Psikoloji bilimi insan ömrünü, bebeklik, çocukluk, ergenlik, erişkinlik ve yaşlılık olarak dönemler halinde inceler. Her dönem, kendi içinde baş edilmesi gereken sorunlar ve aşılması gereken engeller barındırır. Yaşlılık dönemi, insan yaşamının teorik olarak son evresi olması bakımından belki de en zor dönemdir.
Hemen her durumda olduğu gibi “madalyonun iki yüzü var“ sözü yaşlılık dönemi için de geçerli. Bir yandan bakıldığında; hayatın getirdikleri ve götürdükleriyle hesaplaşılmış bir dönem olması, biriktirilen tecrübeler, artık kişiyi bir ‘bilirkişi’ mertebesine yükseltiyor. Hayata daha olgun yaklaşabilme şansı veriyor yaşlanmak. Artık eskisi gibi ağır sorumlulukların yaşanmadığı, bir sonraki nesle devredildiği bir dönem. Yaşamış, biriktirmiş ve çözmüş olmanın rahatlığı ile sahneden çekilme ve yeni oyuncuları izleme vakti.
“İleri Yaş Depresyonu” madalyonun diğer yüzü. Üretkenlik dönemini tamamlamış olmak, eskisi gibi çözümler üretememeye başlamak, bu nedenlerle karar mekanizmasının dışında kalmak ya da tutulmak, evden ayrılan çocuklar, arkadaş kayıpları, yaşa bağlı sağlık sorunları, en önemlisi eş kaybı yaşlılık dönemini insan ömrünün yaşanılması en zor dönemlerinden biri yapıyor.
Tıbbın sağladığı olanaklarla uzayan insan ömrü, genç bir nüfusa sahip olduğu bilinen ülkemizde de yaşlı nüfusun hızla artmakta olduğu gerçeği ile yüzleşmemiz gerektiğini gösteriyor. Hemen hepimizin ailesinde 70 yaş üstü bir büyüğümüz var. İleri yaş depresyonu sadece ruhsal bir hastalık olarak kalmayıp, şeker, yüksek tansiyon ve birçok nörolojik rahatsızlıkların daha ağır yaşanmasına neden olduğundan tüm aileyi etkileyip, aile içi huzuru tehdit eder bir hale de gelebiliyor.
Depresyon her yaştan kişinin yaşayabildiği tedavisi olan bir hastalık. Ancak yaşlılık döneminde özellikle üstünde durulması gerekir. Çünkü depresyonun başlıca belirtileri olan halsizlik, isteksizlik, uyku sorunları, sosyal ortamlardan çekilme gibi belirtiler yaşlılığın doğal yansımaları olarak kabul edilip kolayca gözardı edilebiliyor. Oysa ileri yaşlarda da yaşının getirdiği tüm avantajları yaşayan, mutlu, hevesli, sosyal ortamlara uyum ve katkı sağlayan biri olarak yaşlanmak mümkün.
İleri Yaş Depresyonunun Belirtileri
İki ila üç haftayı geçen derin keder hali,
Hevessiz ve isteksiz olma,
Sık ağlama, alınganlık,
Yerinde duramama, huzursuzluk,
Kilo ve uyku düzeninde azalma veya artış , (dikkat çekici düzeyde)
Kendi bedenine aşırı duyarlı olma, doktorlarca sebebi bulunamayan ağrı, sızı, uyuşma gibi fiziksel yakınmalar,
Öz bakımda aksamalar, dış görünüşe özen göstermeme,
* Sosyal ortamlardan kaçınma, içe kapanma
Ayrıca;
Beyindeki biyolojik değişiklikler,
Beyin hücrelerinin kaybı,
Beyni besleyen küçük damarların tıkanması da bazı psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Yaşlı kişiyle birlikte yaşayanların da konuyla ilgili farkındalık kazanması çok önemli. Davranışlarındaki değişimin sebeplerini öğrenip anlayışlı ve sabırlı davranılması gerekir. Kederli ve isteksiz, halsiz olmak yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak değerlendirmemelidir.
Ailenizde ileri yaşta bir kişi varsa ve 15 günü aşan bir süre yukarıdaki depresyon belirtilerini gözlemliyorsanız vakit kaybetmeden bir uzmanla bağlantıya geçmelisiniz. Uzmanın öngördüğü sıklık ve sürede psikoterapilerin devamını sağlamalı ve ilaç kullanımı takip etmelisiniz.
Bu tür bir yardım almak tedavisi mümkün ve kolay olan depresyonun en başından halledilmesi için en doğru yaklaşım olacaktır.
Kadınca