İbrahim Tatlıses şarkılarını eminim ki neredeyse bilmeyenimiz yoktur. Şarkılarının her biri bir sürü duygu barındırıyor. Kimi zaman aşk acısı çekip 'Bir kulunu çok sevdim o beni hiç sevmiyor' dedik. Kimi zaman da boş verip 'aramam sormam bir daha' demişizdir. Bunları dedikte bu sözlerin ardında hangi felsefi düşünceler yattığını biliyor muydunuz? İbrahim Tatlıses'in şarkı sözleri Felsefeyi tekrar oluşturacak seviyede. Hadi bu sözler nelermiş hep birlikte bakalım.
İnsanlığın, yaşamın ve evrenin, varlığı önceden kabul edilmiş doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği fikridir.
Hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan görüştür.
Felsefi bir kavram olarak sezgiye; akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik, hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır.
Stoacılar için insanın temel amacı mutluluktur.
Erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını ve bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir felsefi kategori olduğu ileri sürülmüştür.
İnsancılık, insan-merkezcilik olarak düşünülür.
Bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanabileceğini öne süren görüştür.
Felsefenin deney dışı kalan niteliğini yadsıyarak, metafizik ilan ederek kendilerine göre felsefeyi doğru bir temel oturtma iddiasındadırlar.
Nesneyi, en genel anlamda öznenin dış dünya ile kurduğu ilişkilerinde algıladığı, deneyimlediği 'şey'ler olarak görmesiyle pozitivizm ve ampirizm ile aynı noktada dursa da, temelde bu iki felsefe akımına karşı çıkar.
Kişi veya topluluk düzeyinde ve gündelik yaşamdan bilgi anlayışına kadar pek çok alanda yönlendirici unsurun zaman ve mekanı aşan ilahi-kutsal ilkelere dayalı olması gerektiğini iddia eden felsefi ve mistik akımdır
Ulaşılması neredeyse imkansız idealar dünyasının kapısının aralamaya çalışan antik çağ felsefi akımlarındandır.
Dilin geleneksel Avrupa merkezli dünya görüşü tarafından yönlendirilen, kesin hatları olmayan bir araç olduğu kabulüne dayanarak eski metinlerin yeni anlamlarını onları yeniden yapılandırarak inşa eden post-modern eleştirel yaklaşımdır.
Tarihin diyalektik materyalist bir yorumuna dayanan ekonomik ve toplumsal bir felsefi akımdır. İnsan özgürlüğü ön planda tutulur.
İki temel zıt güç veya varlıktan söz edilir.
Genellikle ifade hakkı, mülkiyet özgürlüğü, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, serbest ticaret gibi konularda özgürleştirici hamleleri savunurlar.
Tüm eylemlerin ya da olayların evrendeki yasaların boyunduruğunda olduğunu vurgulayan bir felsefi öğretidir.
Gerçeğe ve eyleme yönelik olan, pratik sonuçlara yönelik düşünmektir
Agnostisizm genel olarak olaylara kuşkucu yaklaşır, kuşkucu sorular sorar ve yanıtları kuşku ile bulmaya çalışır.
Sivil yönetim tarafından uygulanan yasaların özüne uyarak yasalara riayet etmeme, karşı koyma anlamındadır.
Öteki alem ve manevi olarak ruh diye bir değerin varlığını kabul edenlerdir.
bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.
Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir.
Var olan her şeyi 'düşünce'ye bağlayıp ondan türeten; düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin var olmadığını, başka bir deyişle düşünceden bağımsız bir varlığın ya da maddi gerçekliğin bulunmadığını dile getiren felsefe akımıdır
eee "beni benden alırsan seni sana bırakmam?" "seni pezvnklerin elinden kurtardım?" lütfen sevgili editör bunları pas geçmeyelim :)
,, madem unutacaktın beni neden yarattın?,, 😩 Müthiş... ❤️
Şikayetim yaradana (ateizm) allahsızlık 😅😅