramıyorlar. Hep bu şekilde uzun boyunla ve halkalar ile yaşamak zorundalar, aksi halde çıkardıkları an ölürler.
Hindistan’daki Sundarnbans Milli Parkı’nda vahşi hayvanlar ile birlikte yaşayan Munda üyeleri yaşadıkları yer bakımından da oldukça farklılar. Yaban hayatı korumak adına milli park ilan edilen bölgede aslanlar ile birlikte ilkel bir kabile hayatı süren bu grup hayatta kalmak için maske takıyor.
Aslanlar saldıracakları kişi ile göz teması kurdukları an fark edildiğini anlayıp o kişiye saldırmaktan vazgeçiyor ve uzaklaşıyor. Munda kabilesi üyeleri de arka tarafında da yüz olan büyük maskeler takıyor ve olası bir aslan saldırısını önlemeye çalışıyorlar.
Hayatta kalmak için başka şansları yok. Maske takmayanlar direkt aslan saldırısı sonucu ölüyor.
Kuzey Afrika’da göçebe ya da yarı göçebe yaşayan Berberiler bilinen en eski halklardan bir tanesi. İbranice’ye benzeyen bir dil olan Berberice’yi hala kullanan halk sanılanın aksine Arap değildir. Hatta Araplardan çok önce bu bölgeye yerleşmişlerdir. Mavi gözleri ve yeşil-mavi arası dövmeleri ile tüm gruplardan farklılaşırlar.
Trans bireylerin resmen kabul edildiği bu kabilede her şey biraz farklı. Aslında onlar birer kabile değil ama Babür İmparatorluğu’ndan gelen aynı köklere sahip ve cinsel yönelimleri farklı olan kişiler. Onlar için ayrık anlamına gelen hijra kelimesi kullanılıyor.
Hindistan ve Pakistan’da yaşayan Hijralar iyi örgütlenmiş gruplar tarafından ayin ile alınıyor ve daha sonrasında grubun bir parçası yapılıyor. Genellikle hepsi aileleri tarafından terk edilmiş, dışlanmış kişiler. Bireyin hijralığa geçişi de oldukça ilkel koşullarda gerçekleşiyor.
Hijralar düğünlerde dans ederek para topladıkları gibi genelevlerde de çalışabiliyorlar.
Amazon Ormanları’nda yaşayan ve dış dünya ile bağlantısı neredeyse hiç olmayan Yanomamiler çağımızın en ilkel kabileleri arasında yer alıyor. Kabile inanışına göre ise ölen bir kişinin hiçbir parçası yeryüzünde kalmamalı. Bu yüzden de ölen kişiyi yaktıktan sonra, tüm aile üyelerine küller dağıtılıyor ve herkesin külleri yenmesi bekleniyor.
Endonezya’da yaşayan Tidong kabilesinin yeni evlenen üyeleri, evlendikten sonraki 3 gün içinde hiçbir şekilde duş alamıyor, tuvalete gidemiyor ve cinsel ilişkiye giremiyorlar. 3 gün banyo yapmayan çiftin mutlu bir evliliği ve sağlıklı çocukları olacağına inanılıyor. Bu gelenek de yıllardır kabile içerisinde devam ediyor.
Abi her şeyi anladım , ölüden yağ çıkarmalarını bile anladım , evlenince sıçmamak niye ?? 3 gün tuvalete gitmez mi olm??
Hindistan da aslan var mıydı.? Biri aydınlatırsa sevinirim.