Sırbistan, tarihi şehirleri, huzurlu kasabaları ve ender doğal güzellikleri ile ziyaretçiler tarafından akın edilen bir Balkan ülkesidir. Eğer Balkanlara bir seyahat planlıyorsanız, Sırbistana mutlaka uğramalısınız. İster arkeoloji müzelerini gezin, ister hareketli kafe ve barlara gidin, bu ülke kelimenin tam anlamıyla ziyaret için mükemmel! Biz Onedio olarak Sırbistan'da mutlaka gitmeniz gereken lokasyonları sizler için sıraladık!
Özellikle başkent Belgrad turistlerin oldukça dikkatini çekiyor.
Bu anlaşmaya göre Türkiye ve Sırbistan arasında giriş çıkışlar kimlikle yapabiliyoruz.
Bu arada hatırlatalım; 1 TL = 6,47 Sırp Dinarı.
Sırbistan'ın başkenti olan Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği platoda yer alıyor. Şehir, 19. yüzyılda yapılan binalardan, Art Nouveau akımıyla yapılmış binalara kadar eski ve yeniyi mükemmel bir armoniyle bünyesinde barındırıyor. Sadece yaya olarak gidebileceğiniz Knez Mihailova'da bulunan kafeler oldukça işlek. Ayrıca Dorćol’daki Bana Sokağı'na da mutlaka uğramalısınız.
Eğer Belgrad'ın nefes kesici manzarasını izlemek isterseniz, kale kalıntıları da olan Kalemegdan Parkı'na gitmenizi öneririz. Park, Askeri Müzesiyle aynı zamanda bölgenin askeri tarihini öğrenmeye can atan ziyaretçiler için de oldukça ideal bir konumda. Bu müzede ABD Gizli Bombardıman Uçağının kalıntılarını bile bulabilirsiniz.
Kalenin yanı sıra şehirdeki Ortodoks kiliseleri, renkli cepheler ve ilginç meydanlar da ziyaretçiler tarafından bolca ilgi görüyor. Hazır Belgrad'dayken, Ada Cinganlija'ya (Çingene Adası) da mutlaka gitmelisiniz. Adada, kıyı şeridi boyunca uzanan plajlar, yüzmeyi ve kayak gibi su sporlarını yapmayı mümkün kılıyor. Su sevmiyor musunuz? Önemli değil çünkü adada yerel bitki ve vahşi yaşamı gözlemleyebileceğiniz geniş bir park alanı da bulunuyor.
Fruška Gora Dağı, Hırvatistan sınırında bulunur ve 'Sırbistan'ın Müchevheri' olarak da bilinir. Dağlık alanın etrafında da Fruška Gora Ulusal Parkı bulunur. Park üzüm bağları ve şarap imalathaneleriyle doludur. Gezintiye çıkmak, dağcılık, doğa yürüyüşleri ve piknikler ziyaretçilerin sık sık yaptığı aktivitelerdir. Yüksek kuş popülasyonu, parkta kuş gözlemciliğini mümkün kılıyor. Ayrıca, en eskisinin 12. yüzyıldan kalma olduğu söylenen ve koruma altına alınmış 17 Ortodoks manastırını da görmeyi ihmal etmeyin. Krušedol ve Grgeteg, bu manastırların en ünlüleri arasındadır. Parktaki doğal güzellikler itinayla korunmuştur bu bakımdan da gidenleri doğal güzelliklerden oluşan bir görsel şölen bekliyor.
Sokobanja, bir zamanlar Roma imparatorlarının inziva yeri olarak kullanılıyordu. Kasaba, kaplıcalarıyla ünlüdür ve termal kaplıcalarının iyileştirici özelliği olduğu söylenir. Kasabanın 17. yüzyıldan kalma hamamı ve buhar odası ziyaretçiler tarafından oldukça ilgi görüyor. Ayrıca, kasabanın rakımı sayesinde havadaki negatif iyonların oranı yüksektir ve havası oldukça temizdir.
