İçlerinden İki Papa Çıkarmalarına Rağmen Adları Cinayet, Tecavüz ve Yolsuzluk Olaylarıyla Anılan Belalı İtalyan Ailesi: Borgialar

Rönesans döneminin en güçlü ve en dikkat çeken ailelerinden biri olan ‘Borgia’lardan bahsedeceğiz bugün sizlere. İçlerinden iki papa çıkarmış, İtalya ve İspanya kökenli bu aile muhtemelen tüm papalık aileleri içinde en başına buyruk ve en belalı olanıydı. Borgia adının yolsuzluk, cinayet, tecavüz ve ensest olaylarından ayrı anılamadığı o günlere geri dönelim ve bu aileyi biraz mercek altına alalım, ne dersiniz?

15. yüzyılın hem dini hem de siyasi arenalarında oldukça etkili olan Borgia ailesi, bu dönemde içlerinden iki papa çıkarmayı başarmıştı. Bunlardan ilki Papa III. Callistus, ikincisi ise VI. Alexander’dı.

Özellikle Papa VI. Alexander döneminde yolsuzluk, cinayet, adam kayırma, hırsızlık, tecavüz, ensest ve zehirleme olayları sürekli olarak gündeme gelmiş ve aile, iktidar yolundaki adımlarını sağlamlaştırmak için diğer güçlü ailelerle ittifak kurma yoluna gitmişti. Tabii, dostluklar beraberinde düşmanlıklar da getiriyordu.

Borgia soyundan olan ilk papa Alfonso namıdiğer III. Callistus, yalnızca üç yıl görev yapmış olsa da gücü eline geçirir geçirmez yeğeni Rodrigo’yu önce kardinalliğe ardından da genel sekreter yardımcılığına yükseltmişti.

Rodrigo’nun bu yükselişi papalık tahtında son buldu ve VI. Alexander adıyla yeni papa ilan edildi. Rodrigo’nun papalık döneminde yaptığı ilk icraatı, gücünün sorgulanmasını önlemek için kilisedeki yerini sağlamlaştırmak ve cebini doldurmaktı. Ayrıca şehvet düşkünlüğü Rodrigo’nun en büyük eksilerinden biriydi. Rodrigo, aralarında Lucrezia ve Cesare’ın da olduğu pek çok gayrimeşru çocuğa sahip olmuştu.

Aşırı harcamaları ve sapkınlık boyutundaki şehvet düşkünlüğü bir yana, Rodrigo’nun özünde tam bir insan avcısı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Rodrigo, önünü rüşvetle açanlardandı...

Baba VIII. Innocent’in ölümünün ardından 17 kardinalin oyunu satın alıp papalık tahtına oturan Rodrigo, papalık tarihinde o güne dek eşi benzeri görülmemiş bir zenginlik elde etmeye başladı. Makamını ve gücünü kullanarak, çocuklarına soylu unvanlar ve önemli görevler vermeye başladı. Oğlu Giovanni bir dük olurken Cesare ise kardinalliğe yükseltilmişti. Rodrigo’nun amacı, İtalya topraklarında papalıktan bağımsız bir hanedanlık kurmaktı.

Bu amaç uğruna diğer Avrupa ülkeleriyle işine geldiği gibi ittifak kuran ve çocuklarını kullanmaktan çekinmeyen Rodrigo’nun en büyük silahlarından biri Lucrezia’ydı.

Genç kadın, Rodrigo’nun güçlü ailelerle kurduğu ilişkilerdeki en kilit isimlerden biriydi. Milan’ın yönetimini elinde tutan Sforza ailesinin oğlu Giovanni Sforza ile evlendirilen Lucrezia, Sforzaların gücü azalınca usulüne uygun bir nedenle kocasından ayrılmıştı. Bu da Rodrigo’nun onu bir başka güçlü ailenin oğluyla evlendirebileceği anlamına geliyordu. Ancak işler bir noktada ters gitti ve Lucrezia genç bir hizmetkardan hamile kaldı. İşte bu durum da bizi ensest söylentilerine getiriyor...

