İdeal Toplum 9 Bin Yıl Önce Bu Topraklardaydı: Çatalhöyük'te Hükümetsiz ve Eşit Yaşam

9000 yıl önce  kadın ve erkek eşitliğinin var olduğu, sanatın filizlendiği, hükümete ve silahlı güce ise ihtiyaç duyulmadığı yerleşim yeri Çatalhöyük 1958 yılında İngiliz arkeolog  James Mellaart tarafından keşfedildi.

Keşif, Mezopotamya dışında kalan bölgede ilk defa yerleşik hayata geçildiğine dair kanıt bulunması açısından oldukça önemliydi. Çünkü bu durum Anadolu'yu dünyanın en eski uygarlık merkezlerinden biri haline getirdi. 

Kazı çalışmalarının başladığı günden bu yana elde edilen bilgiler ışığında geçmişe 'kısa' bir yolculuk yapalım...

Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük, kendini 'Anadolu aşığı' olarak tanımlayan İngiliz kaşif James Mellaart tarafından 1958 yılında keşfedildi. Kazılar ilk olarak 1961-1965 yılları arasında gerçekleştirildi ve Anadolu'da neolitik döneme ait izler gün yüzüne çıkmaya başladı.

8 bin kişinin yaşadığı şehirde elde edilen bulgular merkezileşmiş hiyerarşik bir yapının olmadığını ortaya koyuyor

Savaşsız, barış içinde yaşam: Bu yargının sebebi ise, şehri korumaya çalışmak için sur inşa edilmemiş olması ve yapıların duvarlarında da herhangi bir yıkım izine rastlanmaması

İlk harita ve duvar resmi tartışması

1963 yılında yürütülen çalışmalarda Hasan Dağı'nın da yer aldığı bir çizime rastlandı. Çizimlerin harita mı yoksa manzara resmi mi olduğu tartışmaları da beraberinde getirdi. 

Arkeolog Stephanie Meece noktaların, evleri süslemek için kullanılmış leopar motifi olabileceğine dikkat çekti. 

Mellaart da çizimi ilk incelediğinde leopar derisinden bir kıyafet olduğu şeklinde yorumlamıştı.

Hasan Dağı'ndaki volkan patlamasının 'resme' işlenmesi

Waikato ve Hacettepe Üniversitesi'nin ortak çalışmasıyla, figürlerin duvara işlendiği zamanda Hasan Dağı'nda patlama olup olmadığı araştırıldı. 

Dağdan alınan numunelerin incelenmesiyle günümüzden yaklaşık 7000 yıl önce bir patlama yaşandığı tespit edildi. Doğal olarak çizimler, patlamanın Çatalhöyük'te yaşayan insanlar tarafından gözlenebildiğine işaret ediyor. 

Merak edenler için resim / harita Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmekte.

Evler bitişik düzen inşa edildiğinden ve sürekli olarak yeni yapılar eklendiğinden şehirde herhangi bir sokak bulunmuyor. Doğal olarak evlere giriş çıkışlar ve ulaşım damlar üzerinde sağlanıyordu

Sanatsal üretim evlerin duvarları üzerinde icra ediliyordu, bu sebeple çizimler deforme olmadan günümüze kadar gelebildi. Aynı zamanda evler hem mezarlık hem de tapınak olarak kullanılıyordu

Çizim: De Agostini Picture Library

Dünyanın dokunmuş ilk kumaş parçası kazılarda gün yüzüne çıkıyor

1993'ten bu yana kazıya başkanlık eden Ian Hodder keşifle ilgili 'Çok ince dokunmuş olan bu keten parçası, büyük ihtimalle Orta Anadolu'ya Doğu Akdeniz'den gelmiştir. Neolitik dönemde Orta Doğu'da gerçekleşen uzun mesafeli ticarette obsidyen ve deniz kabuklarının değiş tokuş yapıldığı çoktan beri bilinmekteydi' diyor.

Neolitik dönem çiftçilerinin arı ürünlerini kullandığına dair en eski kanıt yine Çatalhöyük'ten

Kimya Profesörü Richard Evershed liderliğinde 150 farklı kazı alanından çıkarılan 6 bini aşkın kimyasal bileşim incelendi. Çatalhöyük'te bulunan ve M.Ö. 7000 yılına tarihlenen çömleklerde ise balmumu kullanıldığı tespit edildi. 

