Sadece Güney Kore sinemasının değil, bütün sinema tarihinin şaheserlerinden biri olan Oldboy filminin yıldızı Choi Min-Sik, bu filmde kadınları kaçırıp vahşice öldüren psikopat bir katil olarak karşımıza çıkıyor. (Yazının bundan sonrası filmi izlemeyenler için spoiler içerir ama gerçek sinefiller spoiler yemekten korkmaz diyerek devam ediyorum.)
Kötü adamın öldürdüğü kadınlardan birinin eşi, özel ajandır ve polisten bağımsız olarak katilin peşine düşer. Çok geçmeden yakalar ve uzun soluklu bir işkenceye girişir. Hemen öldürmeye niyeti yoktur; avına bir takip cihazı takıp serbest bırakır, ertesi gün tekrar yakalar, biraz daha işkence yapar, sonra tekrar bırakır. Bu şekilde bir döngü ile devam eden filmin sonlarına doğru, kurbanının yeteri kadar acı çekip çekmediğini, yaptığı kötülükten pişman olup olmadığını sorgulayan, kendisine yalvarıp af dilemesini bekleyen başkahraman, beklemediği bir cevap alır. “Şu saçmalığa bir son ver artık” der kötü adamımız, “çoktan kaybettin, görmüyor musun?”
Burada başkahramanın kaybetmesinin sebebi, kötü adamın acı ve korku duyma yetisi sakatlanmış, hastalıklı biri olması değil sadece; kendisinin de uyguladığı şiddetle karşısındaki gibi vahşi birine dönüşmüş olması. Nitekim hiç de mutlu olmuyor bütün bu işin sonunda, katledilen eşinin intikamını vahşice alarak. Çünkü intikam arzusunu vahşetle tatmin etmeye çalışmak, insanı iyileştiren, acısını dindiren, huzura kavuşturan bir şey değil; bilakis daha da sağlıksız hale getiren bir şey. Her ne kötülük yapmış olursa olsun, bir insana işkence uygulamak, sizi daha sağlıklı bir insan haline getiremez.
Toplum olarak da şiddete karşı daha fazla şiddete başvurarak sağlıklı bir toplum olamayacağımızı, sorunlarımıza kalıcı ve nitelikli çözümler üretemeyeceğimizi idrak etmemiz gerekiyor artık. Her ne sebeple olursa olsun, bir insana işkence yapılmasını izleyen ve onaylayan bir toplumun kalıcı bir huzura ve barışa kavuşmasına imkân yoktur.
Nietzsche’nin dediği gibi: “Canavarlarla savaşan kişi dikkat etmeli; ki kendisi de bir canavara dönüşmesin. Çünkü uçuruma uzun süre bakarsan, uçurum da sana bakar.”
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Usenmedim tamamını okudum. Komple felsefe yapmak için yazılmış bir yazı. Idam ve işkence suç oranını düşürmüyormuş... Hadi canım sende! -Bu ülkede gencecik polis sehit oldu; sehit eden serefsizin onlarca sabıkası çıktı. -Bu ulkede adamın biri onune geleni sıradan bıçakladı. 2 kisi öldü. Adamin 14 sabıkası çıktı. -Bu ülkede kadin ve cocuk cinayetleri isleyen serefsizlerin hepsinin 5ten fazla sabika kaydı çıkıyor. Bu serefsizleri zamaninda idam etsen belki de su an hepsi yaşıyor olacaktı. NOKTA
idam, çözüm değil çünkü idam gündeme gelirse devlet suçluları değil kendisini eleştirenleri asar
valla idam öyle bir düsürürki.suç oranını ülkede suç diye bişey kalmaz, neyin yazısı bu