İdamı Herkesi Yasa Boğan, Osmanlı'nın "Tahtsız Padişahı" Sultan Mustafa

Bugün Kanuni Sultan Süleyman tarafından 6 Ekim 1553 tarihinde boğdurularak öldürülen Şehzade Mustafa'nın 462. ölüm yıl dönümü.

1. Şehzade Mustafa, 1520 yılında tahta çıkan Kanuni Sultan Süleyman'ın, Şehzade Mahmud'un ardından en büyük oğlu

Kanuni Sultan Süleyman'ın, Mahidevran Sultan'dan olma oğlu Mustafa, ağabeyi Şehzade Mahmud'un 9 yaşındayken bir hastalıktan ötürü ölmesinin ardından, Kanuni'nin en büyük çocuğu olmuştur. 

Annesi Mahidevran Sultan'ın doğumu 1500 yılları civarındadır. Kaynaklarda Mahidevran Sultan'ın devşirme olduğu geçmektedir, Kırım ya da Arnavut kökenli olduğu ifade edilir. Bazı kaynaklarda ise devşirme olmadığı, babasının Çerkez hükümdarı İda Mirzey olduğu geçmektedir.

2. Padişahların sancağı 'Saruhan'dan 'Amasya'ya uzanan şehzadelik yaşamı

Şehzade Mustafa 1515 yılında dünyaya gelmiştir. Babası Kanuni Sultan Süleyman, 1520 yılında Yavuz Sultan Selim'in ölümüyle padişah olunca hep birlikte İstanbul'a doğru yola koyulmuşlardır. 

1533-1541 yılları arasında Saruhan Sancakbeyliği yapmıştır. Saruhan (Manisa) sancakbeyliği, bir şehzade için en önemli merkezdi. Zira o bölgede şehzadelik yapan kişilerin olası padişah olacağı öngörülürdü. 

Saray'da Hürrem Sultan'ın ağırlığı artınca ve 4 şehzade dünyaya getirince Mustafa'nın işi zorlaştı. Her ne kadar lider vasıflı, sevilen bir şehzade olsa da Saruhan Sancağı'ndan alındı, Mehmet sancağa gönderildi. Şehzade Mehmet'in kısa bir süre sonra talihsiz bir şekilde hayatını kaybetmesi üzerine bu defa da Selim sancağa atandı. 

Halk bu duruma tepki göstermişti, Padişah doğu sınırlarının güvenliği için Mustafa'nın farklı sancağa atandığını söyledi.

3. Hürrem Sultan lobisi

Kısa süre içinde Kanuni Sultan Süleyman'ın gözdesi olmayı başaran Hürrem Sultan, dünyaya dört şehzade getirmişti. En büyük oğlu olan Şehzade Mehmet, padişahlık için ismi geçen, donanımlı birisiydi ancak genç yaşta öldü. 

Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa'nın ordu içinde sevildiğini, halk tarafından beğenildiğini biliyordu. Bunun için de Kanuni üzerinde etkisini günden güne arttırdı. 

Rüstem Paşa ile kızını evlendirerek üst yönetimde daha çok etkin oldu. Şehzade Mustafa'nın sonunu hazırlayan olaylar dizisinde çok önemli hamleleri vardı, Şehzade adına sahte mektup düzenleyerek padişahta, Şehzade için bir 'hain' imajı oluşturmayı başardı. 

Halkın ve ordunun, padişahın yaşlanmasıyla birlikte içinden geçirdiği, zaman zaman Şehzade'ye de ifade ettikleri 'onun tahta geçmesi gerekliliği' durumunu Kanuni'ye çarpıcı şekilde aktardı, 'onu devirebileceği' hissiyatını aktardı.

4. Yeniçerilerin gözbebeğiydi

Şehzade Mustafa, aynı zamanda ordu içerisinde çok seviliyordu. Öyle ki ona biraz ilerlemiş yaşından da ötürü 'Sultan Mustafa' da denirdi. 

Dedesi Yavuz Sultan Selim'e benzetilen, mertliği ile, savaş meydanlarındaki komuta yeteneği ile öne çıkan Şehzade Mustafa'yı ordu bu yüzden benimsemişti.