Bu da Neolitik dönem çiftçilerinin arı ürünlerini kullandığına dair en eski kanıt olarak kayıtlara geçti.

Çatalhöyük 2012 yılında, tarihi keşfi gerçekleştiren James Mellaart'ın ölümünden yaklaşık bir ay önce UNESCO 'Dünya Mirası Listesi'ne alındı

Peki Çatalhöyük bize ne anlatıyor?

İnsan evladının geçmişine damgasını vuran ilklerin yaşanmış olmasının yanında Çatalhöyük'ün aslında bize anlatmak istediği, insani yönü ağır basan değerler var. 

Cervantes'in Don Kişot'unda geçen 'Altın Çağ'ı yaşamış barışçıl toplum olarak görebiliriz Çatalhöyük sakinlerini. 

Ve bugün, elimizdeki bulgular ışığında diyebiliriz ki suç işlenmiyor, dolayısı ile bir güvenlik gücüne ihtiyaç yok.

Herkes kendine yetebildiği için, herhangi bir tekelleşme söz konusu değil, ufak eksiklikler takas yöntemiyle sağlanıyor. 

Savaşçı bir topluluk değiller ve savaşlara neden olacak bir kral ve yönetici sınıf yok. 

İnsanlar enerjilerini temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcıyorlar, kalan zamanlarda da kendi yaşam alanı olan evlerde duvarlara resimler çizip iç dünyalarının güzelliklerini zenginleştirerek vakit geçiriyorlar. 

Bu ideale ulaşan toplum, kadın ve erkek eşitliğinin olmadığı, zengin ve fakir arasındaki gelir dağılımı farkının arşa yükseldiği, mülkiyetin benliğin önüne geçtiği günümüzden tam 9000 yıl önce bu topraklarda hüküm sürdü. 

Çatalhöyük bize binlerce yıllık 'ilerleme' sonrasında hayatlarımızı sorgulamamız için fırsat sunuyor...

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
20.04.2016

Ortalama 8 bin kişinin bir arada yaşadığı ve herhangi bir hiyerarşik düzene, otoriteye ihtiyaç duymadığı bir yerleşim yeri... Çatalhöyük sakinleri ölülerinin etlerini önce akbabalara yedirir ardından evlerinin tabanına gömerlermiş. Bu işlemi de cesedin kokmaması için yaparlarmış. Ev cesetle dolduğu zaman evi toprakla doldurup üzerine yeniden ev inşaa ederlermiş. Kazılarda bir evde çıkan cesetler incelendiğinde hepsinin arasında biyolojik bağa rastlanmadığı da oluyormuş yani bir bebek doğduğunda yetiştirmesi için başka bir aileye verilebiliyormuş. Kadın olmamdan mütevellit kazılarda bulunan takılar, mutfak gereçleri ki özellikle tuzluk kullanmaları çok ilgimi çekmişti :D Bu arada Çatalhöyük'e gittiğimde tek bir insan, tek bir görevli dahi yoktu in cin top oynuyordu. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya girip kendi kendimize keşfetmiştik. Hoş gibi görünse de kötü niyetli olup kazı alanına zarar verebilirdik. Herkeste tarih koruma bilinci olmayabiliyor.

21.04.2016

Devletler..Ah bu devletler..Sınırlar,pasaportlar,kanunlar.. Çok sıkıcı bir dünyacılık oyunu oynuyoruz. Dünya çocuğuyum ama bir yere gidebilmek için vize almak zorunda kalıyorum ve eğer vermezlerse gidemiyorum.Bir çok kağıt işleri ile uğraşmak zorunda kalıyorum.Peki ya neden? Dünya'nın başka bir noktasında doğan kişi neden benden daha çok haklara sahib olabiliyor? Neden devletler var? Neden yöneticiye ihtiyaç duyuyoruz? Anlayamıyorum..Ben kanunlar olmasa bile kimseye zarar vermem,ama birisine zarar verecek insan bunu zaten yapıyor.Yönetici sınıfları ve onların daha üstleri yüz yıllardır başka insanları sömürdü,dini duygularını istismar etti,onlara sefil ve yararsız bir hayat verdiler.Yaşasın devletsiz,sınırsız,savaşsız,yöneticisiz dünya!!

Şimdi Çumra'nın göbeğinde dev bi kavun heykeli var 9000 yılda sanatın geldiği nokta!

TÜM YORUMLARI OKU (63)