Belgrad şehrinin bir banliyö yerleşimi olan Vinča, 'Beyaz Tepe' anlamına gelen Belo Brdo Arkeolojik Sit Alanı'na ev sahipliği yapar. Bölgede bulunan heykeller, süs eşyaları ve içki kapları da dahil olmak üzere, taş ve kemikten yapılmış arkeolojik keşifler sergileniyor. Neolitik dönemin kalıntılarını görmenin yanı sıra bölgeyi gezmek de oldukça keyiflidir.
Vinča, Tuna Nehri boyunca yapılan nehir turları sırasında bir durak noktasıdır ve rıhtımları ile restoranlarıyla ünlüdür. Eğer buraya yolunuz düşerse, balık yemeyi sakın ihmal etmeyin.
Kış sporlarını seviyorsanız, Kopaonik Ulusal Parkı'nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Deneyiminiz ve yetenek seviyeniz ne olursa olsun, burada keyifli bir tatil yapabilirsiniz. Kopaonik Kayak Merkezi'nde hizmet veren 24 telesiyej ve her seviyeden pist bulunuyor.
Parkı kayak sezonu dışında seyahat ediyorsanız, dağcılık, doğa yürüyüşü ve kuş gözlemciliği yapabilirsiniz. Parkta bulunan türbeler ve kiliseler, her sezon ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi başarıyor.
Lepenski Vir, önemli arkeolojik kalıntılara ev sahipliği yapar. Alan, mükemmel şekilde korunmuş binalar ve heykellerin yanı sıra, primitif tanrıları temsil ettiği söylenen tapınak, türbe ve taşları da bünyesinde bulundurur. Lepenski Vir'de milattan önce 7.000'den kadın ve erkek figürlerini de görmek mümkün.
Sırbistan'ın en büyük üçüncü şehri olan Niş, Roma imparatoru Konstantin'in doğum yeri olarak da biliniyor. Şehir merkezinde gururla sergilenen Büyük Konstantin Anıtı başta olmak üzere, tarihi bakımdan oldukça zengindir. 18. yüzyılda inşa edilen Niş Kalesi'de ziyaretçilerin oldukça dikkatini çeken yapılar arasındadır. Kalenin önündeki kafeler oldukça işlektir. Bir üniversite şehri olduğu için şehirde eğlence olanakları da oldukça boldur.
Zlatar Sıradağları, çayırlar, göller ve ormanlarıyla istisnai bir doğal ortam oluşturuyor. Şehirlerin yoğun temposundan kaçmak isteyenler için Zlatar adeta bir spa görevini görüyor. Kış aylarında kayak imkanı sağlayan Zlatar'da yaz aylarında tekne gezisi, rafting ve balıkçılık yapabilirsiniz. Aynı zamanda pitoresk kiliseleri ve manastırları görmeye değerdir.
Garip gelebilir, ancak Leskovac'a çoğu ziyaretçi sadece et yemek için geliyor. Şehir, her yıl eylül ayında düzenlenen beş günlük Roštiljijada (Barbekü Haftası) sırasında tıklım tıklım oluyor. Bir bölümü arabalara kapalı olduğu için, yerli halkın mallarını sergilemeleri ve yemek tezgahları kurmaları oldukça kolaylaşıyor. Aynı zamanda festival sırasında çeşitli müzik etkinlikleri ve performanslar da düzenleniyor.
St George Kilisesi ve Oplenac Mozolesi, Topola kasabasındaki Pplenac Tepesi'nde yer alıyor. Oplenac Kilisesi olarak da bilinen yapı, 1900'lerde Kral I. Peter'ın son dinlenme yeri olarak da nam salmıştır. Bir Ortodoks kilisesidir ve içinde bulunan türbede Karadordevic kraliyet ailesinin 26 üyesinin eşya ve kalıntılarını barındırır. Kilise ve türbenin içinde bulunan mozaikler, Opelnac'ı Sırbistan'ın en etkileyici yapısı yapıyor.
