Bu gibi girişimlerle baş etmenin mümkün olmadığını da dile getiren Ortaylı şöyle devam etti;
'İkinci Cihan Harbi’nde Yahudi, Çingene (Roman gibi), hatta Slavların kamplarda imha edilmesi gibi korkunç olayların, savaşta yenilen Almanya’ya, işgal güçleri tarafından ısrarla gençliğe öğretilmesinin mecburi tutulması yeni bir nesil yarattı. Doğan ulusal suçluluk duygusunu yaymak ve paylaşmak istiyorlar, bu çok açık bir gayrettir. Gülünç iddialar ve çalışmalar ileri sürülüyor. (Mesela Stefan Ihrig’in “Atatürk in the Nazi Imagination” kitabında olduğu gibi.)'
Türkiye Çerkezlerinin imparatorluğa ve halifeye, II. Meşrutiyet’te İttihatçılık ve Osmanlı Türkçülük ideolojisine, Cumhuriyet’te de devletin ilkelerine bağlı kaldıklarına vurgu yapan Ortaylı, 'Hiç şüphesiz bütün toplumlar gibi onların içinde de soldan sağa bir yelpazeye rastlanır fakat Çerkesliklerinden sıkılanını, bunu gizleyenini Allah’a şükür hiç görmedim. Bu sağlıklı bir duygudur.' diye yazdı.
Diğer yandan İlber Ortaylı, Çerkez dillerinin öğrenilmesindeki zorluklara da ayrı bir parantez açtı.
POsmanlı imparatorluğu, 1860-1870 yılları arasında yaklaşık 1,5 milyon Kafkasyalı Çerkez müslümanları muhacir olarak ülkesine kabul ederek onları hem soykırımdan kurtardı, hemde yer, yurt, aş vererek bağrına bastı. Çerkezlerin 30 a yakın boyu ve ayrı dilleri var. Nevşin Mengü ye hangi dili öğretecektik merak ediyorum!