Alican Uludağ sonrasında yaşanan gelişmeleri ise şu ifadelerle anlattı:
'Ancak İzmir 16. Aile Mahkemesi; “Kaffar Yeğen’in savunmasını almadan hürriyeti bağlayıcı ceza veremeyiz” gerekçesiyle tazyik hapsi talebini reddetti. Yetmedi; mahkeme, iki buçuk ay sonraya, yani olan 15 Aralık’a duruşma günü verdi. Yani, ölmezsen talebine bakarız dedi.
Bundan cesaret alan sanık 15 Ekim’de mahkemenin tedbir kararını 4. Kez ihlal etti. Hülya Şellavcı, umutsuzca yine emniyete şikâyet etti. Ancak polis merkezi, 3. ve 4 ihlallere ilişkin karşı tarafın ifadesi alınmadığı savıyla olayı savcılığa ve Aile Mahkemesi’ne iletmedi.
Ve Hülya Şellavcı, boşanma davası açmasının üzerinden 1 ay geçmeden, mahkeme kararını 5. kez ihlal eden Kaffar Yeğin tarafından 22 Ekim akşamı işyerinde alnından vurularak katledildi. Katili halen yakalanamadı.'
mükemmel türk adalet sistemi..
Mahkeme açıkça tehdit, darp, taciz gibi olaylarla gelen sanığa aslında senin niyetin kötü değil serbestsin. Git işini tamamla artık vurur musun, dilim dilim doğrar mısın o senin hayal gücüne kalmış. İşini bitir öyle gel ama biz zaten kadın cinayetlerini de önemsemiyoruz göstermelik bir müebbet veririz on sene yatar yatmaz denetimli serbestlik hop dışardasın sonra yeni avlarının peşine düşersin demek istiyor.
Bi yerde okumuştum. “ Medeni kanun ile verilen cezaların yetersiz olduğu kanısına varılması için CEZA VERİLMİYOR ki İslami hukuk kurallarına uygun cezalar verilsin’ algısı oluşturmak için. Arkadaşlar kadın cinayetleri politiktir.