Bir Vatikan mahkemesinde Lucrezia’nın hala bakire olduğunu ilan ettiren Rodrigo, hizmetkarı ise ortadan kaldırmıştı. Bebeği ilerde kendi çıkarları için kullanabileceğini düşündüğünden nüfusuna geçirmek istiyordu.

Böylece bebeğin babasının Cesare ya da kendisi olduğunu söyleyen papalık bildirileri yayınlattı. Bu da yukarıda bahsettiğimiz ensest söylentilerinin yayılmasını kaçınılmaz hale getirdi. Lucrezia'nın hem babasıyla hem de abisiyle ilişki yaşadığı dedikodusunun doğru olup olmadığını söylemek mümkün değil, ancak bu dedikodu hala geçerliliğini koruyor. Gelelim, Cesare cephesine...

Cesare, kilisedeki görevinde hiç mutlu değildi. Kendisini daha çok politika ya da askerliğe uygun görüyordu ve ipleri eline alabilmek için kilisedeki görevinden ayrıldı.

Dük olan ağabeyinin maskeli süvarilerin saldırısına uğrayıp boğazının kesilmesi ve cesedin Tiber Nehri’nden çıkarılması, şüpheleri Cesare’ın üzerinde toplamıştı. Dük’ün Rodrigo’nun üzerindeki gücünü kıskandığı bir sır olmayan Cesare’ın abisinin ölümünde parmağının olması o kadar da şaşırtıcı olmazdı. Nitekim bu ölümün ardından Cesare için yeni bir kariyerin yolu da açılmıştı. Babasının Fransa Kralı XII. Louis ile yaptığı anlaşma sayesinde güçlü bir evlilik yapıp yerini sağlamlaştıran Cesare'ın yeni görevi sözde papalık kontrolünde olan toprakları işgal etmek oldu.

Lucrezia, o sıralar Napoli’yi kontrol eden Bisceglie Dükü ile evliydi ancak bölgenin sürekli değişen güç dengeleri bu genç adamı da bir süre sonra yararsız hale getirdi.

Cesare, Lucrezia’nın kocasını öldürdü ve Rodrigo’nun güçlü bağlantıları sayesinde Lucrezia bu kez Ferrara Dükalığının varisi Alfonso d’Este ile evlendi. Sanmayın ki, Lucrezia yalnızca oradan oraya sürüklenen zavallı bir kadındı. İnsanları zehirleyen ve güzelliğini kullanarak güç elde eden bu kadın, abisi ve babası kadar tehlikeliydi. Borgia ailesi, rakiplerinin hemen hepsini yollarından çekmeyi başarmış ve muazzam bir güç elde etmişlerdi, üstelik arkalarında d’Este gibi güçlü bir aile de vardı.

Tek başlarına bir hanedanlık kurmak için gerekli adımları atmak isteyen aile bireyleri, hiç beklemedikleri bir anda gelen darbeyle sarsıldılar. Kardinal Corneto’yla yedikleri yemeğin sonrasında rahatsızlanan Cesare ve Rodrigo muhtemelen zehirlenmişlerdi.

Rodrigo kısa bir süre sonra öldü, Cesare ise hayatının geri kalanını hasta şekilde geçirdi. Yeni papa olarak III. Pius’u destekleyen Cesare, babasının ardından yeniden eski gücünü kavuşmayı planlıyordu ancak planları ters tepti ve III. Pius, Cesare’ın en büyük düşmanlarından biri oldu. Güç ve iktidar hırsıyla yanıp tutuşan Cesare’ın sonu ise kaçtığı topraklarda bir başka kral için savaşırken ölmek oldu. Lucrezia ise onların ölümünün ardından köşesine çekildi. Bir süre sessiz sakin bir hayat yaşadı ve sanatla haşır neşir oldu. 39 yaşındayken ise yaptığı ölü doğumun ardından hayatını kaybetti.

Popüler İçerikler

Zeynep Sönmez'den İlk WTA Şampiyonluğu Geldi
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Derbi Öncesi Çok Konuşulacak Açıklama: ''Hakemlerle İlgili Kaygım Var''
Kayyum Atamaları Sonrası İlk Kez Konuşan Devlet Bahçeli, 'Öcalan' Çağrısını Yineledi