Belki de hepimizin bir nebze mustarip olduğu; parlak bir zekâdan fışkıran yaratıcı fikirlere rağmen bir arpa boyu yol gidemememize neden olan bir hastalık. Sürekli düşünürsünüz; fikirler, imgeler cirit atar zihnimizde. Fakat onları yakalayamadan, bir yere konduramadan bir bakarsınız ki ilham perisinin kanatlarında gidivermişler..
Bir de bunun bir tık ötesi vardır; ne yaparsan yap, olan her şeyin yetersiz gelmesi. Kendinden nefret etme durumu, yetersizlik hissiyatı.
Aslında çözüm bellidir, aklına gelen fikirleri bir zapt edebilsen, onları kontrol edebilmeyi bir öğrenebilsen.. O sonsuz beyin fırtınalarında sürüklenmek yerine, bunları birbirleriyle bir bağdaştırabilsen. Aradaki bağlantıyı kurup, zihnini aydınlatan fikirleri, dünyayı aydınlatmak için de kullanabilsen..
İşte bu zihin haritası modeline göre insan 'kırmızı' gibi bir kavramı düşünür düşünmez zihninde bu kavramla en yakın ilişkili kavramlar canlanıyor ve sonra bu ikincil kavramlar 'kırmızı' ile daha uzaktan ilişkili kavramların tetiklenmesine yol açıyor. Bu modele göre insan zihni çok kısa sürede bir kavramdan yola çıkarak yüzlercesine ulaşabiliyor ve yaratıcılık sergileyebiliyor.
Yapılan araştırmalar, zihin haritası tekniğinin kullanımının düşünme becerilerini geliştirdiğine işaret etmektedir.