5. Plan hazırlandı: Kanuni Sultan Süleyman, Konya'da İran seferi için toplanan ordugaha Mustafa'yı çağırdı

1553 yılında Veziriazam Damat Rüstem Paşa İran seferi için hareketinden sonra Aksaray taraflarına gelince, orduyu durdurdu ve yeniçerilerin Şehzade Mustafa'ya yatkınlığı olduğunu ve askerin, ihtiyarlığı sebebiyle sefere çıkamayan padişahın Dimetoka da oturmasını, Mustafa'nın hükümdar olmasını istedikleri dedikodusunun yayılmakta olduğunu bildirmek için, sipahiler ağası olan, Kızıl Ahmedliler den Şemsi Ağa'yı (Şemsi Paşa) İstanbul'a yolladı ve padişahın bizzat askerin başında sefere çıkmasını arz ederek, Aksaray'dan ileri gitmeyip bekledi.

Sonrasında Padişah ve beraberindeki ordusu sefere doğru yola koyuldu. 5 Ekim günü Konya Akhüyük'e geldiklerinde, Şehzade Mustafa tüm ordusu ile, mahiyeti ile onları bekliyordu.

Kanuni Sultan Süleyman, Şehzade Mustafa'nın kalemini kırmıştı. Ortaya çıkan söylentiler, Şehzade'nin 'padişahlar' gibi sakal bırakması (2. maddedeki minyatürde de o şekildedir), ordunun bariz şekilde görünen desteği üzerine Şeyhülislam'dan fetva almıştır, Ebu Suud da Kanuni'ye onay verince, Konya'ya dilsiz cellatlar da getirildi. 

Şehzade Mustafa, binlerce kişilik ordusuyla birlikte babasının otağına geldi, çadıra girdiğinde dilsiz cellatlar onu bekliyor olacaktı.

(Muhteşem Yüzyıl dizisinde Şehzade Mustafa'nın çadıra girdiği anın sahnesi)

6. Şehzade öldürüleceğini bile bile çadıra girdi

Olayın ilginç yönü ve Şehzade'nin babasına olan sadakatini gösteren en önemli detay, olayın öncesinde kendisine 'idam edilebileceği' söylentisi ulaşmış olmasına rağmen onlara aldırış etmedi. Babasının kendisine kıymayacağını düşünüyordu. 

Onun bir emriyle hakimiyeti ele alacak ordusu hazırdı, kimse çadıra girmesini istemiyordu. 

Aslında Şehzade'nin öldürüleceğini anladığı en son an, çadıra girmeden hemen önce muhafızların 'kılıcını' istemesiydi. Şehzadelerin kılıçları istenmezdi, ancak bu adete aykırı şekilde kılıcı da istenince o da durumu fark etti. Ancak yine de çadıra girdi. 

Babasını göremedi, onu kimi kaynaklara göre 7 dilsiz cellat bekliyordu. Kanuni'nin onu perde arkasından izlediği kaynaklarda geçmektedir.

7. Babasını taparcasına seven, saygı duyan bir evlat 'babasının gözleri önünde' boğduruldu

Gücü kuvveti yerinde olan Şehzade Mustafa, cellatları görünce onlara karşı koydu. Boynuna kementin takılmasını önlemek için mücadele etti ve birçoğunu da devirdiği iddia edilmektedir. 

Çadırdan çıkmak için hamle yaptığı, bu esnada eski pehlivanlardan Zal Mahmud Ağa'nın onu devirdiği ve idamının gerçekleştiği söylenir. 

Çadırın içinde yaşananlarla ilgili rivayetlerin sayısı çoktur, farklı kaynaklarda farklı bilgilere yer veriliyor.

8. Alem-i nizam adına, cenazesi 'İran halısı'nda sergileniyor

Boğdurulduktan sonra Kanuni, cenazesini padişah otağının önünde, hatta İran halısı üzerinde sergiletmiştir. Nizam-ı alem adına oğluna kıyan Kanuni'nin, nasıl bir ruh haline sahip olduğunu hala anlamasam da, padişah daha sonra Mustafa'nın cenaze namazını kıldırmak istemiş, fakat üzüntüden, ağlamaktan bunu yapamamıştır. Rivayet odur ki, ağlamaktan bitap düşmüş Sultan Süleyman'ın yanına ilişen Rüstem Paşa, 'Hünkarım bu kadar helak etmeyiniz kendinizi' demiş, cihan padişahı da bunun karşılığında, 'Konuş Rüstem konuş, ne devlet senin ne evlat senin' demiştir.

9. İdamının ardından

Bazı tarihçilere göre Osmanlı'nın kaderi o çadırın içinde değişmişti. Şehzade Mustafa çadırdan çıkmayı başarabilseydi veya kurmaylarının hamleleri ile yeniçeriler kontrolü ele geçirseydi, gidişat bambaşka olacaktı. 

