İtalya’nın kuzeydoğusundaki Longarone’nin hemen yukarısında, Piave Nehri Vadisi’nin bir kolu olan Vajont Nehri üzerinde yer alıyordu.
Bu kocaman büyük duvar, 1963 yılında yaşanan felaketten sonra Vajont Barajı’ndan geriye kalan tek şey.
Ta ki önlenebilecek olmasına rağmen göz ardı eden sinyaller sadece barajı değil, aynı zamanda Piave Nehri Vadisi’ndeki tüm köyleri yıkana, 2 bin kişinin ölümüne sebep olana kadar…
Bu tuhaf ama tam olarak aranılan konum göz önüne alındığında, bu vadinin bir baraj ve hidroelektrik santrali kurmak için mükemmel bir yer olduğu düşünüldü.
Birçok politikacının da desteklediği bir projeye dönüştü ve çalışmalar 1956 yılında başladı, 1960 yılında da sona erdi.
Baraj, 1960 yılının şubatında doldurulmaya başladı ve ekim ayına gelindiğinde çoktan 170 metre derinliğine gelmişti bile.
Küçük ama aslında ileride oldukça yıpratıcı olacak bir felaketin sinyalcisi heyelanlar, 1956 yılından 1960 yılına kadar devam etti.
Özetle, Toc Dağı’nın yamaçlarının, katı kaya değil, eski heyelan birikintilerinden oluştuğu çoktan anlaşılmış, beklediklerinden daha dengesiz olduğu da fark edilmişti.
Vajont Barajı’nın inşası sırasında inşaatçılar ve proje yöneticileri toprak koruma ve baraj güvenlik düzenlemelerini ihlal etmiş, barajı olması gerekenin çok üzerinde doldurmuşlardı.
Çöküşün ardından, 30-40 saniye içerisinde o devasa kaya, baraja çarptı ve 400 metre derinliğindeki tüm vadiyi şiddetli bir heyelan vurdu.
İç tsunami olarak değerlendiren olay, Piave Nehri Vadisi’ndeki tüm köyleri yıktı. 15 dakikadan az bir sürede 2 binden fazla insan hayatını kaybetti ve baraj da vadi de yerle bir oldu.
Ancak maalesef, jeolojik raporlar, olası tektonik problem, bölge hakkındaki yerel bilgiler ve Toc Dağı’nın dengesizliği dikkate alınmadan inşa edilmişti.
Dahası, bilimi göz ardı ederek sadece tekniğe odaklanan körü körüne inanç, vadideki çevresel faktörlerin ve insan yaşamına yönelik tehdidin büyüklüğünün ciddi anlamda dikkate alınmamasına yol açtı.
Muhafazakâr gazeteler, olayı tamamen doğal ve kaçınılmaz bir şey olarak tanımladılar. Yapılacak hiçbir şey olmadığını iddia ediyor, etkisinin bu kadar büyük olacağını tahmin dahi edemedikleri bu olağanüstü ‘doğal afetin’ zaten önüne geçilemeyeceğini savunuyorlardı.
Öte yandan, muhalif gazeteler sinyaller dikkate gerçekten alınsaydı felaketin önlenebilir bir olay olduğunu ve tamamen ihmalkarlık yüzünden yaşandığını savundular…
Sizce bize çok tanıdık gelebilecek bu senaryoda Vajont Barajı ne? Önlenemeyecek olağanüstü bir facia mı yoksa dikkat edilseydi hiç yaşanmayabilecek bir ihmalkarlık örneği mi?