Şarkı sözlerini okuyunca hikayeyi daha da iyi anlıyorsunuz...
Hello?
(Merhaba?)
Is there anybody in there?
(Orada kimse var mı?)
Just nod if you can hear me
(Beni duyuyorsan, başını salla)
Is there anyone home?
(Sesim geliyor mu sana?)
Come on, now
(Haydi, ses versene)
I hear you're feeling down
(Duyduğuma göre, keyifsizmişsin)
Well I can ease your pain
(Eh, ben acını azaltabilirim)
And get you on your feet again
(Seni tekrar ayağa kaldırabilirim)
Relax
(Rahatla)
I need some information first
(Önce, biraz bilgi gerek bana)
Just the basic facts
(Basit olandan başlayalım)
Can you show me where it hurts?
(Göstersene, neresi acıyor?)
There is no pain, you are receding
(Acı yok artık, geri çekiliyorsun)
A distant ship's smoke on the horizon
(Uzaklaşan bir geminin ufuktaki dumanı misali)
You are only coming through in waves
(Yavaş yavaş kendine geliyorsun)
Your lips move but I can't hear what you're sayin'
(Dudakların kımıldıyor, ama duyamıyorum söylediğini)
When I was a child I had a fever
(Çocukken, bir seferinde ateşim çıkmıştı)
My hands felt just like two balloons
(Ellerim sanki iki balondan ibaret gibiydi)
Now I got that feeling once again
(Şimdi o duyguyu tekrar hissediyorum)
I can't explain, you would not understand
(Bunu ben anlatamam, anlamazdın sen de)
This is not how I am
(Öyle biri değilim ben)
I have become comfortably numb
(Huzurla hissizleştim ben, zaman geçtikçe)
Ok
(Pekala)
Just a little pinprick
(Küçük bir batma hissedeceksin)
There'll be no more ...Aaaaaahhhhh!
(Daha fazla acı hissetmeyecek-- aaaaaahhhhh!)
But you may feel a little sick
(Fakat biraz miden bulanabilir)
Can you stand up?
(Ayağa kalkabiliyor musun?)
I do believe it's working. Good
(Sanırım işe yarıyor. Güzel)
That'll keep you going for the show
(Bu idare eder konser sırasında seni)
Come on it's time to go
(Haydi kalk, gitme zamanı geldi)
There is no pain, you are receding
(Acı yok artık, geri çekiliyorsun)
A distant ship's smoke on the horizon
(Uzaklaşan bir geminin ufuktaki dumanı misali)
You are only coming through in waves
(Yavaş yavaş kendine geliyorsun)
Your lips move but I can't hear what you're sayin'
(Dudakların kımıldıyor ama, duyamıyorum söylediğini)
When I was a child I caught a fleeting glimps
(Çocukken, bir seferinde anlık bir bakış yakalamıştım)
Out of the corner of my eye
(Gözümün ucuyla)
I turned to look but it was gone
(Bakmak için döndüm; fakat yoktu orada)
I cannot put my finger on it now
(Şu anda net bir anı değil bu kafamda)
The child is grown, the dream is gone
(Çocuk büyüdü, sona erdi rüya)
I have become comfortably numb
(Huzurla hissizleştim ben, geçen zamanda)
çeviriyi hangi vatandaş yaptıysa birçok yeri hatalı çevirmiş. şimdi şu olcak ''e cümleler mantık olarak aynı ne farkeder?''. sokarım mantığa fark ediyo işte söz konusu parça comfortably numb ulan. kilometre taşıdır. miley cyrus parçası çevirmiyonuz az saygılı olun özen gösterin amk..
Uyuşturucunun romantize edilmesi bitsin artık ya
Uyuşturucunun da etkisi var eyvallah ama küçükken geçirdiği hastalığın da payı var "mother" ve "nobody home"da bunu daha iyi anlayabilirsiniz