Şehzade Mustafa'nın idamının ardından çadırdan cansız bedeninin çıkartılması, Padişah ve karşısına dizilmiş dilsiz cellatlar bir minyatürde bu şekilde ifade edilmiş. Şehzade'nin o gün beyaz giyinmesinin bir diğer sebebi de, 'hain ilan edildiğini' ve tehlikede olduğunu bilmesine rağmen 'masumiyetini' ifade etmekti denmektedir. 

Şehzade Mustafa'nın katlini bu kadar dramatize eden bir diğer detay, normalde ortaasyadan beridir Türk hakanlarının kanı kutsal sayılıp dökülmezken, güçlü Mustafa'yı bir türlü alt edemeyen, boğazına ilmiği geçiremeyen cellatların, balta kullanmasıdır ve hakan kanının dökülmesidir...

A. Atilla Şentürk, Şehzade Mustafa Mersiyesi,

Enderun Kitabevi, s. 132. Hünername.

Sultan Mustafa’nın Bursa’ya gönderilen oğlu Mehmed’in boğdurulmasından sonra tabutu başında ağlayan annesi. 

A. Atilla Şentürk, Şehzade Mustafa Mersiyesi, Enderun Kitabevi, s. LXVIII- (Hünername, c.II, vr. 174b) Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi 

10. Ordu, Şehzade Mustafa'nın idamına sebep olan Rüstem Paşa'yı istiyor

Şehzade'yi çok seven yeniçerilerin o gün yas tuttuğu ve yemek yemediği bazı kaynaklarda yer alıyor. Şehzade adına sahte mektuplar yazan ve Kanuni'nin gözünde onun bir hain imajı oluşturmasına sebep olan Rüstem Paşa, yeniçeriler tarafından hedef ilan edildi. 

Kanuni, bu baskılardan ötürü onu sadrazamlık görevinden aldı. Ancak Rüstem Paşa, birkaç yıl içinde görevine geri döndü. Olayın ardından ve sonrasında birçok defa yeniçeriler tarafından öldürülmek istenen paşa, her defasında diğer askerler tarafından kurtarıldı.

11. Ölümünün ardından duyulan yas: Taşlıcalı Yahya'nın Şehzade Mustafa mersiyesinin ilk 2 bendi

I. Bend

1. Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı

Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı

1. Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı.

Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han/’ı yakaladılar ve boğdular.

2. Tohındı mihr-i cemâli bozuldı erkânı

Vebale koydılar âl ile Al-i Osmânı

2. Onun güneş gibi parlak olan yüzü battı ve maîyeti bozuldu.    Osmanoğullarını hîle ile günaha soktular.

3. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı

Felek o canibe döndürdi şâh-ı devrânı

3. Padişahın yanında o yiğidin sözü geçtikçe onu çekiştirirlerdi. Nihayet devir padişahını felek, onların yönlendirmek istedikleri tarafa döndürdü.

4. Yalancımın kun bühtanı bugz-ı pinhânı

Akıtdı yaşumımı yakdı nâr-ı lıicrânı

4. Yalancının kuru iftirası ve gizli düşmanlığı

Gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı.

5. Cinayet etmedi cânî gibi anıın câm

Boguldı seyl-i belâya tagıldı erkânı

5. Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken,

Belâ seline düşüp boğuldu. Bütün yanında bulunan yakınları darmadağın oldu.

6. N/’olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm

Yazuklar ana reva görmedi bu rayı gözüm

6. Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı.

Doğrusu ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete uygun görmedim.

II. Bend

1. Tonandi ağlar ile nurdan menâra dönüp

Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp

1. Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü.

Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu.

2. Göründi halka dıraht-ı şükûfezâra dönüp

Ütag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp

2. Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi göründü,

Otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu.

3. Tururdı şâh-ı cihan hiddet ile nâra dönüp

Yürürdi kullan yamnea lâle-zara dönüp

3. Cihan padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü,

Yanında yürüyen adanılan da bir lâle tarlasını andırıyordu.

4. Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp

El öpmeğe yüridi mihr-i bî-karâra dönüp

4. Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, ak hisara dönmüştü.

Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir hale gelmiş ve el öpmek için otağa doğru yürümüştü

5. Tolmadı gelmedi çünkim o mâh-pâre dönüp

Görenler ağladılar ebr-i nev-bahâra dönüp

5. Ay parçası gibi şehzade battı, babasının otağından dönüp gelmedi.

Sonra onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağlasınlar.

