Söz konusu söylentinin sebebi, perili olmasından daha korkunç...
Fakat istenilen ile meydana gelen çok farklı orantıda ilerlediği için mahkumlar akli dengelerini yitirerek hayatlarını kaybetmeye başlamış. Bunlara elbette acımasız işkence yöntemleri de dahil...
Mahkumlar üzerinde uygulanan farklı işkenceler yüzünden yüzlerce mahkum yaşamını yitirmiş.
Mahkumların birbiri ile konuşması kesinlikle yasaktı. Eğer kural ihlali yapan olursa çok ciddi cezalara maruz kalınıyordu.
Bu işkence özellikle kış aylarında yapılıyordu ve mahkumlar tüm geceyi bu şekilde geçirerek donmanın eşiğine geliyordu.
Üstelik, bu işkenceler yüzünden hayatını kaybeden mahkumlar için hapishane müdürlüğü hiçbir şekilde mesuliyet kabul etmiyordu.
Cezaevi yetkilileri, Mathias Maccumsey'in konuşmasını önlemek için 'demir tıkaç' kullandıklarını ve bu şekilde hayatını kaybettiğini açıklamış.
Bacak ve dile takılan bu tıkaç, mahkum hareket ettiği an da dilini koparabiliyordu.
Diğer mahkumlara nazaran daha iyi şartlarda mahkumiyet süren Al Capone, 2 ay sonra serbest bırakılmıştı.
Sutton, hapishane koşullarına daha fazla dayanamayarak 11 kişi ile beraber bir tünel açmış ve hapishaneden firar etmiş.
Sutton, buraya kapatıldıktan sonra hiç görülmemiş.
Bu isyan sonrasında hapishanenin kapatılması fikri daha da gündemde olmaya başladı ve sonunda mahkumlar çevrede bulunan cezaevlerine nakledilerek buraya kilit vuruldu.
Bölgede yaşayanlar bu seslerin, işkencelerden dolayı ölen ve ruhları huzur bulamayan mahkumlar olduğunu söylüyordu.
Ayak sesleri, fısıltılar, duvarlarda beliren yüzler görünen birkaç vaka arasında...
Şimdi söylesinler Avrupa Amerika meraklıları: BARBAR olan kimlermiş.??!!