Bunun yanında anlaşmanın olumlu yönlerine dikkat çekenler de var.
Glasgow İklim Anlaşması, daha yoksul ülkeleri tatmin edebilecek düzeyde olduğu değerlendirilen mali teşvikler içeriyor.
Anlaşma ayrıca, en fazla karbon salınımı yapan ülkeleri 2022 yılı sonuna kadar emisyonları azaltma yönünde daha güçlü taahhütler ortaya koymakla yükümlü tutuyor. Anlaşma, küresel ısınmaya neden olan sera gazı emisyonlarını azaltma yolunda bugüne kadarki verilmiş taahhütlerin yeterli olmaktan çok uzak olduğunu kabul ediyor ve ülkelerden, şu anki istenen her 5 yılda bir yerine her yıl daha güçlü iklim sözleri vermesini istiyor.
İklim anlaşması, yoksul ülkelere, bugüne kadar verilen sözlerden daha fazla mali yardımı nihayet alacakları yönünde sözler içeriyor ancak bunun için hiçbir garanti vermiyor.
Anlaşmada zengin ülkelere, iklime uyum konusunda kırılgan ülkelere ayrılan fonun 2025 yılına kadar, 2019 yılındaki düzeyin iki katına çıkarılması çağrısı yapılıyor. Mevcut fonlar şu anda en yoksul ülkelere gidiyor ve iklim fonlarının çok küçük bir bölümünü oluşturuyor.
Ayrıca BM’ye bağlı bir komisyonun, zengin ülkelerin 2020’ye kadar sözünü verdiği ancak yerine getirmediği yılda 100 milyar dolarlık iklim fonu katkısının gerçekleştirilmesi konusunda sağlanan ilerlemeyle ilgili gelecek yıl bir rapor hazırlayacağı belirtildi. Bununla birlikte, yılda 100 milyar doların bile yoksul ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamada çok yetersiz kaldığı, ihtiyaçların 2030’a kadar 300 milyar doları bulabileceği ifade ediliyor.
AA, BBC ve VOA