6. Bir ejdehâ-yı dü-serdür bu hayme-i dünyâ

Dehânma düşen olur hemîşe nâ-peydâ

6. Bu dünya çadırı, dâima ağzına düşenin görünmez

olduğu iki başlı bir ejderhadır.

İdamının 40'ında İstanbul'da yüzlerce evi selin aldığı aralıksız yağmurlar, 'göklerin ağlaması' olarak ifade edildi

12. 1554 yılında Osmanlı topraklarından geçen bir gezgin olan Hans Dernschwam, şu satırları kaleme almıştır

'Geçtiğimiz yollarda halkı üzüntülü ve kızgın bulduk. Bir kısmı Şehzade Mustafa’nın öldürülmüş olmasına bir kısmı da İran Seferi'nin sürüp gitmesine üzülüyor. Zaten padişahın Kapadokya’da uzun zaman kalmasının sebebi de şurada burada huzursuzluk yaratan kimseleri tutuklamak ve öldürmek içindir. Zira herkes Mustafa'yı övmekte ve padişah tahtından ayrılınca Türkiye'de huzursuzlugun artacağından ve başkaldırmalar çıkacağından korkuluyor. Geride kalan iki şehzadenin babaları gibi olamayacaklarına inanılıyor.'

13. Abisini çok seven ve idamına dayanamayan Şehzade Cihangir de kısa bir süre sonra ölmüştür. Bülent Ecevit'in kaleminden,

İki büyük suçumuz var,

Seninle benim Cihangir; 

Biri sevmek biri sevilmek. 

Bunca büyük suçlarla, 

Padişah olunmaz. 

Biz insanız Cihangir, 

Bizden tahtlara han olmaz. 

Sıcağına bak yüreğimizin,

Aktıkça gözlerden gözlere, 

Nasıl eritir birbirini, 

Tahtların karlı doruğunda.

14. Türbesi Bursa Osmangazi'deki Muradiye Külliyesi'ndedir

İki yıl önce restorasyondan geçirilen Muradiye Külliyesi'nde yer alan Şehzade Mustafa'nın türbesi, özellikle son yıllarda ziyaretçi akınına uğramakta.

Sultan İkinci Murat tarafından kurulan ve içinde camisi, medresesi, şifahanesi, imarethanesi ve 12 türbesi bulunan külliyede, 1553 yılında ölen Şehzade Mustafa’nın türbesinin yanı sıra İkinci Murat’ın, Cem Sultan’ın türbeleri de yer alıyor.

15. Tarihçiler ne diyor?

Tarihçi İlber Ortaylı'ya göre, Şehzade Mustafa'yı sona götüren olaylar dizisi, dizide (Muhteşem Yüzyıl) tarihe göre aktarıldı. Şehzade'nin ölümünün arkasındaki Kanuni'nin tahtı kaybetme korkusu bunun yanı sıra destekçilerinin 'Padişahın artık çekilmesi' yönündeki fikirleri önemliydi. İlber Ortaylı'ya göre 'Şahzade Mustafa öldürülmeseydi devlet dağılmazdı' motifi de oldukça yaygın bir kanı. Ayrıca Şehzade, Ortaylı'nın da çocukluk kahramanıymış.

Ünlü tarihçi Talha Uğurluel, babası Kanuni Sultan Süleyman’a başkaldıran Şehzade Mustafa’nın derin devlet ve dış güçler tarafından kandırıldığını iddia etti. Mustafa’nın idam kararının tek başına Sultan Süleyman tarafından verilmediğinin kaydeden Uğurluel, Şehzadenin öldürüleceğini bilerek babasının yanına gittiğini ileri sürdü.

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ise, Şehzade Mustafa’nın öldürüldüğü anda Kanuni Sultan Süleyman’ın da çadırda olduğunu dile getirerek, 'Kanuni, otağında konuşmuyor. Şehzade, babasının seferine katılmak üzere çadıra gelmiş. Babası onu öldürme kararı almış. Asla onla konuşmadı. Perde arkasındaydı. İçeriye girer girmez cellatlar onu boğmuşlardır.  O dönemleri anlatan kroniklere göre, siyah ipek perdenin arkasında ölüm sahnesini izliyordu' diye konuştu.

Peki sizce Şehzade Mustafa idam edilmeseydi ve Kanuni'den sonra padişah olsaydı, Osmanlı'nın nasıl bir geleceği olurdu?

Popüler İçerikler

Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi