'Bundan 45 yıl önce darbe zamanı tutuklanan tüm siyasi isimler daha sonra yeniden iktidara geldi. Demirel, Ecevit, Baykal… Halkımız sandığa ve seçilmişe saygı gösterilmediğinde bunu hiçbir zaman unutmadı; ilk fırsatta cevabını sandıkta verdi. Yıllar geçiyor, yöntemler değişmiyor. Yine tarihi günler yaşıyoruz. Halk sandıkta kullandığı oyu, seçtiği yöneticiyi takip ediyor ve mesajını çok net veriyor: Seçimle gelen seçimle gitmeli.
Bugün ise toplum gergin, gençler huzursuz ve gelecekten endişeli. Artan siyasi kutuplaşma ve belirsizlik ortamı, gençlerin zihinlerinde “Ne olacağım?” sorusunu giderek daha baskın hale getiriyor. Ülkenin siyasi hayatı, belediyelerden merkezi yönetime kadar birkaç vilayete sıkışmış durumda. Bölgecilik, her ne kadar yasalara uygun görünse de, tasvip edilemeyecek ölçüde yerel partizan eğilimlere ve güçlü bir nepotizme dayanıyor.
Peki ya diğer şehirlerde yaşayan, yıllarca eğitim gören, yabancı dil öğrenen, kendini yetiştiren gençler ne olacak? Bu çocukların emeği, umudu, hakkı ne olacak?
Gençlerin geleceği güvence altına alınmalı; bürokrasi ve adalet sistemi yeniden halkın güvenini kazanmalıdır. Bunun için illa büyük krizler yaşanmasını beklemek gerekmez. Gerekli düzenlemeler ve reformlar derhal hayata geçirilmelidir.
Bu konu bir siyasi partinin, iktidarın ya da muhalefetin meselesi değil; doğrudan doğruya bir ulusal meseledir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği söz konusudur. Ve bu mesele, hepimizin ortak sorumluluğudur.'
İlber Hocam bundan sonraki süreç şu şekilde ilerleyecektir. Seçimlere 3 yıl var. 1- Bundan sonraki süreç apo salınacak, Eko başkan unutulacak. 2- Kanal İstanbul faaliyete geçecek. 3- Orta Doğı daha da karışıp yeni bir göç dalgası ile karşılaşacağız. 4- Seçime son bir yıl kala amerika, israil, avrupa’dan ve sudiler’den fonlanacağımız sıcak paralarla musluklar açılacak, insanlara aktarılacak ve tüm yaşanılanlar bir çırpıda unutulacak. 5- İstiklal Marşı ve kapanış.
Hocam, büyük saygı duyuyoruz ve seviyoruz seni ama gitmiyor ne yapacağız ?
Çalsa da bize harcıyor diyenlerin fırtınasında kaldık