Novi Sad, Sırbistan'ın en büyük ikinci şehridir. 17. yüzyılda yapılan Petrovaradin Kalesi, şehrin sembolü niteliğindedir ve koruma altına alınmıştır. Novi Sad, her sene temmuz ayında düzenlenen EXIT Müzik Festivali ile ünlüdür. Varadin Köprüsü ve şehirdeki pitoresk yapılar görülmeye değerdir. Kültür ve tarih sevdalıların mutlaka görmesi gereken savaş anıtları, müzeler ve sanat galerileri de Novi Sad'da bulunur.
Mokra Gora, Užice şehrinde bulunan bir köydür. Köy, muhteşem manzaralara sahip bir vadide bulunur. Eşsiz bir cazibe merkezi olan Mokra Gora, bir turizm merkezidir ve yakın zamanda restore edilmiştir. Eğer yolunuz Makro Gora'ya düşerse, vadide mutlaka bir tren yolculuğu yapmalısınız. Tren yolu 8 şeklindedir ve yolcular gezintinin sonunda yine köye döner.
Sırbistan'ın batısında yer alan Zlatibor, doğa ile iç içe bir yerleşim yeri. Temiz havası ve mis gibi doğasıyla özellike solunum yolu hastalıklarından muzdarip insanların uğrak yeri. Ayrıca Zlatibor'da bir de kayak merkezi mevcut.
Đavolja Varoš, 'Şeytanın Kasabası' olarak da bilinir ve ülkenin en ilginç kaya oluşumlarından bir tanesine ev sahipliği yapar. Doğal maden suyu kaynakları da görülmeye değerdir. Đavolja Varoš'da toplamda 202 kaya formasyonu bulunur ve bu formasyonların oluşturduğu muhteşem manzarayı seyir iskelelerinden izleyebilirsiniz.
Tara Ulusal Parkı, Sırbistan'da en çok ziyaret edilen kırsal noktalardan bir tanesi. Parkta bulunan Drina Nehri, Bosna Hersek ile doğal bir sınır oluşturur ve rafting için oldukça idealdir. Su sporları size hitap etmiyorsa, nehirde sakin bir tekne turuna çıkabilirsiniz. Bajina Bašta ve Mitrovac'dan bisiklet kiralamak da bir seçenek. Zengin flora ve faunası, parkın oldukça dikkat çeken özelliklerinden. Parkta 53 memeli ve 153 kuş türü yaşamakta. Bölgede yaşayan ayı, dağ keçisi ve karacalar yasalarla korunuyor.
Şehrin simgelerinden birisi sayılan Aziz Sava Katedrali özellikle de Sırp Ortodokslar için oldukça önemli bir yere sahiptir. 1935 yılında yapımına başlanan bina bazı siyasi nedenlerden dolayı günümüzde bile tamamlanamamıştır. Ayrıca Aziz Sava Kilisesi 10 bin kişilik kapasitesi ile Balkanların en geniş Ortodoks kilisesidir. Hem iç hem de Sırp-Bizans mimari tarzında inşa edilen dış mimarisi bakımından görülmeye değer bir yerdir.
Avrupa'da günümüze kadar sağlam durabilmiş en güzel Ortaçağ kalelerinden birisi olan Güvercinlik Kalesi, 14.yüzyıldan günümüze gelmiş bir Ortaçağ mimarisidir. Tuna Nehri'ne paralel inşa edilmiş olan bu kale 1335 yılında Tuna Nehri'ni kontrol etmek amacıyla inşa edilmiştir. Kale zaman içerisinde Sırplar, Macarlar ve Osmanlılar tarafından da kullanılmış bir yapıdır.
19. yüzyıldaki 952 Sırp isyancının kesilmiş başlarının kafataslarından oluşan bir kuledir. Osmanlı-Sırp savaşı sırasında düşmana göz dağı verilmesi amacıyla savaş sırasında öldürülen Sırpların kafataslarından inşa edilen bir kule olmuştur. 1878 yılına kadar yani Sırbistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte açık havada önlemsiz bırakılan kuleden isyancıların aileleri tarafından defin edilmek için kafataslarının çoğu alınmıştır.
Sırbistan'ın doğal güzellikleri arasında yer alan Uvac Kanyonu, baraj yapımı sonrasında vadiye dolan mendereslerden oluşur. Buzul mağaraları, seyir tepeleri ve çok nadir rastlanılan kızıl akbabaları ile görülmesi gereken bir yerdir. Uvac Kanyonu'na kadar gitmişken bölge yakınındaki Peşter Yaylası, UNESCO tarafından koruma altında olan Durmitor Ulusal Parkı içeresinde yer alan Tara Kanyonu, Bajina Basta Köyü ve Hadzi Prodan Mağarası'nı da ziyaret etmenizi öneririz.
Gittiğiniz ülkelerde müzeleri de gezmeyi seviyorsanız 3 bölümden oluşan Yugoslav Tarihi Müzesi sizin için ideal bir gezi yeri olacaktır. 25 Mayıs Müzesi, Çiçekler evi ve Eski Müze bölümlerinden oluşan bu yer her yıl birçok turist tarafından tercih edilen bir bölgedir. Müzenin zemin katında Yugoslavya'nın lideri Tito'nun mezarı ve müzesi bulur. Giriş ücreti öğrenciye 31, öğrenci olmayana ise 62 Türk lirasıdır.
Mağaraya giriş ücreti 38 Türk lirasıdır. Mağara içerisinde travertenler ve küçük şelale ile bir göl bulunuyor. Zlatibor'u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken bir doğal güzellik olan bu mağara ziyaret edenlerin de oldukça beğendiği bir yerdir. Jeolojik yapısı, doğal güzellikleri ve içerisinde bulunan travertenler ile görülmesi gereken bir yerdir.
Sırp ortaçağ surlarının en güzel örneklerinden birisi olan bu kale zamanında trafik ve ticaretin kontrolu için inşa edilmiştir. Kale, surlarla bağlantılı yedi kule ve bir zindan kulesinden oluşur. Turistlerin geleneksel spor etkinlikleri için kullandığı bu kale hem tarihi hem de doğal güzelliği bakımından turistlerin uğrak noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı 'dan sonra restore edilen Maglic Kalesi'nde günümüzde her sene şenlikler düzenlenmeye devam ediyor.
1844’te Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan bir müzedir. Müze içerisinde Osmanlı, Balkan, Yugoslav ve Sırp sanatçıların çalışmaları ve Monet, Matisse, Cezanne, Van Gogh gibi önemli sanatçılardan da eserler bulunur. Ek olarak Picasso, Durer ve Klimt gibi önemli sanatçıların da eserlerini içerisinde bulunduran bu müze Sırbistan'ın en bilindik ve önemli müzelerinden bir tanesidir.
Macar mimarisi tarzında inşa edilen bu sinagog 1901-1902 yıllarında inşa edilmiş ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na ait bir binadır. İmparatorluk zamanında küçük bir sinagogu yıkıp inşa edilmiştir.
Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada kurulan Avrupa‘nın en eski şehirlerinden birisidir. Gardos Tepesi, Zemun Müzesi, Güneş Saat Evi, Gardoš Kulesi gibi birçok tarihi yeri de içerisinde barındıran Zemun bölgesi Sırbistan'ın en turistik bölgelerinden bir tanesidir. Farklı tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile mutlaka görülmesi gereken bir bölgedir.
Sırbistan'da genellikle et ağırlıklı bir tüketim vardır. Sığır ve domuz eti gibi etlerden yapılan bu yemekte yoğum baharat ve soğan olmazsa olmadır. Bunun haricinde et yemiyorsanız da Sırbistan mutfağında kendi zevkinize göre bulabileceğiniz yiyecekler vardır.
Vizesiz girilebilen ülkelerden birisi olan Sırbistan'a gidip ülkenin hem tarihini hem de kültürünü deneyimleyebilirsiniz.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyordunuz? Yorumlarda buluşalım...
bu Sırbistan i nedense Bosna Hersek ile yaptığı savaştan dolayı bir türlü sevemiyorum hâla bir nefret
Yakin zamanda Sirbistanda yasamaya basladim ve gercekten cok guzel bir ulke, gurbetten selamlar herkese 3